Her 8 Mart tarihinde tekrarlanan, ancak gün geçtikçe azalacağına her geçen gün ağırlaşan onlarca sorunun gölgesinde bir Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü daha kutluyoruz diyerek devam eden Volkan Erken,”Bu yıl;
Ülkemizde ve dünyada çalışan kadın sayısının oranı ne
Ve bu yıl ne kadar kadın istihdam edildi?
Kaç kadına haksızlık edildi?
Kaç kadın şiddet gördü ve tecavüze uğradı?
Kaç kadın sığınma evlerine başvurdu?
Kaç kadın köle gibi çirkin pazarlıklarla satıldı?
Kaç kadın cinsel istismara uğradı, kaç kadın öldürüldü?
Töre ve geri inanışlar yüzünden kaç kadın intihar etti?
İnsanlığın utancı bu soruların ve yanıtlarının her yıl katlanarak arttığını bilmek çok kötü.
Ülkemizde 8 yıllık zorunlu eğitim uygulamalarına karşın, kadın nüfusunun % 20 si okur-yazar olmaktan uzaktır. Gerici anlayışlar kız çocuklarının okula gitmesini ziyan sayıyor. Onlar, çocuk yaşında evliliğe ya da çocuk işçiliğine zorlanıyor. Böylece, aydınlanmanın olanakları yerine bu çocuklar gericiliğin karanlık mahzenlerine itilmiş oluyorlar”.
İktidar, taşıdığı gerici anlayışlar nedeniyle kız çocukların eğitimi konusunda yeterli çabayı göstermiyor. Aksine, kız çocuklarının okuldan uzaklaşmasına neden olacak 12 yıllık kesintili zorunlu eğitimi hayata geçirmeye çalışıyor diyen Erken, “Kadınlar, hala siyasetin öznesi olamadılar. Evin mutfağı gibi siyasi partilerin mutfakları da kadın için sonuna kadar açıktır. Ancak, karar alma mekanizmalarında kadınlara hala yer yok. Seçme Seçilme Hakkına 78 yıl önce kavuşmuş olan kadınlarımız, TBMM’nde %14.26,yerelde ise ancak %1.1 oranında temsil edilebiliyor. Sistem, onlara bir vitrin malzemesi gibi davranmaya devam ediyor”.
Kadınlarımız her türlü şiddetin mağdurudur. İşsizlik, yoksulluk kendi başına birer şiddet türüdür. Ancak kadınlarımız, ayrıca erkek egemen toplumun fiziki ve psikolojik şiddeti ile de karşı karşıyadır. Dayaktan, aşağılanmaya, istismardan tecavüze, ensestten tacize her türlü ağır saldırının hedefindedir.Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre 21.yüzyılın Türkiye’sinde kadınların %41,9’u hayatının herhangi bir döneminde şiddete uğramaktadır. Bu oran, Türkiye’deki kadınların nerdeyse yarısını oluşturmaktadır.Feodal anlayışların varlığı, onları namus ve töre cinayetlerinin kurbanı yapmaktadır şeklinde açıklamasını sürdüren Erken, “ Şiddetin önlenmesi için yasal planda elde edilen yeni kazanımlar da sorunu çözemiyor. Bu kazanımların, hükümet politikaları ile toplumsal yaşama yansıtılması ve içselleştirilmesi gerekiyor diyerek açıklamasını şu cümlelerle sona erdirdi.
Erken, “Türkiye Cumhuriyeti Kadınlarının 8 Mart’ı, 1923 Devrimleridir. Kadınlarımız, dün vatanlarını savunmak için erkekleri ile omuz omuza çalıştılar. Kağnı başlarından, hastanelere, aşhanelere, daktilo başlarına, miting kürsülerine, savaş siperlerine her yerde en önde koştular. Ülkenin bağımsızlığında harç oldular. Bugün, kadını dört duvar arasına hapsetmek isteyen zihniyetin siyasi uzantıları devrimlerle elde edilen hakları bir bir geri almaya başladı. Üyelerinin yarısı, kadınlardan oluşan Eğitim-İş, kadınların çalışma yaşamında karşılaştıkları zorlukları dile getirmeye, onların sözcülüğünü yapmaya; birlikte yaşanılır ve daha eşit bir dünya kuruluncaya dek devam edecektir. Yeryüzüne barışı, çağdaşlığı, inceliği ve sayısız güzelliği kadınların getireceği inancıyla 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutluyoruz. Eğitim-İş tüm kadınların eşitlik ve insanca yaşam mücadelesini sonsuza dek destekleyecektir”.
HABER-FOTO: Serkan KARAHAN
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.