İstanbul'da moda tasarımcısı Dilek Özmen, meme kanserine yakalanan arkadaşının kemoterapi sürecinde moralini yükseltmek için dikkat çekici "mor çiçekli elbise" dikti. Kemoterapi almaya giderken elbiseyi giyen Lale hanım, meme kanserini bu süreçte yendi. Daha sonra kansere yakalanan bir diğer kişi de aynı elbiseyi giyerek kemoterapiye girdi. İkinci kişi de kanseri yenmeyi başardı.
Daha sonra elbiseyi Samsun'a getiren Dilek Özmen, "mor çiçekli elbise"yi meme kanseri olan İstiklal Teknik ve Mesleki Anadolu Lisesi'nde Halkla İlişkiler ve Organizasyon Öğretmeni Asiye Yıldız’a (47) verdi. Anne-babasına kanserden kaybeden ve kemoterapi sürecinde sürekli bu elbiseyi giyen Yıldız da kanseri atlattı.
"Şu an elbisenin kimde, nerede olduğunu bilmiyoruz"
Elbisenin kemoterapi boyunca moralini yükselttiğini belirten Yıldız, "Kanser hastası olduğumu öğrenince çok fazla bir şok yaşamadım. Çünkü anne-babam ve bazı yakınlarımı kanserden kaybettim. Düzenli kontrollerimi yaptırırken kanser teşhisi konuldu. Ameliyatımı Antalya'da oldum. Doktorlarıma görüşerek kemoterapi sürecimin Samsun'da yapılmasına karar verdim. Eğitim ve Araştırma Hastanesi Onkoloji Merkezi'nin çok donanımlı olduğunu gördüm. Buradaki hemşireler ve doktorlar çok iyi karşıladı beni ve çok iyi bir sağlık hizmeti aldım. Kanser artık sıradanlaştı. Bence bunu kabullenmek, hayatın rutinine devam etmek lazım. İşimi ve öğrencilerimi çok seviyorum. Okula girdiğimde her şeyi unutuyorum. Aileme ve işime sarılarak doktorlarıma güvenerek bu süreci atlattım. Mor çiçekli elbise ile İstanbul'da yaşayan daha sonra Samsun'a taşınan moda tasarımcısı Dilek isminde bir arkadaşım sayesinde tanıştım. Dilek İstanbul'dayken Lale diye bir arkadaşı meme kanserine yakalandı. Lale, kemoterapi alırken kemoterapi merkezinin çok renksiz ve kemoterapi alan insanların mutsuz olduğunu söyledi. Bunun üzerine Dilek arkadaşım Lale hanım için, motive olması ve renk katmak düşüncesiyle, mor çiçekli elbiseyi dikti. Lale hanım kemoterapi sürecinde elbiseyi giydi. Daha sonra kemoterapi alan bir başka arkadaşı da bu elbiseyi giydi. Dilek arkadaşım Samsun'a yerleşti. Benim kemoterapi alacağımı öğrenince bu elbiseden bana bahsetti. Ben de giyebileceğimi söyledim. Ondan sonra kemoterapiye gelirken hep o elbiseyi giydim. Gülerek kemoterapi aldım. Ben hiçbir zaman gülmekten, pırıltılı olmaktan, canlı renklerden vazgeçmedim. Kemoterapiye o elbiseyle gelmek bana bir mutluluk kattı. Olayın olumsuzluğunu tersine çevirdi. Daha sonra elbiseyi arkadaşım Dilek'e geri verdim. Kötü anıların canlanmaması için Dilek de elbiseyi paketleyerek Atakum'da bir bankın üzerine bıraktı. Bankın yanından uzaklaşarak elbiseyi kimin alacağını merak etmiş. Biraz sonra bir kadın gelerek elbiseyi alarak oradan ayrılmış. Şu an elbisenin kimde, nerede olduğunu bilmiyoruz" dedi.
"Doktorlarıma güvendim"
Kendisiyle barışık olduğunu dile getiren Yıldız, "Kanser yüksek oranda hayatımıza girdi. İnanç, kabullenmek ve normal hayata devam etmek gerekiyor. Saçlarım döküldüğünde peruk takmadım. Kafam üşüdüğü için bere taktım. Kel halimi de çok sevdim. Olayın farklı taraflarını gördüm. İnternetten araştırmadım. Beni olumsuz etkileyebilecek insanlarla iletişime girmedim. Alternatif tıbba hiç girmedim. Doktorlarıma güvendim. Ameliyat olduktan sonra her akşam bir kase ev yapımı yoğurdumu yedim" diye konuştu.
İHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.