Konferans katılımcıları; OMÜ Çocuk Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Rüştü Cankon Germiyanoğlu,Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kaya Tuncer Çağlayan, Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nedim İpek, Türk Dili ve Edebiyatı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serkan Şen, Rumeli Balkan Türkleri Konfederasyonu Basın ve Yayından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı İzzet Altuntaş, Rumeli Balkan Türkleri Haberleşme ve Yardımlaşma Derneği üyeleri, İskeçe Müftülüğü din görevlileri ve öğrencilerden oluştu.
Açılış konuşmasında söz alan Balkan Araştırmaları Topluluğu Başkanı İlkay Erken, “Balkanlar - sadece Batı Trakya değil – bize aslında düşündüğümüzden daha yakın bir yer. Ama bizler nedense uzunca yıllar terk ettiğimiz birçok bölge gibi Balkanlara da uzak duruyoruz. Batı Trakya neresidir? Buradaki insanlar nece konuşuyor? Yaşamları nasıl? gibi birçok soru mevcut. Biz Topluluk vasıtasıyla bir nebze de olsa bu soruları giderebilir miyiz, arkadaşlarla beraber bu coğrafyaya yönelik meraklar uyandırabilir miyiz ve buraların aslında bize çok yakın, çok bizden bir yer olduğunu gösterebilir miyiz kaygısıyla hareket ettik.” diye konuştu.
“İnşallah bir Batı Trakya gerçeğini zihinlerinizde oluştururuz da Batı Trakya denildiği zaman Batı Trakya neresidir, nasıldır, orada yaşayan insanlar ne yapıyor şeklinde sorular cevap bulmuş olur.” şeklinde başladığı konuşmasında Ahmet Mete Balkanlardan selam getirdiğini söyledi. Müftü Ahmet Mete, Yunanistan’ın Batı Trakya’daki asimilasyon politikalarını eleştirip burada yaşayan Müslüman Türklerin bu uygulamalara direnç gösterdiğini vurgulayarak bütün bu politikalara rağmen Yunanistan’ın Türkiye’yi Avrupa ülkelerine şikayet ettiğinden yakındı.
Feda edilmiş Türkler
İskeçe müftüsü Mete, Lozan Antlaşması’nda Yunanistan’ın teklifi üzerine şekillenen süreci şöyle özetledi: “Batı Trakya Müslüman Türkleri mübadele yapılırken İstanbul’daki Patrikhane’nin ve beş papazın hürmetine Yunanistan’da bırakılmış Türklerdir. Bunu altını özellikle çizmek istiyorum. Mübadiller çok çile çekti, bilhassa iki kuşak çile çekti. Üçüncü kuşakları ise Türk bayrağının altında sizler gibi T.C. vatandaşları olarak hayatlarına devam ediyor. Ama Batı Trakya’daki Müslüman azınlık 100 seneden beri çileli, dedelerimiz çileliydi, kendimiz çileliyiz, evlatlarımız da çileli. Kısaca ben anama hasret büyüdüm, evlatlarıma hasret yaşlandım. Ondan sonrası kimliğine, camisine, tarlasına hasret, her şeye hasret…”
Ana yurdunda elsiniz ikinci sınıfsınız
Ahmet Mete Batı Trakya’da sorunların çok olduğunu belirterek başlıca sorunun “kimlik sorunu” olduğuna vurgu yaptı. Mete bu anlamada şu değerlendirmelerde bulundu: “Batı Trakya’da bizler Türk olarak kabul edilmiyoruz. Bu insanlar böl-parçala-yut politikalarına maruz kaldı yıllarca. Fakat Batı Trakya Müslüman Türkü Türklüğü ve İslamı tatmış insanlar olarak kolay kolay Hristiyanlığı kabul edecek yahut taşıdığı kanı değiştirecek bir insafa ya da karaktere sahip değildir. Şunu iftiharla söyleyebilirim ki Yunanistan’ın bu politikası çökmüştür. Çünkü okuyan ve bilen insanlar çoğaldıkça bu saçma politikalara inanan insanlar da azalmıştır. Irkçılık yapmayız ama olduğumuzdan farklı gösterilmeye de müsaade etmeyiz.”
Müftü Ahmet Mete aciliyet arz eden diğer sorunun eğitim olduğunu kaydederek azınlık çocuklarını Yunan okullarına - daha iyi bir eğitim alsın diye - göndermek üzerine kurgulanan bir politikanın sürdürüldüğü dile getirdi. Mete ayrıca Yunanistan’da 10 öğrenciden az öğrencisi olan azınlık okullarının kapatıldığına buna karşılık Türkiye’de açıldığına işaret etti.
Müftülük Batı Trakya’da son kale
İskeçe Müftüsü Ahmet Mete, Batı Trakya’da Müftülüğün azınlığın son kalesi olduğunu öne çıkararak “Hayatın her safhasında müftü var. Türkiye’deki gibi atanarak değil seçilerek işbaşına geliyor. Yunanistan’ın da rahatsız olduğu nokta burası.” dedi.
Mete, Batı Trakya’daki azınlığın bununla birlikte ekonomik sorunlar yaşadığına da değinerek “Avrupa’nın en fakir bölgesini merak ediyorsanız gelin Batı Trakya’ya buna şahit olun. Kaldı ki son ekonomik kriz de Batı Trakyalı Türkleri daha çok etkiledi.” ifadelerini kullandı.
İskeçe müftüsü Mete, sonrasında görseller eşliğinde faaliyetleri konusunda katılımcıları aydınlatarak “Türkiye güçlü olursa biz de güçlü oluruz. Türkiye zayıfladığı zaman bizim de boynumuza, boğazımıza basılmaktadır. Onun için güçlü bir Türkiye için çalışmalısınız. Yalnız Batı Trakya değil bütün İslam aleminde Türküm diyen insanlar sizden medet bekliyor.” temenni ve çağrısında bulundu.
HABER: AYHAN GONCA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.