Son bir haftada Ankara ve İstanbul'da önemli temaslarımız oldu. Bunlardan birinde son dönemde kamuya yerleştirdiğimiz engelli kardeşlerimizle biraraya geldik.
Marmara bölgemizin milletvekilleri ve bölgenin parti temsilcilerimizle birlikte olduk, istişare yaptık.
6 bölgemizle görüştük, son olarak Ege bölgesi milletvekillerimizle biraraya geleceğiz.
Türkiye genelinde başlattığımız kentsel dönüşüm projesinde İstanbul genelinde 32 bin 205 bağımsız bölümün yıkımını gerçekleştirdik. Türkiye genelinde de 33 bin 529 bağımsız bölümü yıkarak kentsel dönüşümü başlattık. 2013'te 200 bin, 2014 sonunda ise 400 bin hedefini tutturacağız.
Ankara'daki Yunus Emre Çarşısındaki işyerleri yanan vatandaşlarımıza 5 bin TL maddi yardım yapıldı. Mağdur esnafların elektrik ve vergi borcu ertelenecek. 3 ay içinde yeniden yapılıp halkın hizmetine sunulacak.
Perşembe akşamı çözüm sürecine ilişkin çok önemli ve anlamlı bir toplantı gerçekleştirdik. Akil insanlar heyeti 63 kişiden oluşuyor. Biz perşembe akşamı 62 arkadaşımızla bir araya geldik. 4.5 saati aşan toplantıda arkadaşlarımızla görüştük. Bu arkadaşlar Türkiye çapında çalışacaklar. İlk planda 2 aylık bir süreçte gruplar raporlarını hazırlayacaklar. Fakat biz 1 ay sonra bu arkadaşlarla bir araya gelip süreci değerlendireceğiz. Bu arkadaşlarımız sahada çeşitli etkinlikler yapacaklar.
Bu 63 kişiyi yüzlerce kişi arasından seçtik. Bunları bir çatının altında toplamak gerçektenn zor işti. Normal şartlar altında bir araya getiremeyeceğiniz o 63 kişinin bir ortak noktası var. Can alıcı, can yakıcı bir sorunun çözümü için can atan insanlardır bunlar. O masanın etrafında kendi şahsi çıkarlarını gözeten değil, meselenin ciddiyetini bilen ve meseleyi çözmek için yüreği heyecanla atan insanlar var. O masanın etrafında samimi insanlar var. O 63 ismin bir masa etrafında toplanması, aynı kare içinde fotoğraf vermesi bile tek başına son derece olumlu ve umut verici bir hadisedir.
Ne Devlet Bahçeli'nin ne de Kılıçdaroğlu'nun o 63 kişinin aklını, samimiyetini sorgulayacak kalitesi de kalibresi de yoktur. O 63 kişide var olan yürek ve cesaret ne Bahçeli'de ne de Kılıçdaroğlu'nda mevcut değildir. Onlar süreci kenardan izleyip çelme takmaya çalışırken, o insanlar elini taşın altına koydu.
Kılıçdaroğlu, sadece sürece engel olmanın mücadelesini veriyor. Yöntemi sorgulamak art niyetlidir. Kılıçdaroğlu çıkmış 'Akil insanlar Başbakan'a seçim öncesi zaman kazandırıyor' diyor. Hiç endişe etmesin, Kemal Kılıçdaroğlu CHP'nin başında olduğu sürece bizim seçim kazanmak için zamana ihtiyacımız yok.
Biz, şehitlerimizin ruhunu incitemeyeceğimizi, meşruiyetimizi kaybetmeyeceğimizi defalarca söyledik. Ancak böyle bir süreçte kenarda durup sürekli zihinleri bulandırmak da insani değildir. Dün CHP, marjinal bir partinin kuyruğuna takılıp Silivri'de mahkeme alanını karıştırdı, savaş alanına çevirdi. Diyarbakır'a gidemeyen, Hakkari'de Türk bayrağı dalgalandıramayan CHP, Şam ve Silivri'nin kapısından ayrılamıyor. Dün yaşananlar, CHP'nin yargıya ve adalete ne ölçüde saygısı olduğunu da ortaya koymuştur. Malum milletvekilleri duruşma salonunda kendilerine ayrılan yerde değil, avukatların yerlerine oturmaya cüret ettiler. Bunlar milletvekili. Milletin vekaletinde anarşi çıkarmak, terör estirmek, fiziki mekanları terörize etmek gibi bir yetki asla yoktur. Anayasanın hükümleri ortadadır. Ceza Kanunu’nun hükümleri ortadadır. Öyle zannediyorum ki yargı gereğini yapacaktır. Bize de ne düşüyorsa biz de gereğini yaparız. Çünkü bunlar aynı şeyleri parlamento içinde de yapıyorlar. Her yerde aynı, değişmiyorlar. Cumhuriyet tarihinde belki de ilk kez bağımsız yargı, duruşma sırasında saldırıya uğramıştır. Bu saldırıyı şidddetle kınadığımızı burada ifade ediyorum.
Çözüm sürecine karşı çıkan, Silivri'de yargıya saldıran bu CHP'yi tarih yargılamaya devam edecektir.
