Abant Platformu tarafından düzenlenen ‘Belirsiz Bir Dünyada Muhalefet ve Protesto’ konulu panelde Türkiye’de Gezi Parkı eylemleri ve dünyadaki benzerlikleri ele alındı. Taraf Gazetesi Yazarı Cengiz Aktar’ın moderatörlüğünü yaptığı toplantıya Brezilyalı Senatör Critstovam Buarque ve Bilgi Üniversitesi’nden Yrd. Doç Dr. Murat Özbank konuşmacı olarak katıldı. Panele ayrıca Meydan gazetesi yazarı Cafer Solgun, Today's Zaman Genel Yayın Yönetmeni Bülent Keneş, Zaman gazetesi yazarı Sevgi Akarçeşme, Cemal Uşşak, gazeteciler Yavuz Baydar, Ergun Babahan, Ferhat Kentel, Deniz Keskin, Doğan Bermek, Oya Özarslan ve Ümit Fırat gibi isimler de katılımcı görüşlerini aktardı.
Dünya genelindeki muhalefet hareketleri ve küresel belirsizlik karşısında muhalefet ve protesto kavramlarının geleceğinin tartışıldığı panelde Brezilya ve Türkiye arasındaki örnekler değerlendirildi. Brezilyalı Senatör Critstovam Buarque, Türkiye’de Gezi Parkı protestolarının, Brezilya’da binlerce kişinin Konfederasyon Kupası ve toplu taşıma sistemleri için harcanan milyarlarca doları protesto etmesi ile başlayan gösterilerin özellikle kendi ülkesi açısından ders niteliği taşıdığını söyledi.
Aynı zamanda eski bir gençlik lideri olan Senatör Buarque Brezilya’daki gösterilerin gündelik yaşamı olumsuz etkilemediğini ve kısa sureli eylemler olduğunu söyleyerek, “Gezi Parkı olayları bu manada Brezilya’da çok ders oldu. Brezilya’daki gösteriler genellikle günü birlik idi. İnsanlar gün içerisinde hatta birkaç saatliğine sokağa çıkıp topluluk oluşturup evlerine dönüyorlardı. Buradaki çok farklı oldu burada uzun sürdü. Çok ciddi şiddet uygulaması ile karşı karşıya kaldılar ve istediklerine ulaştılar bence. Mesajlarını verdiler ve pek çok şeyde hatta belki hükümetin polisin çok ciddi tepkisine rağmen durabildiler. Bu bence çok ciddi bir mesaj oldu. Tepkilerin devamlılığı sürekliliği olmasının gerekliliği gösterilmiş oldu dünyaya. Bunun gibi belki Ukrayna’yı da bastırabiliriz. Ukrayna’da da ciddi direnişler sonrasında rejim değişti. Her ne kadar yeni rejimde çok ciddi bir başarı getirmemiş olsa da henüz ancak değiştirebildiler” dedi.
TÜRKİYE’DEKİ SİYASİ TABLOYU DEĞERLENDİRDİ
7 Haziran seçimlerinin ardından 1 Kasım’da tekrar sandık başına gidecek olan Türkiye’de siyasi atmosferi de değerlendiren Brezilyalı Senatör; “ Ben bir politikacı olarak bir başka ülkenin politikasına müdahale etmek yorum yapmak istemem kesinlikle. Ancak kendi fikrimi beyan etmek konusunda sakınca görmüyorum. Bence dünyanın hiçbir demokrasisinde bir parti veya birkaç kişi anayasayı tehdit edecek kadar güçlü hale gelmemeli. Bu manada Türkiye’deki bu seçimlerde öyle bir şeye vesile olmayacağını umuyorum” değerlendirmesinde bulundu.
“ANKARA’YA YÜRÜRSENİZ..”
Konuşmasına cebinden çıkarttığı cep telefonunu basın mensuplarına göstererek devam eden Senatör Dünyada yeni medya hareketlerinin geliştiğine ve teknolojideki yeniliklerin “sanal gerilla” oluşturduğunu öne sürerek; “ Hatırlıyorsanız eski zamanlarda Che-Guevara zamanlarını hatırlayın. O dönemlerdeki hareketleri. Ancak şimdi giderek farklılaşma var. Sanal gerilla durumu söz konusu. Bunu elimde tuttuğum cihaz sayesinde yapıyoruz. Herkesi sokağa çıkartamazsınız ancak 200 kişi bir anda bir araya gelebiliyor. Yani iyi bir sebep içinde bir arada olmayılız. Ankara’da başkanlık sarayına gitseniz aklınızda olanı tam olarak yapamayabilirsiniz. Yani tam olarak ne yapabileceğiniz bir güç meselesi. Yani akılsızca düşünen biri ile hayalperest ve iyimserlik arasındaki farkların anlaşılır olması lazım. Dünyada milyonlarca gezi yaşanabilir farklı noktalarda küçük çaplarda. Ne kadar arzu edildiği önemli ve imkansız olmaması adına iyi tasarlanmalı.”
DEVRİM İÇİN ÇOCUKLARI HEDEF GÖSTERDİ
Dünyada devrim anlayışının sınıfsal kesimden zihinsel kesime doğru kaydığını aktaran bir Senatör Buarque, devrim hareketinin çocuklardan başlanarak esas alınması gerektiğini belirtti. Senatör Buarque şunları söyledi: “ Eskiden devrim denilen şey hep sınıflar arası işçi kesimi ve patron arasında oluyordu. Bence bu devam edebilir. Ancak devrimin anlayışı da değişmeli. Devrim bu manada insanların kendi yaşamlarında, birbirleri ile etkileşiminde, dünyaya bakışında her açıdan bir devrim olmalı. Bunun mümkün olması da yetişkinlerde çok zor olmasıdır. Gençleri ve çocukları bu şekilde yetiştirmekle olacaktır. Onun için birincisi burada eğitimin herkese ulaştırılması ama kaliteli bir şekilde ulaştırılması, ikincisi de herkese götürülen bu eğitimin de daha düzgün daha doğru ve farklı bir tarzda yapılması şuandaki mevcut faz bunu gerçekleştiremiyor olarak görünüyor. Eğitim öğrencilere sevdirmek lazım.Eğitim alırken eğitim alması sevmesi lazım.Bunda hem teknolojinin hem yeni enstrümanların kullanılmasının etkisi olacaktır.İkincisi öğrenciler hayatı sevmeye başlamalılar. Eğitim, insanları çocukları hayattan izole eden değil hayattan daha çok pay almalarını sağlayabilen ve varlıklarını ifade edebilecekleri bir eğitim almalılar ki çünkü çocukların eğitim alırken sıkılmasınlar eğitim alırken eğitime koşa koşa gelsinler.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.