2021 Mayıs ayında Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ), Atakum İlçe Millî Eğitim Müdürlüğü ve Akran Arabuluculuk Derneği (AKRANDER) arasında imzalanan iş birliği protokolüyle hayata geçen “Akran Arabuluculuğu Uygulamaları Eğitimi”nin sertifika töreni tarafların katıldığı programla yapıldı.
Çevrimiçi (on-line) yayımlanan tören programında, Atakum ilçesindeki ortaokul ve liselerde görev yapan psikolojik danışmanlara ‘uygulayıcı sertifikaları’ takdim edildi. Sertifika törenine; OMÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Cengiz Batuk, Atakum İlçe Millî Eğitim Müdürü İrfan Yetik, AKRANDER Başkanı Avukat Arabulucu Nejdet Göğüsdere, anlaşmazlık çözümü, müzakere ve akran-arabuluculuk eğitimlerinin temellerini atan Dokuz Eylül Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Prof. Dr. Abbas Türnüklü, OMÜ Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölüm Başkanı ve Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Hatice Kumcağız ile akademisyen, avukat, eğitimci ve psikolojik danışman olan AKRANDER mensupları katıldı.
“Bu eğitimin yeni paydaşlıklara vesile olmasını temenni ediyorum”
Açılış konuşmalarıyla başlayan tören programında ilk olarak söz alan AKRANDER Başkanı Avukat Arabulucu Nejdet Göğüsdere, yapılan iş birliğinden duyduğu memnuniyeti ifade ederek mevcut proje doğrultusunda farklı başlıklarla yürütülen çok yönlü eğitimlerin fevkalade yararlı olacağına işaret ederek yeni paydaşlıklara kapı aralamasını temenni etti.
“Müzakerenin bittiği yerde kavga başlar”
“Müzakerenin bittiği yerde kavga başlar” diyen Göğüsdere, bu projenin; gençlerin kendini ifade edebilmesi, karşısındakini sabırla dinlemesi, diğerkâm (empatik) olabilmesi, kendine güvenmesi ve dolayısıyla başarılı olabilmesi açısından önemli ve kayda değer özellik taşıdığına atıfta bulunarak emeği olan kurum-kuruluş ve kişilere şükranlarını sundu.
“Arabuluculuk eğitimi alan öğrencilerin öz denetim, öz yönetim ve öz güven becerileri gelişiyor”
Eğitimde görev alan Prof. Dr. Hatice Kumcağız, akran arabuluculuğu eğitimi sayesinde aynı yaş grubunda olan öğrencilerin birbirleriyle yaşadıkları uyuşmazlıkların çözümüne yardımcı olmayı amaçladıklarını belirterek, “Arabuluculuk eğitimi alan ve sorunlarını müzakere edebilmeyi öğrenen öğrencilerin iletişim ve eleştirel düşünme becerileri, öz denetim, öz yönetim ve öz güven becerileri gelişmekte. Bu yönüyle arabuluculuk eğitiminin; öğrencilerin birbirlerini anlama ve çatışmalarını sağlıklı çözebilmesi adına önleyici çalışmalar açısından oldukça önemli olduğunu düşünmekteyim” değerlendirmesinde bulundu.
Müzakere kültürüyle daha sağlıklı bir toplum
Müzakere ve uzlaşma kültürünü benimseyen ve bunu davranışlarına yansıtan kişilerle daha sağlıklı bir toplumun var olabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Kumcağız “Bugün sorunlarını müzakere ederek çözebilmeyi öğrenen öğrenciler ileride meslektaşı, eşi, komşusu ile yaşadıkları sorunları müzakere ederek barışçıl şekilde çözebilmenin yollarını arayacaktır. Böyle bireylerin sayısı arttıkça toplumdaki dayatmacı ve dolayısıyla şiddet içeren davranışları sergileyen insanların sayısı da azalacaktır. Bu bağlamda üniversitemiz, toplum yararına düzenlenen projeleri her zaman sahipleniyor ve destek veriyor. Üniversitemiz adına Atakum İlçe Millî Eğitim Müdürlüğü ve AKRANDER iş birliği ile gerçekleştirilen bu projede yer almaktan büyük onur duyuyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum” diye konuştu.
