Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, NTV'de gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Arınç, 'Hükümet adına analar ağlamasın söyleminden terörün kökü kazınana kadar operasyonlara devam söylemine gelindi. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu bu sorunun yanıtını ülkeyi yönetenler ya da hükümet versin dedi. Bu noktaya nasıl gelindi?' sorusuna, "Maalesef PKK'nın saldırıları acımasız biçimde devam ediyor. Şüphesiz ahlak dışı, kalleşçe pusular kurarak, polisimize, askerimize masum insanlara karşı yürütülen bir saldırı var. 2009'dan başlayarak 2012 sonunda da ete kemiğe bürünen bir çözüm sürecinin içindeydik. Hükümet çok sabır harcadı, siyasi iradesini kullandı bu işi çözmek için. Bütün olumsuzluklara rağmen bir gün başarıya ulaşacağız, bu ülke terörden kurtulacak, örgüt silahını bırakacak yurtdışına çıkacak, bir rehabilitasyon süreci içinde de geçmişin yaralarını saracağız, artık cenaze gelmeyecek, bin yıldır birlikte yaşayan insanlar tekrar bu dostluğun tadını tatmış olacaklar diye çok masumane çok insani bir düşüncenin içindeydik.
Zaman zaman verilen mesajlarda bu ümidimizi kuvvetlendirdi. 2013 Nevruz'unda Öcalan'ın mesajı artık silahlar sussun fikri ve siyaset konuşsun, Türkiye dışına çıkın talimatıydı. Göstermelik birkaç çıkışın dışında herkes olduğu yerde kaldı. Şehir yapılanmasında da ileri adımlar attıklarını gördük. Buna rağmen yine çözüm sürecinde en iyi noktaya gelmek için çabaladık. Süreç içinde örgüt ve örgüt bileşenlerinin insana yönelik, cana yönelik, mala yönelik yol kesmeler haraç almalar kendi kendilerine mahkemeler kurmalar sadece karakollara saldırmayan, sadece askere eve polise pusu kurmayan bir süreç geçirdik. En sonunda da Kobani dolayısıyla zannediyorum 50'den fazla insanımızın hayatına mal oldu, pek çok kamu malı tahrip edilmişti. Bundan sonra kamu güvenliği esastır bu güvenliği zedeleyecek hiçbir şeye müsamaha etmeyiz. Kamu güvenliği esas olacak çözüm sürecide buna uygun devam edecek denildi. Bu senenin Nevruz'unda da yine Öcalan'ın PKK kongresini yapsın ve silah bıraksın, dışarıya çıksın, eylemsizliği tahkime dilmiş hale getirsin dedi. Bu da yerine getirilmedi. Son haftalarda da işte artık PKK silahıyla ortaya çıktı.
Bir taraftan IŞİD'in faaliyetleri bir taraftan PKK'nın faaliyetleri karşısında hükümetimizde bütün terör örgütlerine eş zamanlı operasyon başlattı. Her gün canlarımızı yitirdik. Bütün şehitlerimize rahmet diliyorum. Bu operasyonlarda insani amacı her zaman gözetiyoruz. Son dönemde zannediyorum Zergele isimli bir yere yapılan operasyonlarda sivillerin hedef alındığı söylendi. Bu PKK terör örgütünün ve onun propagandasını yapan unsurların alçakça bir yalanıdır. İşin içinde görevli bir başbakan yardımcısı olarak söylüyorum ki ilk günden bugüne kadar ne içeride ne dışarı masum insanlara ve sivillere zarar verecek hiçbir operasyon yapılmadı. Hatta bazı operasyonlar sivillere zarar verebilir endişesi ile ertelenmiştir.