MHP Genel Başkanı da sonuçla ilgili olarak korku senaryoları üretiyor. Biz zaman zaman CHP'ye anamuhalafet, MHP'ye de yavru muhalefet tanımlaması yapıyoruz. Bu son süreçte MHP Genel Başkanı kabalığı ile öne geçti. Hele bugünkü konuşması ülkemize yakışmıyor. Ben MHP'ye gönül veren kardeşlerime sesleniyorum. Gereken dersi bu genel başkana vermeliler. MHP kaba muhalefet, CHP de muavinn muhalefet konumuna terfi ettiler. Bu kafayla giderlerse her ikisi de müebbet muhalefet sıfatından sıyrılamayacaklar.
Bahçeli terör biteceği için son derece mutsuz. Allah korusun bu hararetle, kayışın kopması, contaların yanması, motorun su kaynatması durumunda ciddi şekilde üzülürüz. Siyasette hiç başarılı olamadı, daha fazla gerilmeden, daha fazla hararet yapmadan emekliye ayrılmasını kendisine samimiyetle tavsiye ediyoruz. Türk milliyetçiliği yaptığını idda edip, milletin adabını taşıyamayan bir genel başkanı biz MHP tabanına havale ediyoruz.
Şu anda kükremiş aslan rolü yapan Bahçeli, 1999-2002 arasında nasıl kuzu kesildiğini, ANAP ve DSP ile bu ülkeye ne zararlar verdiğini biliyoruz. Susuyorsak ciddiye almadığımız için, sabrımızdan susuyoruz. Ama sabrımızın da sınırı var. 10 yıl boyunca Sayın Bahçeli'nin bu ülkeye ödettiği bedellerinn faturalarını ödedik.
Geliyorum içi boşaltılan bankalara. Bankacılık krizi yaşandı. TMSF’ye kamu bankalarına ve merkez bankasına ihraç edilen devlet iç borçlanmanın bedeli tam 111 milyar lira. Hazinenin yıllık bileşik faiziyle bu ülkenin ödediği fatura 231 milyar lira. Bunları da biz ödedik.
Sayın Bahçeli hain görmek istiyorsa önce bu millete ödettiği 231 milyar liraya baksın, sonra da aynaya baksın. Sonra da aradığını görür.
Bitmedi. 2001 krizi nedeniyle kamu bankalarına görev zararları için 3,2 milyar lira transfer yapıldı. Milletin öksüzün parasını burada kullanırken, biz kamu bankalarını kâra geçirdik.
Bununla kalmadık. Sadece maaş ödeyemiyordu. Biliyorsunuz zorunlu tasarruf adı altında işçiden memurdan kesinti yaptılar. 13,5 katrilyon lira. Arkadaşlar devlet işçisine memuruna borçlu olur mu? Bu ülke bunu yaşadı. Onu da biz ödedik, kapattık. Sayın Bahçeli’nin dönemi, daha önceki dönemler, hepsinden.
KEY adı altında, yine işçiden memurdan maalesef kesintiler yaptılar. Oradada üç buçuk katrilyon. Onu da biz ödedik. Hala makbuzunu bulup getiren olursa hala ödeme yapıyoruz.
Bize devrettiklerinde faiz oranı yüzde 63’tü. Üstelik devlet en fazla 9 ay süreyle borçlanabiliyordu. Aksi takdirde borç bulamıyordu. Şu anda devletin borçlanma faizi yüzde 6’ya indi. Vade 9 ay değil şimdi 69 ay. Vadede buraya çıktı. Bu güvendir istikrardır. Sayın bahçeli çiftçiye yüzde 59 faizle kredi veriyordu. Şimdi çıkıp konuşuyor, biz çiftçiye zulüm ediyormuşuz.
Bunlar DSP’nin de ANAP’ın da o DSP’de CHP’nin yavrusu içerisinde. Şu anda Ziraat Bankası’nın faiz oranı 0-7,5 arası. Bakınız nereden nereye. Aradaki fark ortada. Sayın Bahçeli’nin hükümeti esnafa yüzde 47 faizle kredi veriyordu, şimdi ise yüzde 5-8 arasında faizle kredi veriyoruz. Üstelik kredi miktarları mukayese edilemeyecek kadar fazla.
Bu ülkenin parasının, pasaportunun, ay yıldızının değerini düşüren Devlet Bahçeli vatansever olacak, ama bu ülkeyi yıldız haline getiren Ak Parti ihanetle suçlanacak.
“Vur de vuralım, öl de ölelim” diyenlere “Onun da zamanı gelecek” diyen genel başkanın ülkücü gençlere söyleyecek hiçbir sözü yoktur. Söz söyleyecek yüzü dahi yoktur. Tekrar söylüyorum edep yahu diyorum. Böylelerine aynaya bakıp, sağa sola hakaret yağdıranlara en güzel cevabı Mehmet Akif veriyor.
Şarka bakmaz, Garbi bilmez, edepten yok payesi bir kızarmaz yüz, bir yaşarmaz göz bütün sermayesi. İnanın tarih bu iki genel başkanı affetmeyecek. Terör bittiğinde bu ülke huzura kavuştuğunda, tarih bu iki genel başkanı terör bitmesin diye çırpındıkları için kara bir leke olarak kaydedecek.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.