“Sesin gücü yerine, sözün gücünü hâkim kılmalıyız”
Ardından söz alan AKRANDER üyesi ve arabuluculuk eğitimlerinin önde gelen ismi Dokuz Eylül Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Prof. Dr. Abbas Türnüklü, anlaşmazlıkların şiddete başvurulmaksızın diyalogla çözülebilecek problemler olduğunun altını çizerek, “Arabuluculuk; uzlaşıyla ve farklılıklara rağmen birlikte barış içinde yaşamı dokuyabilme projesidir. Sesin gücü yerine, sözün gücünü hâkim kılabilirsek şiddet kültüründen o derece uzaklaşmış olacağız. Eğitimlerde kişiler ve gruplar arası sorunların nereden ve nasıl kaynaklandığını ve bu tür anlaşmazlıkların hayatın her alanında olabileceğini dile getirdik. Akabinde iletişim yetenekleri ve öfke kontrolü ile öğrencilerin müzakere ve arabuluculuk becerilerini ortaya çıkarmaları ve geliştirmelerine katkıda bulunduk” dedi.
“Ötekini anlamaya başladığımızda sağlıklı bir toplum inşa etmeye başlarız”
OMÜ olarak sosyal sorumluluk projelerine önem verdiklerini ve öncelikli olarak bu tip projelerinin geliştirilmesini teşvik ettiklerini vurgulayan OMÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Cengiz Batuk ise düşüncelerini şu sözlerle açıkladı: “Bilindiği üzere modern dünya bizi bireyselleşmeye zorlamakta ve insanlar, gittikçe kendisini daha çok beğenen, her şeyin ve herkesin üstünde gören bir anlayışa doğru gitmekte. Narsisizmin (kişinin kendini beğenmesi, öz severlik) ileri boyutlarını her alanda görmek mümkün. Bunun doğal bir sonucu olarak da toplumda diğer insanlarla bir araya geldiğimizde ve çatışma noktaları ortaya çıktığında hep kendi haklılığımızı öne sürmekte ve karşıdakinin haklarını anlamamaktayız. Oysa bizim haklılığımız ya da kendi özgürlük alanımız, diğer insanlarla ortak alanlar söz konusu olduğunda bir miktar kısıtlanır. Çünkü bu defa onların alanlarıyla da kesişiriz. İşte buradan itibaren ortaya çıkan çatışma alanlarını aza indirebilmenin yolu uzlaşma ve empati kültürünü yaygınlaştırmaktan geçiyor. Eğer insanların arasında Abbas Türnüklü Hocamın da ifade ettiği gibi sesin gücü yerine sözün gücünü hâkim kılabilirsek şiddet kültüründen de uzaklaşmamız mümkün olabilir. Bizler ne zaman ötekini anlamaya başlarsak, ötekiyle bir arada yaşamak durumunda olduğumuzu, öteki olmadan sağlıklı bir toplumun olamayacağını, tek tip bir insan modelinden oluşan bir toplumun imkânsızlığını kavrarsak işte o zaman sağlıklı bir toplum inşa etmeye başlarız.”
“Uzlaşı kültürünü yaygınlaştırabilmenin yolu gençlerden geçiyor”
Uzlaşı kültürünün içselleştirilmesinde gençlerin varlığı ve öneminin yadsınamaz olduğunu kaydeden Prof. Dr. Batuk konuşmasını şöyle tamamladı:
“Konuşmaya ve birbirimizi anlamaya ve sorunlarımızı konuşarak çözebilmeye her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Uzlaşı kültürünü yaygınlaştırabilmenin en sağlıklı yolu da bu işe gençlerden başlamak olmalıdır. Bu nedenle AKRANDER ve Atakum Millî Eğitim Müdürlüğünün bu çabasını sonuna kadar destekliyor, giderek yaygınlaşmasını arzu ediyoruz. Aynı zamanda bu tür projelerde daima ilgili kurumlara gereken desteği vereceğimizi ifade etmek istiyorum.”
Söz konusu iş birliği protokolü 4 yıl geçerli olacak. Bu çerçevede hazırlanan projede OMÜ’nün yükümlülükleri ise şu başlıkları kapsıyor:
Proje kapsamına alınan okullarda idareci ve öğretmenler için "anlaşmazlık eğitimi ve akran arabuluculuğu eğitici eğitimleri" düzenlemek, öğrenci velilerine “anlaşmazlık yönetimi eğitimleri" rehberliğinde destek vermek, proje ekibinde bulunarak hedef grubundaki öğrencilere, yapılacak tüm etkinliklerde destek sağlamak, projenin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi ve yaygınlaştırılması için gerekli çalışmaları yapmak, çalışmaların etkililiği ve verimliliğini tespit etmek için gerekli ölçme ve değerlendirme süreçlerine katkı sunmak.
İHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.