Çözüm süreci bizim son ümidimiz olarak baktığımız ve AK Parti olarak bizden önceki hiçbir partinin ve hükümetlerin sahiplenmediği ama bizim sadece silahla yapılan ateşe ateşle karşılık vererek başarabileceğimiz sonuç alacağımız bir süreç olarak görünmedi. 30 senede fazladır süren bu terörün eylem yapmaz hale gelmesi, sadece ve sadece siyasi ve sosyal bir takım unsurların yerine getirilmesi ile mümkün. Bunu da ete kemiğe büründürdük geçen sene Temmuz ayında terörün sonlandırılması ve toplumsal bütünleşmenin tekrar temini maksadı ile 6 maddelik bir kanun çıkardık.
Biz hükümet olarak siyasi ve sosyal bütün tedbirleri almak suretiyle örgütün silah bırakması bugüne kadar da eylemlere karışmış ve ya karışmamış olanlar için bir rehabilitasyon sürecinden geçirmek suretiyle hem Türkiye'ye gelişler hem de bunların topluma kazandırılması konusunda adımlar atmıştık. Bu süreci 2009'dan beri engellemeye bitirmeye çalışan unsurlar var. Türkiye içinden de bu süreci bitirmek isteyen, böyle bir şey olmaz diyen, peşinen reddedenlerde var. Ama hükümet sabretti" dedi.
'Bu ortamda hükümetin ya da AK Parti'nin HDP'ye gel oturalım konuşalım demesi gerekmez mi?' sorusuna üzerine Arınç, "HDP'nin de ona destek olan medyanın da bu işlerde başarılı olduklarını söylemem lazım. PKK'ya niye bu katliamı yapıyorsun diyemiyorlar. Bu nedir bizim onlarla organik bağımız var bir şey söyleyemeyiz. Çözüm sürecinin Türkiye için olmazsa olmaz bir sonuç olduğuna inanıyoruz. Barajı aştılar sustular. HDP'nin içinde şiddeti reddeden pek çok milletvekili var. Görev onlara düşüyor aslında" diye konuştu.
'Çözüm sürecinde hangi noktada CHP ve MHP'nin durdukları noktaya geldiniz?' sorusunu Arınç şöyle cevapladı:
"Bu örgüt ve eylemleriyle kesin olarak aramıza mesafe koymaya çalıştık. Çatışmasızlık süreci içerisinde seçimlerin rahat geçmesi herkes dağlara çıkıyordu piknik yapıyordu. Fakat onlar bunu yeniden güçlenmek silahlanmak amacıyla sinsi bir şekilde kullandılar. Nihayetinde bu insanlar eğer tehdit edilmişse tehdit edenlere yönelik adli tedbirler almaya çalışmıştık. Kobani bereket ki o tarihte oldu hepimizin gözlerini fal taşı gibi açtı".
Arınç, 'Kandırıldık mı aldatıldık mı diyorsunuz yoksa iyi niyetliydik mi?' sorusuna, "Kandırıldık da aldatıldık da hükümet için kabul edilebilir değil. İyi niyetliydik. Bir insanın inancına diline küfredersen ben buradan bir çıkayım sizden intikamını alacağım diye düşünebilir diye desteklemiştik. Biz üzerimize düşeni yaptık, onlar tatmin olmadı. Sonunda silaha sarılar. Zaten ellerinden düşmemişti. Biz kendimiz aldanmadık. 78 milyon insanın hatırına bir gün bu iş çözülecek diye umutla bekledik. Hangi partiyle koalisyon kurarsak kuralım çözüm süreci masada olacak. Prensibimiz onlar ateş etmedikçe bizim eylem yapmayacağımızdı. Artık beş kuruşa simit devri geçti.
Dokunulmazlıkların kaldırılması HDP'nin kapatılması. HDP bizim erken seçimde parti olarak ödenek almamızın önü kesilmeye çalışılıyor diyor.
