"AKP'nin Ortadoğu'da Bir Görevi Var"
Recep Tayyip ERDOĞAN: "Türkiye'nin Orta Doğu'da bir görevi var! Nedir o görev? Biz Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi'nin Eşbaşkanlarından bir tanesiyiz ve bu görevi yapıyoruz biz!"
Tarih: 4 Mart 2006
Bu sözler tesadüfen veya öylesine söylenmiş sözler değildir.
Yakın tarihe dönüp baktığımızda edilen bu sözlerin fiiliyatta ne derece etkin olduğunu objektif her göz görebilecektir.
Son 1-2 aylık süreç üzerinden değerlendirmeye başlayacağım. AKP/Erdoğan otokrasisi son 1-2 aylık süreçte ABD’yi söyleme dayalı yerden yere vurur gibi gözüktü.
Yine bu süreçte ABD, Ortadoğu’daki etkinliğini fiili anlamda azaltmış, gözle görülmeyecek şekilde örtülü olarak operasyonel faaliyetlerini sürdürmekteydi. Daha sade cümleyle somut şekilde ifade etmek gerekirse, ABD kendi eliyle silah sıkmadığı dönemde AKP/Erdoğan otokrasisi ABD’ye sesini yükseltmeye başladı.
Bu süreçte İran ve Rusya ile fotoğraflar verilip, Batı’ya karşı Doğu’ya yakın bir görüntü çizilmeye çalışıldı.
Ne zamanki ABD tekrar fiili olarak Suriye’yi vurmaya başladı, o zaman AKP/Erdoğan otokrasisinden ABD’yi destekler ve takdir eder nitelikte açıklamalar geldi.
***
Rusya, İran, ABD, Almanya, Fransa gibi ülkeler başta olmak üzere, tüm dünya devletleri sadece ve sadece kendi ulusal çıkarlarını gözeterek politika izlemektedir.
Bu noktada ABD için Esad’a karşı olmak kadar Rusya için Esad’ı desteklemek aynı düzlemdedir.
Türkiye Cumhuriyeti olarak bizim dış politikamızın Ortadoğu sayfasını da bu çerçevede çizip, yazma mecburiyetimiz vardır. Dolayısıyla sınır bölgemiz olan Ortadoğu’da istikrarın sağlanması bizim ulusal çıkarlarımızın korunması açısından bir zorunluluktur.
Esad rejiminin kimyasal silah kullanıyor olması bir insanlık suçudur. Ancak Trump’ın füzelerinin alkışlanması da bir o kadar ABD’nin Emperyalizmine uşaklıktan öte bir eylem değildir.
AKP hükümetlerinin Ortadoğu’da gelişen politik, sosyal ve ekonomik hareketlenmelere karşı aldığı pozisyon daima Ortadoğu istikrarını baltalayan odaklara doğru oldu ve olmaya devam etmektedir. ABD daha önce de Irak ve Libya’da “kimyasal silah” bulmuştu. Yıllar sonra, “Pardon kimyasal bir şey yokmuş” dedi. Şimdi de ABD/Rusya ile danışıklı dövüşüp, Miraç gecesi Şam'ı vurdu.
Öte yandan Fransa'dan itiraf geldi: “İstihbarat raporumuz sosyal medya paylaşımlarına dayanıyor.” Ne ciddi bir istihbarat değil mi?
Suriye’den açıklama geldi: “Saldırının zamanlaması Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü'nün (OPCW) Duma'daki kimyasal saldırı iddialarını incelemek için gelmesiyle aynı zamanda oldu. Saldırının başlıca amacı misyonun çalışmalarını engellemektir.” Denildi.
15 yıl önce Blair Irak’ı kimyasal silah bahanesiyle vurmuş sonra ‘yanlış yapmışız ‘ demişti.
Bugün Trump, May ve Macron görev başında!
İngiltere Başbakanı Theresa May, İngiltere, Fransa ve ABD'nin Suriye'de hükümete ait hedefleri vurmasının ardından Başbakanlık'ta basın toplantısı düzenledi. Saldırıyı 'haklı ve yasal' diye niteleyen May,"Güç kullanımından başka çare yoktu" ifadelerini kullandı.
***
Öte yandan ABD’nin PKK terör ordusunu kurmasına müsaade etmeyeceğini ifade eden AKP/Erdoğan otokrasisine şu soruyu sormakta fayda var;
Amerika PKK'ya destekten vazgeçerek mi Suriye'yi vurdu? Yoksa desteğini sürdürerek mi? O halde bize karşı güçlenen kim? Bu sorulara vereceğiniz cevaplar Emperyalizme karşı tavrınızı da belirleyecektir.
Suriye'de PYD'yİ desteklediği için sert çıkışlar yaptıkları ABD'ye, Suriye'yi vuruyor diye övgüler düzüyorlar. İslam ülkesine Batı'nın attığı füzelere güzelleme yapmaları, aslında Siyasal İslamcılığın kimin kontrolünde olduğunu da gösteriyor. ABD Esad'dan daha mı az katil?
***
İşin ilginç ve trajik olan noktası, ABD teröre destek veriyor, Müslümanları katlediyor" diyenlerle "ABD'nin Suriye'ye saldırmasını memnuniyetle karşılıyoruz" diyenler aynı kişilerdir.
ABD’nin Esad’ı vurması, Afrin Harekatıyla bölgede güç kaybına uğrayan aynı zamanda Esad’ın baskısı altında olan terör unsurlarının nefes almasını sağlamak adına olabilir mi?
Suriye’nin mevcut otoritesinin zayıflatılması, yeni Afrinlerin ortaya çıkmasının önünü açmayacak mı?
***
Bu soruların cevabını bilerek soruyorum. Bu soruların her biri cevap niteliğindedir.
Kısaca ifade etmek gerekirse AKP’nin Ortadoğu’da bir görevi vardır.
Bu görev bölgede istikrarsızlığın korunmasına katkı sunarak, Ortadoğu’da var olan ülkelerin toprak bütünlüğünün fazlasıyla parçalanmasıdır.
AKP Genel Başkanı Erdoğan 2006’da bunu açık açık söylemişken, kimse Erdoğan’ı suçlayamaz.
Sonuçta kimseyi aldatmıyor, açık açık misyonunu ve rolünü anlatmıştı.
Dolayısıyla 5 sene önce yapılması gereken Afrin harekatının iç politik sorunların ayyuka çıktığı bir zamanda yapılması ve bunun parti kongrelerinin ana başlığı olması, AKP’nin dış politik adımlarla iç politik sorunların sansürlenmesini amaçladığı tezini güçlendirmesi kaçınılmaz bir hal almıştır.
Şimdi merak ediyorum, ABD mi PKK’ya post, Erdoğan mı ABD’ye dost?
Bekleyip göreceğiz…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.