İzmir’in Bornova ilçesinde, dünyada ender görülen ancak tedavisi olduğu söylenen pfeiffer hastalığına yakalanan Songül ve Hakan Tatar ailesinin iki çocuğundan en küçüğü Muhammed Talha, ameliyat yapılmadığı için acı çekiyor. Anne karnında kafatası gelişmediğinden beyni gözlerine ile kulaklarına inen Minik Muhammed’in ağladığı zamansa gözleri dışarı fırlıyor. Doktorlar Muhammed Talha’nın gözlerini, ağladığında sürekli dışarı fırlamaması için bezle bağladı. Ancak Muhammed, sürekli ağlayarak acısını dile getirmeye çalışıyor. Muhammed’i ameliyat ettirmek için hastane hastane gezen, Sağlık Bakanlığı’na başvurduğunu söyleyen Tatar ailesi ise devlet yetkililerinden ve bakanlıktan yardım istedi.
“BEYNİ GÖZÜNE VE KULAĞINA İNMİŞ”
Muhammed Talha’nın babası Hakan Tatar oğlunun beyninin, kafatasındaki kemikler birleşik olduğu için gözlerine ve kulaklarına indiğini belirterek, “Beyni şu an kulaklarda ve yan tarafta, kafasında kemikler birleşik olduğu için alt tarafa vurmuş durumda, kafası şuan şekilsiz. Bu hastalığa diğer adıyla da ‘yonca kafa’ deniliyor. Beyin kemikleri birleşince, beyin yukarıda gelişemeyince alta kaymış, yanlara vurmuş ve dolayısıyla burun kemiklerinden biri de beynin zorlamasıyla gelişmemiş. Buna bağlı olarak burun deliğinin biri tıkalı, tek bir burun deliğinden hava alıyor. Şu an beynin zorlamasıyla çene yapısı da küçük, normalde dili büyük değil ama çene yapısı gelişmeyince dil büyük kalıyor. Büyük kaldığı için dili sürekli yukarıda. Çocuk olduğu için de bilmez, aşağıda tutamıyor dilini, sürekli boğulma riski taşıyor. Sürekli oksijene bağlı ve yutkunamıyor. Yutkunamadığı için doktorlar midesini açıp enjektörle hortum bağladılar ve 3 saatte bir buradan mamayla besleniyor” diye konuştu.
“AVRUPA’DA AMELİYATINI YAPIYORLAR”
Hastalığın genetik olması sebebiyle tüm tetkiklerin de yapıldığını belirten Tatar, yapılan araştırmalarda ne bir kan uyuşmazlığı ne de herhangi bir olumsuz duruma rastlandığını söyledi. Muhammed Talha’nın bir müddet Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’nde yattığını ancak doktorların oğlunun ameliyatını riskli bulduğu gerekçesiyle taburcu edildiğini öne süren Hakan Tatar, evladının ölüme terk edildiğini dile getirdi. Baba Tatar, oğlu için gerekli ameliyatın ise Avrupa’da yapıldığını aktardı.
“HİÇBİR HASTANE BU ÇOCUĞUN AMELİYATINI ÜSTLENMİYOR”
Çaresiz kaldığını ve Sağlık Bakanlığı’na başvurduğunu belirten baba Hakan Tatar şunları söyledi: “Sağlık Bakanlığı ameliyatı yapabilecek devlet ve üniversite hastanelerin olduğunu söyledi. Bana geri dönüş yapacaklarını söylediler ama bir haftadır daha hala geri dönüş olmadı. Ben internetten yaptığım araştırmalarda da Türkiye’de bunun ameliyatını yapacak dört hastane olduğunu öğrendim. Dokuz Eylül Üniversite Hastanesi’ndeki beyin cerrahı doktoruna dedim ki ‘Bu çocuk her geçen gün gözümüzün önünde acı çekiyor, ben bu çocuğun artık acı çekmesini istemiyorum. Gerekirse beynini açın’ dedim. Bunun iki yolu var, ya ölüm ya kurtuluş başka yok. Ben gerekli bütün kağıtlara imza atarım. Yeter ki ameliyatı için gerekli adımlar atılsın, bir şey yapılsın. Biz her geçen gün anne baba olarak eriyip bitiyoruz. İki rahmetten birini Rabbimin nasip etmesi için dua ediyorum. Yapacak bir şeyim yok. Hiçbir hastane bu çocuğun ameliyatı üstlenmiyor. Sağlık Bakanlığı’nı her aradığımda bana yeniden kayıt oluşturuluyor. Uzun bir süreç, yetkili birine ulaşmam 3-4 günü buluyor. Ben söylüyorum ‘Benim durumum önemli acil bir durum, benim size ulaşabileceğim bir numara verin. Benim bu sorunumu bir an önce çözün’ diyorum. Bu çocuğun her geçen gün acı çekmesi beni bitiriyor. Yardım eli uzatmalarını istiyorum.”
