Afetler için memleketi yönetenlerin, Önlem alma noktasında ki yıllardır sergiledikleri,
Vurdum duymazlıklarına ne demeli?
Mesela Samsun çok enteresan bir memleket.
Bir günde 4 mevsimi yaşamanız kaçınılmaz. Geçtiğimiz yıllarda malum sel felaketleri yaşandı.
Köroğlu köyünde bir imamımız hayatını kaybetti. Ardından Lovelet sular altında kaldı ve yine canlar gitti.
Canik TOKİ konutlarının zemin katında giden canları da unutmadık değil mi?
Ve şehir merkezilerinde yaşanan rezaletleri geçin, tarım arazilerinde ki sorunlar diz boyu.
Bazı kesimler fındıklara bir şey olmasın, gerisi beni ilgilendirmez laflarını gevelemiş sağda solda...
O kafa yapısında ki zatlar bilmezler mi ki, sebze, meyve eğer sel sularında çürüdüğü vakit,
Fındık yine en fazla fındıkçıların inadı ile gelecek yılda 8 TL den satılacak. Hadi 10 oldu diyelim
Ey akıllım...
Sebze meyveyi bu gün 1 TL'ye alıyorsa yarın olmadığı için 5 TL'den alacaksın. Ne kârın var?
Onu da geçtik!
Şehrimizin mangalda kül bırakmayan yerel yöneticileri, DSİ, vs, vs, vs...
Siz o sıcak rahat koltuklarınızdan bir zahmet kaba yerlerinizi kaldırıp, kanalları, alt yapıları, yenileseniz, düzeltseniz de... Bu millet evinin içinde, tarlasında, bahçesinde su içinde kalmasa olmaz mı?
DSİ kanallar için adeta oyun oynuyor yıllardır. Bahaneleri bitmiyor. Biz ihaleyi yaptık müteahhit yapmıyor ne yapalım modundalar ısrarla!..
Eee, ihaleyi yaparken şartlarınız neydi? Kanallar neden açılmaz...
Ya Belediyelerimiz?
Onlar alt yapıyı bırakıp park, bahçe, lokanta yapıp işletmeci olacaklarına, asıl işleri olan halka hizmet noktasında ki, kanalizasyonları, logarları, pis, temiz suları yapsalar ya!.
En iyi bilip yaptıkları Parkeyi bile döşemeyi bıraktılar! Oysa en güzel para parkeden götürülmüyor muydu?
Hayırdır parkelerde mi artık az gelmeye başladı.
Sonuç?
Beyler halka hizmeti unuttunuz. Varsa yoksa Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yağ çekme ustalığı sergiliyorsunuz. Onun adını kullanarak türküler söylemekle, onun arkasına saklanmakla, bu memlekete hayır değil zarar veriyorsunuz. Hem memlekete, hem halka ve elbette ki Cumhurbaşkanı Erdoğan ve onun kurduğu,
Gönülden bağlı olduğunuzu iddia ettiğiniz takiyyelerinizin sonu gelmeyen "yağan yağmurda yürüdüğünüzü iddia ettiğiniz" AK Parti'ye... Onu da aslında yapamıyorsunuz! O vakit yağcılığı bırakın gidin başka yere.
Yapan gelsin de halk biraz hizmet görsün...
Geçen hafta boyunca yağan yağmur sonrası millet bize tepki gösterdi. Neden tek kelam yazmadın diye...
Adres biz değiliz beyler...
Gidin ilçe merkezi için ilçe, il için Büyükşehir Belediyelerine veya Tarım alanlarınız içinde DSİ, Tarım Müdürlüklerine...
Biz ağlama duvarı değiliz. İşinize gelince biz, Gelmeyince ...
Velhasılı kelam.
Memlekette adam gibi işini yapan bürokrasi, siyaset etkin olmadıkça,
Bu memleketin insanları daha çoook,
Sel sularında, kanalizasyon pisliklerinde yaşar.
Sonrada gidip süslü- püslü cafelerde, lokantalarda kendi seçtiğiniz, korkudan tırsıp laf edemediğiniz,
Başkanlarınızla, yöneticilerinizle kol kola, kucak kucağa yer içersiniz. Doğal afet gelince de ağlamayın.
Gidin onlarla aynı şekil, kol kola, kucak kucağa gezin. Kimseye serzenişte bulunmayın.
Kelin ilacı olsa kendi başına sürermiş derler. Biz kendi işimizi yapıyoruz.
Olmayana ilaç götürün ya da tedaviyi gelecek dönemde iyi yapın...
Evet doğal afet engellenecek bir şey değil ammaaaa...
Yağan yağmura çözüm var. İşinize gelirse yaparsınız, gelmezse ortalığa bile çıkmazsınız.
Yağmur suyu mağdurları çiftçi ve mesken sahiplerinin yanında, mahallesinde, muhtarının yardımında harbi hangi belediye başkanını gördünüz....
Açılış, davet, kurdele kesme işi olsaydı hepsi olmaz mıydı sizce?
AK Parti'de bir zamanlar dillerde dolanan bir şarkı nakaratı vardı. Hatırlar mısınız?
"...Beraber yürüdük biz bu yollarda, beraber ıslandık yağan yağmurda..."
Yağan yağmurda hiç birinizi kimse göremedi!
İşlerine mi gelmedi?
Ne dersiniz?
Mutlu ve (sağ)lıcakla kalın...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.