Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, Samsun ziyareti kapsamında Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir’i ziyaret etti. Burada bakanlık ve yürütülen çalışmalar hakkında bilgi veren Bakan Yanık, İstanbul Ataşehir’de samuray kılıcı ile öldürülen mimar Başak Cengiz olayında kamuoyuna yansımaması gereken görüntüleri sızdıran kişilerle ilgili açıklamada bulundu.
“Görüntüleri sızdıranlar hakkında suç duyurusunda bulunduk”
Cinayet görüntülerinin sızması hakkında konuşan Bakan Yanık, “Şiddetle mücadele noktasında yasama kısmında yargı ile alakalı biz aynı zamanda hak savunuculuğu yapan bir bakanlığız. Şiddet vakası meydana geldiğinde mağdur ya da bir can kaybında mağdurun ailesi adına davalara müdahil oluyoruz. Davaları da doğrudan doğruya bir taraf olarak takip ediyor, faillerin hak ettikleri cezayı almaları içinde infazlarının sağlanması için de çabalarımızı sürdürüyoruz. Önümüzdeki süreçte de bu devam edecek. Bu anlamda olabilecek tüm hukuki imkanları; bunun son örneği Başak Cengiz cinayeti. Hepimizi çok derinden yaralayan bir mesele. Orada sadece davaya bekleme aşaması değil aynı zamanda o görüntülerin hiç kamuoyuna sızmaması, yansımaması gereken görüntüleri sızdıranlar hakkında suç duyurusunda bulunduk. Görev ve sorumluluk ihmali olan başka kişiler varsa onlarla alakalı da suç duyurusunu yapacağız. Davayı da ayrıca takip edeceğiz. Bir şekilde davaya müdahil olmak değil, o davanın gerçekten bir avukatı olarak, müdafi olarak elimizden gelen her türlü çabayı bakanlık olarak şiddet mağdurları lehine göstereceğiz ve göstereceğiz” dedi.
“Kurumlarımıza gelen kadınların yüzde 46’sı şiddetten korunmak için gelenler”
Bakanlığın kurumlarına sığınan kadınların yüzde 46’sının şiddetten korunmak için başvurduğuna değinen Bakan Yanık, “Bir taraftan işin şiddet ve şiddetle mücadele kısmını bir taraftan da kadınların ekonomik, sosyal ve siyasal anlamda güçlenmeleri ile ilgili çalışmalarımız var. Kadınlara yönelik şiddetle mücadele noktasında bizim bakanlık olarak ana çalışma muhatabı biziz. Bununla ilgili 2 temel ayrım yapabiliriz. Birisi; yasal düzenlemelerin oluşması, mevzuat oluşması kapsamındaki çabalar. Geçmişten bugüne devam eden yasalar işin yasama tarafı. Öbür taraftan korunma ve bakım hizmetinin sağlanması. Bunu da Şiddeti Önleme ve İzleme Merkezi ile Kadın Konuk Evlerimiz, burada hem barınma hem de korunma ihtiyacı olan kadınlarımıza fiziki şartları sağlamış oluyoruz. Önümüzdeki süreçte ihtisasla çalışmamız devam ediyor. Yani bizim kurumlarımıza müracaat eden kadınlarımızın yaklaşık yüzde 54’ü sadece barınacak yeri olmadığı için gelenler. Bunlar şiddet gibi konulardan başvuranlar değiller. Bir şekilde akut bir dönem oluşmuş ve bir barınacak yere ihtiyaçları var. Ama geri kalan kısım (yaklaşık yüzde 46’sı) şiddetten korunmak için gelenler. Bunların da kendi içinde ayrı grupları var. Bir kısmı daha hafif bir süreç takip ettiğimizde normal hayatına dönebilecek ama bir kısmı çok ağır vakalar. Bunlar ciddi anlamda gizlilik içeren hayati tehlike altında olan ve tümüyle izole ederek korumamız gereken kadınlar ve çocuklar var. Dolayısıyla bu ağır güvenlik tedbiri alınması gereken grupları ayırarak diğerlerini daha hafif şartlar içerisinde daha çabuk entegre olabilecekleri fiziki mekanlarda güvenlik tedbirini daha ağır almamız gerekenleri de ayrıştırarak bir çalışma yapıyoruz. Bunun için de pilot bölgelerde başladık devam ediyoruz” diye konuştu.
“Kadın Kooperatifçiliğinin Geliştirilmesi Projemizi çok önemsiyoruz”
“Şiddete karşı mücadele ile sosyal ve ekonomik düzeylerinin arttırılması konusu önemli” diyen Yanık, ayrıca bakanlık çalışmaları hakkında ise şunları söyledi:
“Bunun için istihdam noktasında onlara rehberlik yapıyoruz. Sosyal hayata, ekonomik hayata, siyasal hayata katılmaları noktasındaki engellerin ortadan kaldırılması ile ilgili çalışmalar yapıyoruz. Kadın Kooperatifçiliğinin Geliştirilmesi Projemizi çok önemsiyoruz. Başarılı bir şekilde yürüyor. Burada eğitim durumu ilköğretim düzeyinde olan ya da çok iyi olmayan herhangi bir şekilde istihdam bandına dahil olmamış ve ancak ev eksenli üretim yapabilen, nedir ev eksenli üretim; salça, tarhana, bulgur gibi temel şeylerden bahsediyorum. Bunun dışında üretim kabiliyeti olmayan kadınlarımıza ev eksenli ürünlerini pazarlama ve bunu ekonomiye dönüştürme imkanı sağlıyoruz. Kooperatifçilik çalışmamız sonrasında 400’ün üzerinde kooperatif kurulmasına destek olduk. Kooperatif üyelerinin sayısının artmasına vesile olduk. Bu projeyi Ticaret Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığıyla birlikte yapıyoruz. 3 bakanlık ortak proje yapıyoruz. Oldukça küçük ev eksenli üretim yapan kadınlarımız şimdi ihracata başladı. Bazı yerlerde ihracatlar yapılıyor. Ev temizliğine gidip kazandığı 80 TL ile mantar üretimine başlayıp, işletme kurmak için kredi bulunmasını isteyenler var. Buna benzer çok etkileyici ve güzel anlar var. Biz bunların koordinasyonunu, eksiğini, bilgi ve tecrübe paylaşımını kurumlarla işbirliği yaparak sağlıyoruz. Biz bu anlamda finans sağlayacak merkez değiliz. Kurumlarla işbirliklerini sağlıyoruz.”
İHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.