Bunların hepsi propagandaya yöneliktir. Bunlara bu hakkı vermemek lazım. Şu anda bile aynı doğrultuda iki üç tane partisi vardır" diye cevap verdi. Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, NTV'de gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Arınç, 'Hükümet adına analar ağlamasın söyleminden terörün kökü kazınana kadar operasyonlara devam söylemine gelindi. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu bu sorunun yanıtını ülkeyi yönetenler ya da hükümet versin dedi. Bu noktaya nasıl gelindi?' sorusuna, "Maalesef PKK'nın saldırıları acımasız biçimde devam ediyor. Şüphesiz ahlak dışı, kalleşçe pusular kurarak, polisimize, askerimize masum insanlara karşı yürütülen bir saldırı var. 2009'dan başlayarak 2012 sonunda da ete kemiğe bürünen bir çözüm sürecinin içindeydik. Hükümet çok sabır harcadı, siyasi iradesini kullandı bu işi çözmek için. Bütün olumsuzluklara rağmen bir gün başarıya ulaşacağız, bu ülke terörden kurtulacak, örgüt silahını bırakacak yurtdışına çıkacak, bir rehabilitasyon süreci içinde de geçmişin yaralarını saracağız, artık cenaze gelmeyecek, bin yıldır birlikte yaşayan insanlar tekrar bu dostluğun tadını tatmış olacaklar diye çok masumane çok insani bir düşüncenin içindeydik.
Zaman zaman verilen mesajlarda bu ümidimizi kuvvetlendirdi. 2013 Nevruz'unda Öcalan'ın mesajı artık silahlar sussun fikri ve siyaset konuşsun, Türkiye dışına çıkın talimatıydı. Göstermelik birkaç çıkışın dışında herkes olduğu yerde kaldı. Şehir yapılanmasında da ileri adımlar attıklarını gördük. Buna rağmen yine çözüm sürecinde en iyi noktaya gelmek için çabaladık. Süreç içinde örgüt ve örgüt bileşenlerinin insana yönelik, cana yönelik, mala yönelik yol kesmeler haraç almalar kendi kendilerine mahkemeler kurmalar sadece karakollara saldırmayan, sadece askere eve polise pusu kurmayan bir süreç geçirdik. En sonunda da Kobani dolayısıyla zannediyorum 50'den fazla insanımızın hayatına mal oldu, pek çok kamu malı tahrip edilmişti. Bundan sonra kamu güvenliği esastır bu güvenliği zedeleyecek hiçbir şeye müsamaha etmeyiz. Kamu güvenliği esas olacak çözüm sürecide buna uygun devam edecek denildi. Bu senenin Nevruz'unda da yine Öcalan'ın PKK kongresini yapsın ve silah bıraksın, dışarıya çıksın, eylemsizliği tahkime dilmiş hale getirsin dedi. Bu da yerine getirilmedi. Son haftalarda da işte artık PKK silahıyla ortaya çıktı.
Bir taraftan IŞİD'in faaliyetleri bir taraftan PKK'nın faaliyetleri karşısında hükümetimizde bütün terör örgütlerine eş zamanlı operasyon başlattı. Her gün canlarımızı yitirdik. Bütün şehitlerimize rahmet diliyorum. Bu operasyonlarda insani amacı her zaman gözetiyoruz. Son dönemde zannediyorum Zergele isimli bir yere yapılan operasyonlarda sivillerin hedef alındığı söylendi. Bu PKK terör örgütünün ve onun propagandasını yapan unsurların alçakça bir yalanıdır. İşin içinde görevli bir başbakan yardımcısı olarak söylüyorum ki ilk günden bugüne kadar ne içeride ne dışarı masum insanlara ve sivillere zarar verecek hiçbir operasyon yapılmadı. Hatta bazı operasyonlar sivillere zarar verebilir endişesi ile ertelenmiştir.
