Kekeçoğlu, AA muhabirine, arıcılık sektörünün son yıllarda iklim değişikliğinden etkilendiğini söyledi.
Bu durumun arıcıları zor durumda bırakmaya başladığını belirten Kekeçoğlu, "Orman yangınları canımızı yakmıştı. Bu yıl ise özellikle Karadeniz'de seller gerçekten arıcıları çok zor durumda bıraktı. Seller nedeniyle kovan kaybı yaşayan arıcılarımız oldu. Bunun önlemleri alınabilir fakat aniden geliştiği için çaresiz bırakabiliyor." dedi.
Kekeçoğlu, arıların hava sıcaklıklarındaki ani değişikliklere ayak uyduramamasının, bal rekoltesini de önemli düzeyde düşürdüğünü aktararak, şöyle devam etti:
"Türkiye'de önemli düzeyde bir bal ihracat var çünkü çok kaliteli balımız var. Kaliteden dolayı da tercih edilen bir bal. Ancak iklim değişikliği nedeniyle ve diğer arı ürünlerinde üretim miktarının düşmesine bağlı olarak da ihracat miktarında da yavaş yavaş azalma bekliyoruz. Bunların önlemleri alınabilir. Bu önlemlerin en başında arı ırklarını doğru seçmek geliyor. Arıcılara öncelikle kendi arı ırklarımızı tercih etmesini ve kullanılmasını öneriyoruz çünkü iklim değişikliğine karşı daha dayanıklı olabiliyorlar, daha hızlı adaptasyon sağlayabiliyorlar."
"Yabancı ırklara eğilim göstermeyelim, yerli ırklarımızı tercih edelim"
Arıcıların çok kovanla fazla üretim yapmak yerine az miktarda kovanla çalışıp yüksek verim elde etmesinin doğru olduğunu görüşünü paylaşan Kekeçoğlu, "Bal, polen, propolis gibi ürünler, çevredeki bitki kaynaklarıyla yakından ilgili üretim çeşitleri. Oysaki ana arı üretimi, arı sütü üretimi, arı zehri, apilarnil gibi üretimler, direkt çevreyle ilgili değil. Arıcılar, bu ürün çeşitliliğine yöneldikleri takdirde iklimsel değişikliği karşısında en azından ayakta durabilecek kadar bir ekonomik gelir sağlayabilirler." diye konuştu.
Kekeçoğlu, DAGEM olarak yaptıkları çalışmayla Türkiye'nin Anadolu arı ırklarının biyoçeşitliliğini ortaya koyduklarını anlatarak, "İnanılmaz derecede yüksek miktarda ırkımız var. Türkiye, dünyanın yaklaşık yüzde 20'lik arı biyoçeşitliliğine sahip. Dolayısıyla biz kendi ırklarımızın kıymetini bilmeliyiz. Şu an dışarıdan arı getiren çok arıcımız var. Saha çalışmalarımızda da bunu gördük. Bunun doğru olmadığını akademik bağlamda anlatmaya çalışıyoruz, bilinçlendirme yapıyoruz. Ancak bunu hala yapan arıcılarımız var. Arıcılarımıza yeniden seslenmek istiyorum; lütfen yurt dışından getirdiğiniz yabancı ırklara eğilim göstermeyelim, yerli ırklarımızı tercih edelim. Bu, iklim değişikliğine karşı alabileceğimiz en önemli önlem çünkü genetik olarak onların bağışıklığı, onların direnci, onların zor iklim koşullarına adaptasyonu daha yüksek." ifadelerini kullandı.
AA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.