Canik ilçesine bağlı Hilaltepe köyünde 10 yaşındaki bir çocuğun, aydınlatma direğinin yanına terk edilmiş av tüfeğini alarak, oyun amacıyla namluyu amcasının kızı altı yaşındaki Nazlı Acar’a doğrultarak ateşlemesi sonucu küçük kızın ölümü ile sonuçlanan olayla ilgili konuşan Akcagöz, “Bireysel silahlanmanın, derhal önüne geçilmelidir. Silah, güvenlik amacıyla veriliyor ama yörede bu derece yaygın olarak kullanılması, tehlikeye de davetiye çıkarıyor. Son 10 yılda bireysel silahlanma oranı 10 kat arttı. Yani, her dört kişiden birinde silah var demektir. Tüfek satın almak daha kolay. Hal böyle olunca, şiddet vakalarının büyük kısmında silahın kullanıldığını görüyoruz. 10 yaşında bir çocuk, başka bir çocuğu vuruyor, öldürüyor. Jandarma, tüfeğin sahibini arıyormuş. Bulsa ne olacak? Yazık oldu zavallı yavruya. Başka yavrular gitmesin, ölmesin diye çalışmak gerekiyor. Başka çaresi yok. O nedenle, gelenekse böyle gelenek olmaz. Silahla gelenek olmaz.“ dedi.
Samsun’da 2017 yılının ilk on bir ayında silahlanma oranının ne kadar olduğunu soran Tufan Akcagöz, “Şiddet, şiddeti doğurur. Silahın varlığı bile bazen kendiliğinden şiddeti çağırabilir. O halde, bunun kontrol altına alınması zaruridir. Samsun Valiliği bu konuda bir açıklama yaparsa memnun oluruz. Yani, acaba 2017’nin ilk on bir ayında kaç kişi silah ruhsatı aldı. Bu oran çok önemli. Çünkü, bilhassa 15 Temmuz’dan sonra ruhsat başvurularında yoğun bir talep olduğu konuşuluyor. Geçen yıllara nispeten, artış oranı nedir? Samsun’un, Türkiye’nin şiddet haritasında üst sıralarda yer alması oldukça ürkütücü. Şiddeti önleme ve izleme merkezlerine başvuru yoğunluğu da Samsun’da bu konuda ciddi çalışma yapılmasını zorunlu kılıyor. Şiddet, yaşamın bir parçası olarak kabul edilmemelidir. Şiddeti kontrol altına alabilmek için, öncelikle silahlanmanın kontrol altına alınması gerekir. Bunun yanında, denetimler sıklaştırılmalı ve silahın kaçak olarak yurda girişi de denetim altına alınmalıdır. Yoksa, Samsun hepimiz için tehlike arz eden bir şehir olur ki, bunu hiç birimiz istemeyiz. Daha önce de söyledim ve şimdi bu vesileyle bir defa daha yineliyorum ki, şiddeti önleme ve izleme merkezinde siyasi partilerin temsilcileri mutlaka bulunmalıdır. Sorunun çözümü noktasında, toplumun bütün kesimlerini kapsayan bir çalışma yapmak için bu yararlı olacaktır. “ diye konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.