Nisbet, AA muhabirine, göç yolunda bulunması nedeniyle Türkiye'de var olan kuşların büyük çoğunluğunun Samsun bölgesinde yaşadığını ve ürediğini söyledi.
Yaban hayvanlarının kendilerine bazen vurulmuş olarak getirildiğini, özellikle Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti'nden oldukça yaralı kuş geldiğini belirten Nisbet, "Bazen göç yorgunluğundan, viral hastalıklardan dolayı da hayvanlar getiriliyor. Trafik kazaları vakalarında ise daha çok memelilerle karşılaşıyoruz. Karaca, tilki, kurt, çakal gibi yırtıcı memeliler dediğimiz yabani hayvanlar da yoğun olarak geliyor hastanemize. Kirpi, kaplumbağa, sansar, su samuru, sincap, yaban tavşanı gibi vakalarımız da oluyor." dedi.
Fakültenin son yıllarda tanınmasından dolayı 2011'de kurulan hayvan hastanelerinin vaka sayısında ciddi artış olduğuna işaret eden Nisbet, bu yıl bugüne kadar 350 yaban hayvanının tedavisinin gerçekleştirildiğini dile getirdi.
Nisbet, yaban hayvanlarının hastanelerine Karadeniz'in pek çok ilinden getirildiğinin altını çizerek, "Trabzon'dan, Rize'den Kastamonu'ya, Çorum'a, Amasya'ya kadar birçok ilden yaban hayvanları tedavi amacıyla getiriliyor. Yılda ortalama 450-500 hayvanı tedavi edip doğaya salıyoruz." ifadesini kullandı.
Hatice Özlem Nisbet, yaban hayvanlarıyla evcil hayvanların karşılaştırılmaması gerektiğine dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Pet hayvanları sahipli hayvanlardır, evlerde veya bahçede bakılır, sahipleri getirir, tedavisini yaptırır ve bakımını devam ettirir fakat yaban hayatı için bunu söyleyemiyoruz. Onların sahibi yok. Tüm sorumlulukları bize düşüyor. Gelen bir yaban hayvanı, tedavisi yapılıp doğaya salınana kadarki tüm süreçleri bizimle geçiriyor. Doğaya salınacak duruma gelmesi, en az birkaç aylık süreç isteyebiliyor. Bazıları kısa sürebilir ki en kısa bir hafta, 10 gün gözlem ve bakımları yapılır. 3-4 ay ve daha uzun süreçleri bulabiliyor. Bu dönemde tüm bakımlarının, tedavilerin tarafımızdan yapılması gerekiyor."
- Yaban hayvanlarıyla bağ kurulmamasına dikkat ediliyor
Özlem Nisbet, hastanelerine getirilen yaban hayvanlarını tekrar doğaya döndürebilmeyi amaçladıklarını vurgulayarak, "Kedi, köpek gibi pet hayvanlarında uzuv kayıpları yaşansa da sahibi olduğu için hayatına devam edebiliyor çünkü onlara bakan birileri var ancak yaban hayvanlarında böyle bir şansımız olmuyor." diye konuştu.
Tekrar doğaya salacakları için yaban hayvanlarıyla bağ kurmamaya özen gösterdiklerinin altını çizen Nisbet, şunları kaydetti:
"İnsanlarla iletişim içinde olmamaları, onlara alışmamaları gerekiyor. Ortamlarımızı da ona göre yapıyoruz. Çok fazla iletişim kurmamalarını sağlıyoruz. Göz göze temas olmaması, yanında sesli konuşulmaması, sesinize, kokunuza alışmaması gerekiyor. Doğaya geri dönüşü sağlayabilmek için bunlar önemli kriterler."
AA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.