“ÇARESİZCE RESMEN ÖLÜMÜNÜ BEKLİYORUZ”
Gözyaşlarına zor hakim olan baba Hakan Tatar evladının gözünün önünde acı çekmesine dayanamadığını belirterek, “Bu çocuğun ameliyatı için ne gerekiyorsa, bunun için yardım etmelerini istiyorum. Maddi olarak hiçbir şey istemiyorum, sadece bu çocuğun sağlığı için istiyorum. Bize ‘hamileyken madem böyleydi niye aldırmadınız çocuğu’ diyorlar. Bir insan evladını bile bile nasıl öldürür. Bu resmen cinayettir. Ben öldürmeye karşıyım, cinayete karşıyım. Ama doktorlarında devlet büyüklerinin de yardım etmesini istiyorum. Çaresiziz resmen ölümünü bekliyoruz. Başka bir şey yok” ifadelerini kullandı.
“BU ÇOCUK ÖLÜNCE Mİ DÖNÜŞ YAPACAKLAR”
Sağlık Bakanlığı’nın bir an önce kendisine olumlu ya da olumsuz dönüş yapmasını isteyen Hakan Tatar, şöyle devam etti: “Sağlık Bakanlığı, ‘Araştırıyoruz’ dedi, hala geri dönüş yapmadı. Bu çocuk öldükten sonra mı geri dönüş yapacaklar. Sağlık Bakanlığı’ndan tek ricam; gerekli yazışmaların bir an evvel yapılması, olumlu veya olumsuz desinler ki ‘Biz bunun ameliyatını gerçekleştiremiyoruz.’ Bakanlıktan görüştüğüm kişiye ‘Bu çocuğun ameliyatı Ankara’da İstanbul’da gerçekleştirilse oksijene bağlı, havasız bir yere adım atamaz’ dedim. Bana ‘Moralini yüksek tut, devletin her türlü ambulans helikopteri var, gerekli tüm ekipmanları var, her türlü şekilde seferber oluruz’ diyorlar. E bana bir telefon dahi açılmıyor. Nasıl seferber olunacak, ben onu anlamıyorum.”
“AĞLAYINCA GÖZLERİ DIŞARI ÇIKIYOR”
Bebeğin vücudunun büyüdükçe beyninin de büyüdüğü ve günde 20 defa gözlerinin dışarıya çıktığını anlatan Tatar, şunları söyledi: "Gözü yeri geliyor 20 defa yeri geliyor günde 3 defa dışarı çıkıyor. O günkü sancısına bağlı. Yarın öbür gün kulak zarına vurur da kulak zarını patlatırsa ne yapacağız. Doktorlara söylüyorum ‘Bir an önce açın beynini’ diyorum, ‘ben razıyım’ diyorum. Yani ‘Bu çocuğun böyle her geçen gün bu şekilde acı, ızdırap çekmesindense bir an evvel bir çare bulun’ diyorum ya. Gözümün içine bakarak ‘Yapacak bir şey yok’ diyorlar. Bu lafta beni eriyip bitiriyor.”
“DEVLETİMİZİN HİÇ Mİ İMKANI YOK”
Evladını acılar içinde görmeye dayanamadığını dile getiren acılı baba, “Devletimizin hiç mi imkanı yok. Türkiye’de yoksa Avrupa’da. Neden bir Avrupalı Türkiye’ye gelip rahatlıkla ameliyatını oluyor? Şu an Antalya’da duyuyoruz Avrupa ülkelerinden yüz nakli için gelen insanlar var. Onların devleti de devlet. Onların devleti her türü seferberliği yapıyor. Ama ben bizim devletimizden bir tane yetkiliye ulaşamıyorum. Sağlık Bakanlığı’nın ilk danışma hattındaki kişiden daha ileri gidemiyorum, yok” dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.