Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Cumhur İttifakı olarak..."

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Cumhur İttifakı olarak..."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz Cumhur İttifakı olarak aynı duruşumuzu, aynı dayanışmamızı devam ettireceğiz. Cumhur İttifakı bir altılı masa değildir." dedi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İtalya ve İspanya ziyaretleri dönüşünde uçakta gazetecilere açıklamada bulundu ve soruları yanıtladı.

İspanya ve İtalya'ya gerçekleştirdiği ziyaretleri tamamladığını anımsatan Erdoğan, Türkiye-İspanya 8. Hükümetlerarası Zirve Toplantısı vesilesiyle 12-14 Haziran'da başkent Madrid'deki programının ilk gününde İspanya Kralı 6. Felipe ile bir araya gelerek kendisiyle baş başa bir akşam yemeği yediklerini ve yemekte Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in de yer aldığını belirtti.

Ziyaretin ikinci günü İspanya Hükümet Başkanı Pedro Sanchez ile başkanlığını yaptıkları "Hükümetlerarası Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantısı"nda bakanların da iştirakiyle iki ülke arasındaki ilişkileri tüm yönleriyle gözden geçirdiklerini söyleyen Erdoğan, "Münasebetlerimizi tanımlayan kapsamlı ortaklık temelinde işbirliğimizi derinleştirme yönünde önemli kararlar aldık. Her iki ülkeden iş adamlarının katıldığı iş forumunun açılışını Sayın Sanchez'le beraber yaptık." ifadelerini kullandı.

Türkiye ve İspanya'dan yaklaşık 400 iş insanının katıldığı bir buluşma olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Zirve sonunda açıkladığımız ortak bildiriyle yeni ticaret hacmi hedefimizi 20 milyar dolardan 25 milyar avroya çıkardık. Muhtelif alanlarda imzaladığımız 12 anlaşmayla ilişkilerimizin ahdi zeminini güçlendirdik. Bu arada TCG Anadolu, İspanya'yla savunma sanayi işbirliğimizin sembolüydü. Şimdi yaptığımız görüşmelerle artık bunun bir üst segmentine geçme kararı aldık ve bunun da adımını attık. Zaten proje çalışmalarını Savunma Sanayii Başkanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetleri adına Deniz Kuvvetleri Komutanlığımız şu anda yürütüyor. İspanya, Avrupa Birliği içerisinde Türkiye'nin Avrupa ve Birlik açısından taşıdığı stratejik öneme vakıf ülkeler arasında.

Hükümet Başkanı Sayın Sanchez'e tam üyelik sürecimize dair beklentilerimizi ilettik. Kıymetli dostum Sanchez'le bölgesel konuları da ele aldık. Gazze'de yaşanan katliam gündemimizin ilk sırasındaydı. İspanya'nın Filistin'i tanıma kararıyla ilgili olarak duyduğumuz memnuniyeti yine kendisiyle paylaştım. Sayın Sanchez'in tüm baskılara rağmen Filistin'in halklı mücadelesine verdiği destek her türlü takdire şayandır. İsrail-Filistin ihtilafının çözümünde inşallah bundan sonra da İspanya ile dayanışma içinde hareket edeceğiz. Avrupa Parlamentosu seçimleri, ırkçı ve faşist yapılarla ilgili bizim kaygılarımızı haklı çıkardı."

"İslam ve yabancı düşmanı akımlara dair ortak endişelerimizi dile getirdik"

Avrupa'daki Müslümanları ve göçmenleri daha zor günlerin beklediğini vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Medeniyetler İttifakı girişimini hayata geçiren iki ülke olarak, İslam ve yabancı düşmanı akımlara dair ortak endişelerimizi dile getirdik. Zaten 20'nci yıla giriyoruz ve Medeniyetler İttifakı'nda 20'nci yılla ilgili de müşterek bir hazırlık yapacağız. Gelecek yıl 20'nci yıl dönümüne erişeceğimiz Medeniyetler İttifakı çerçevesinde diyalog ve karşılıklı anlayışa vurgu yapan faaliyetler düzenleme imkanlarını da gözden geçireceğiz. 8. Hükümetlerarası Zirve Toplantımızın ve Madrid'deki istişarelerimizin İspanya ile ilişkilerimizin güçlenmesine önemli katkılar yapacağına inanıyorum."