Çözüm süreci bizim son ümidimiz olarak baktığımız ve AK Parti olarak bizden önceki hiçbir partinin ve hükümetlerin sahiplenmediği ama bizim sadece silahla yapılan ateşe ateşle karşılık vererek başarabileceğimiz sonuç alacağımız bir süreç olarak görünmedi. 30 senede fazladır süren bu terörün eylem yapmaz hale gelmesi, sadece ve sadece siyasi ve sosyal bir takım unsurların yerine getirilmesi ile mümkün. Bunu da ete kemiğe büründürdük geçen sene Temmuz ayında terörün sonlandırılması ve toplumsal bütünleşmenin tekrar temini maksadı ile 6 maddelik bir kanun çıkardık.
Biz hükümet olarak siyasi ve sosyal bütün tedbirleri almak suretiyle örgütün silah bırakması bugüne kadar da eylemlere karışmış ve ya karışmamış olanlar için bir rehabilitasyon sürecinden geçirmek suretiyle hem Türkiye'ye gelişler hem de bunların topluma kazandırılması konusunda adımlar atmıştık. Bu süreci 2009'dan beri engellemeye bitirmeye çalışan unsurlar var. Türkiye içinden de bu süreci bitirmek isteyen, böyle bir şey olmaz diyen, peşinen reddedenlerde var. Ama hükümet sabretti" dedi.
'Bu ortamda hükümetin ya da AK Parti'nin HDP'ye gel oturalım konuşalım demesi gerekmez mi?' sorusuna üzerine Arınç, "HDP'nin de ona destek olan medyanın da bu işlerde başarılı olduklarını söylemem lazım. PKK'ya niye bu katliamı yapıyorsun diyemiyorlar. Bu nedir bizim onlarla organik bağımız var bir şey söyleyemeyiz. Çözüm sürecinin Türkiye için olmazsa olmaz bir sonuç olduğuna inanıyoruz. Barajı aştılar sustular. HDP'nin içinde şiddeti reddeden pek çok milletvekili var. Görev onlara düşüyor aslında" diye konuştu.
'Çözüm sürecinde hangi noktada CHP ve MHP'nin durdukları noktaya geldiniz?' sorusunu Arınç şöyle cevapladı:
"Bu örgüt ve eylemleriyle kesin olarak aramıza mesafe koymaya çalıştık. Çatışmasızlık süreci içerisinde seçimlerin rahat geçmesi herkes dağlara çıkıyordu piknik yapıyordu. Fakat onlar bunu yeniden güçlenmek silahlanmak amacıyla sinsi bir şekilde kullandılar. Nihayetinde bu insanlar eğer tehdit edilmişse tehdit edenlere yönelik adli tedbirler almaya çalışmıştık. Kobani bereket ki o tarihte oldu hepimizin gözlerini fal taşı gibi açtı".
Arınç, 'Kandırıldık mı aldatıldık mı diyorsunuz yoksa iyi niyetliydik mi?' sorusuna, "Kandırıldık da aldatıldık da hükümet için kabul edilebilir değil. İyi niyetliydik. Bir insanın inancına diline küfredersen ben buradan bir çıkayım sizden intikamını alacağım diye düşünebilir diye desteklemiştik. Biz üzerimize düşeni yaptık, onlar tatmin olmadı. Sonunda silaha sarılar. Zaten ellerinden düşmemişti. Biz kendimiz aldanmadık. 78 milyon insanın hatırına bir gün bu iş çözülecek diye umutla bekledik. Hangi partiyle koalisyon kurarsak kuralım çözüm süreci masada olacak. Prensibimiz onlar ateş etmedikçe bizim eylem yapmayacağımızdı. Artık beş kuruşa simit devri geçti.
Dokunulmazlıkların kaldırılması HDP'nin kapatılması. HDP bizim erken seçimde parti olarak ödenek almamızın önü kesilmeye çalışılıyor diyor.
Bunların hepsi propagandaya yöneliktir. Bunlara bu hakkı vermemek lazım. Şu anda bile aynı doğrultuda iki üç tane partisi vardır" diye cevap verdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.