Kum Köy Sulama Regülâtörü olarak DSİ tarafından inşaat çalışması başlatılan ancak daha sonra Baraj olarak özelleştirilen barajda su tutma işleminin başlaması ile Kumköy, Eğrikum, Kurtahmetli ve Boyacılı Köylüleri arazilerinden su çıkmaya başlaması nedeni ile evlerinin çökemeye başladığını, foseptik çukurlarının dolup taştığını ve Hepatit B salgınından korkmaya başladıklarını dile getirerek yetkililerden acil çözüm bulunmasını istemek üzere baraj önünde sessiz eylem gerçekleştirdiler.
Kum Köy barajı kapısına giden Kum Köy sakinlerinden Erdal Akdoğan, baraj güvenlik görevlisine, “Git bize yetkili birisini çağır gelsin. Bizim sorunumuzu çözmeleri lazım. Köyü su bastı ve biz mağdur durumdayız. Biz buraya geldik. Kimse burayı alanlar, satanlar gelsin ve bizim mağduriyetimizi gidersin. Benim arazilerim ve meyvelerim kurudu. Bu maddi hasarı kim karşılayacak. Çocuklarımızı boğulacaklar diye bahçeye salamıyoruz. Sorunumuzu çözmeleri için burayı teröristler gibi basmamız mı lazım. Kanuni yönden bizim köyümüzün sorununa çözüm bulsunlar. Eğer sorunumuza çözüm bulmazlarsa bir dahi ki geldiğimizde kapıyı zorlayıp içeri girip baraj kapaklarını biz kendimiz açacağız” diyerek ilk tepkisini sert şekilde dile getirdi.
Baraj bölgesinden evini ve bahçesinin halini de habercilere göstererek anlatan Akdoğan, “Evim ve bahçem baraj sularının yükselmesi nedeni ile çökmeye ve altından su çıkmaya başladı. Bahçemde ki meyvelerim bir bir kurudu. Bahçemde bazı yerlerde bir metreye yakın çukurlar oluştu sanki altımızdan ırmak akıyor, baraj var. Sonra tuvalet foseptik çukuru kanalizasyonumuzun da olmamasından dolayı dışarı akmaya başladı. Bütün bu pislik ve rezillik içinde tek güldürecek olay ise bahçemin arkasında kuru olan su yatağına u dolunca barajdan sazan, kefal gibi balıklar geldi. Bende bunu görünce içine palamut balık yavrusu alarak attım. Yakında da ördek alıp burada balık yetiştirip bol bol ördek yüzdüreceğiz. Kanalın iki tarafını kapatarak balık havuzuna çevirdim. Şuanda bu gölette yaklaşık 150 balık var. Bahçeme 120 civarında meyve diktim. Antalya’dan zeytin ve kivi getirdim. Ama bunları artık yapmak içinde evimiz olmalı evimiz kalmadı yıkılmak üzere. DSİ ise bizi oyalamaktan başka laf yapmıyor. Yetkililerden, Milletvekillerinden ve özellikle Bakan Mustafa Demir’ den yardım istiyoruz. Bizim sesimize, derdimize çare olsunlar” sözleri ile tepkisini dile getirdi.
Ünal DALDAL
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.