Başbakan Ahmet Davutoğlu, Meyra Palas’ta düzenlenen ’Hak-İş Genel Kongresi’nde yaptığı konuşmada, anlamlı bir günde Hak-İş Genel Kurulu’nun yapıldığını belirterek, "Hakkın, adaletin ve mazlumların serdarın Hz. Hüseyin’in şahadet günü. Onunla birlikte tarihteki bütün zulümlere karşı ayağa kalkanların şahadet günü. Bugün onları Rahmetle anıyoruz. Hüseyni tavır dünyada ve ülkede nerede olursa olsun haksızlıklara, adaletsizliklere ve zulümlere karşı bir dik duruşun, vakur duruşun adıdır. Biz her konuda hep Hüseyni tavrın yanında olduk. Eğer ülkemiz çağdaş Yezidlerden kaçan milyonlarca kardeşimize evsahipliği yapıyorsa, eğer bugün dünyanın neresinde olursa olsun başı dara giren, mazlum olan, sığınacak bir yer, rahat ve huzur içinde yaşayacağı bir diyar aradığında yönlerini ülkemize dönmüşlerse Hz. Hüseyin’in geleneğinin bu ülkede yaşandığının en güzel işaretir. Biz, her zaman hakkın, adaletin, zulme karşı dik duruşun temsilcisi olduk, olmaya devam edeceğiz. Allah, bu topraklarda Hüseyni tavrı sürdürenlerin geleneğinin devamını muktedir kılsın. Devletler şefkat ve kudretle anıldılar. Hüseyni tavır, şefkatin adıdır ama eğer şefkat sahibi olup da kudret sahibi olamazsınız o zaman da haksızlıklara karşı direnme gücünüzü kaybedebilirsiniz" ifadelerini kullandı.
Bugünün Van depreminin de 4. yıl dönümü olduğunu hatırlatan Davutoğlu, "Vatandaşına şefkat göstermek yanında vatandaşına erişme anlamında kudretini de gösterebilen bir devletin mevcudiyetinin de önemli bir işareti olan Van Depremi’nin yıldönümü. Depremde kaybettiğimiz kardeşlerimizi Rahmetle anıyorum" şeklinde konuştu.
"TERÖR, HER NE SURETTE OLURSA OLSUN MUTLAKA VE MUTLAKA YENİLECEKTİR"
"Hakkın, emeğin, adaletin konuşulduğu bu salondan dünyaya bir kez daha haykırıyorum" diyen Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Hz. Hüseyin’in bugünkü yürüyen öncüleri takipçileri olacağız. Ülkemiz hangi zorluklarla karşılaşırsa karşılaşsın hangi köşesinde ne tür problemlerle karşılaşırsa karşılaşsın ister deprem gibi afetler ister terör gibi insan eliyle sürdürülen fitne çabaları karşısında da milli birliğimizi, kardeşliğimizi ve ülkemizin her köşesindeki ihtiyaç sahiplerine ulaşma gücümüzü koruyacağız. Bu çerçevede, son aylarda kaybettiğimiz bütün şehitlerimizi de rahmetle anıyorum. Onların yürüttüğü mücadelenin Türkiye’de son bir terörist kalana, son bir terör çabası kalana kadar, yok edilene kadar süreceğini de buradan sizlerle bir kez daha ülkemizin her bir köşesine iletmek istiyorum. Terör her ne surette olursa olsun mutlaka ve mutlaka yenilecektir."
Hak-İş’in temsil ettiği değerlerin siyasette takip edilen değerler olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, "Hak, adalet, erdem ve emek. 1970’li yıllardan bugüne çalışma hayatına ve endüstriyel ilişkilere yaptığı barışçı katkılardan dolayı bütün Hak-İş mensuplarını yürekten kutluyorum. Sermayenin karşı karşı getirildiği, çalışma hayatına çatışmanın egemen kılındığı o yıllardan bugüne büyük emek ve değerler üretti. Yalnızca bir sivil toplum örgütü olarak kalmadı, emek ve alınterinden, adalet ve özgürlüklerden yana Türkiye’de sosyal, kültürel hayatı doğrudan etkiledi" şeklinde konuştu.
Hak-İş’in kurulduğu günden bu yana Hak-İş’te emeği geçenlere teşekkürlerini sunan Davutoğlu, Hak-İş’in 1970’li yıllarda harekete geçtiğini ve yerli bir işçi hareketi olacağını ilan ettiğini ifade etti. Hak-İş’in hep yerli ve milli bir hareket olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, "Bugünden 1970’li yıllara bakıldığında, o zor yıllarda, Hak-İş gibi bir müesseseyi kurmanın ne anlama geldiğini bizler çok iyi biliriz. Hak-İş daha isminden başlayarak farklı olacağını ortaya koydu. Alınteri, işçi ve işveren ilişkilerinin odağındaki bir kuruluşun kendisine isim olarak Hak’kı tercih etmesi dahi baştan bir zihniyetin işaretiydi. Hak mücadelesinde 40. yılına ulaşan Hak-İş, bugün El-Hak, adımında hakkını veren, her adımında hakkı gözeten bir konfederasyon oldu. Sendikacılık tarihimizde Hak-İş, sivil ve yenilikçi tavrıyla çok ezel bir yer edindi" dedi.
Başbakan Davutoğlu, Hak-İş’in 28 Şubat sürecindeki gür sesli direnişinin tek başına iftihar vesilesi olmaya yettiğini dikkati çekerek, "Hak-İş, bütün o baskılara karşı direnenlerin en öncüleri arasında yer aldı. Tabelalarında, tüzüklerinde sivil toplum kuruluşu yazan kimi sendika, dernek, kitle örgütü demokrasiye kasteden kitlelere dönüşmüşlerdi. Talimatlar alıyorlardı, brifingler alıyorlardı. Onlar kapalı salonlarda 28 Şubat brifingleri alırken, Hak-İş meydanlarda milletin hakkını, adaletini savundu ve o meydanların gür sesi oldu. O günlerde Hak-İş’in milli irade saflarında saf tutması her türlü takdirin üstündedir" diye konuştu.
"HAK-İŞ, ’HEPİMİZ AYNI GEMİDEYİZ’ DEDİ VE O GEMİNİN SUHULETLE MENZİLE ULAŞMASI İÇİN KILAVUZLUK YAPTI"
Hak-İş ile AK Parti’nin yola çıkış öyküsünde benzerlikler olduğunu düşündüğünü ifade eden Başbakan Davutoğlu, "Yerli olma ve milli olmaya karşı bir tavır sergileniyordu. Hak-İş işte bu atmosferde farklı bir yolun olacağını gösterdi. Alternatif bir yolun ışıklarını sundu. Sendikacılık gibi modern zamanların ürünü bir toplumsal örgütlenmenin kadim değerlerinden de beslenmesi gerektiğini iddialı bir şekilde ortaya koydu. Halkıyla barışık, sakin ama tavizkar olmayan tutumlarla da sendikacılık yapılabileceğini gösterdi. Hak aramayla sermaye düşmanlığı arasında kaybolan o çizgiye dikkat etti. Hak-İş, ’Hepimiz aynı gemideyiz’ dedi ve o geminin suhuletle menzile ulaşması için kılavuzluk yaptı" dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.