Madrid ziyaretinin ardından İtalya Başbakanı Giorgia Meloni'nin davetine icabetle İtalya'ya geçtiklerini ve burada G7 dönem başkanı İtalya'nın ev sahipliğinde düzenlenen Liderler Zirvesi'ne iştirak ettiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşlerini zirve marjında gerçekleştirilen Afrika ve Akdeniz ile Yapay Zeka ve Enerji Konulu Yüksek Düzeyli Oturum'da mevkidaşlarıyla paylaştıklarını bildirdi.

Bölgenin karşı karşıya kaldığı çok boyutlu tehdit ve meydan okumalar hakkında fikir alışverişinde bulundukların belirten Erdoğan, şunları söyledi:

"Gazze özelinde mevcut uluslararası sistemin ve kurumların asli görevlerini yerine getirme noktasında sınıfta kaldıklarını bir kez daha açıkça ifade ettim. İnsanlığın mazlumların sesine kulak veren çok daha adil bir dünyada yaşamasının mümkün olduğuna işaret ettim. Zirve marjında bazı G7 ve davetli ülke liderleriyle ikili görüşmeler de gerçekleştirdim. Zirve hitabında Gazze'de acil kalıcı ateşkes ilan edilmesi ve insani yardımların kesintisiz akışının sağlanması için bir kez daha çağrıda bulundum. Görüşmelerimizin ve aldığımız kararların hayırlara vesile olmasını diliyorum."

"İspanya, zifiri karanlıkta insanlık gemisine yol gösteren bir deniz feneri olduğunu kanıtladı"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gazetecinin "Türkiye ile İspanya arasındaki ticari ve kültürel bağlantılar iki ülke için, özellikle de Filistin hususunda ortaklaşa takındıkları tavırlar, bütün dünya ve insanlık için ne vadediyor, ne beklemeliyiz?" sorusuna, şu yanıtı verdi:

"İsrail'in uluslararası hukuku hiçe sayan katliamları karşısında İspanya ile duygularımızın çekincelerimizin ve itirazlarımızın ortak olduğunu görmek sevindirici. Özelikle Filistin'in devlet olarak tanınması konusunda İspanya, zifiri karanlıkta insanlık gemisine yol gösteren bir deniz feneri olduğunu kanıtladı. Gerek insanlığın vicdanını harekete geçirici çağrıları gerekse cesur ve kararlı uygulamaları bunu perçinledi. Ancak insanlık gemisinin yoluna kazasız belasız devam edebilmesi için yeni deniz fenerlerine ihtiyaç var. Filistin meselesinde İspanya'yla aynı istikamete bakışımız şu bakımdan önem arz ediyor. İspanya malum bir Avrupa Birliği üyesi, Avrupa Birliği üyesi olmanın yanında aynı zamanda da NATO'da beraber olduğumuz bir ülke. İsrail'in uluslararası hukuku hiçe sayan tavrı karşısında Filistin'in haklı direnişine yüreğini koyması ve hemen ardından da Avrupa ülkelerinden bazı çözülmelerin başlaması açısından da çok büyük önem arz ediyor. Özellikle Filistin'in devlet olarak tanınması konusunda İspanya'nın tavrının, İsrail’e öyle ya da böyle destek olan devletler arasından çözülmeleri beraberinde getireceği inancındayım. Nitekim Sanchez'le yaptığımız ayaküstü görüşmelerde de 'bunun devamı gelecek' yaklaşımları oldu. İnsanlığın karşı karşıya olduğu Filistin sınavından geçmek için daha çok ülkenin bence İsrail'e cesurca 'dur' demesi ve barışın yanında yer alması gerekir. Ama İspanya gibi ülkeler bu adımı atınca, inşallah barışın yanında yer alacak ülkelerin sayısı da artacaktır. Biz de İspanya da diğer dostlarımız da insanlığa barışı vadetmeye ve bunun için çabalarımızı artırmaya devam etmeliyiz."

"150'ye yakın ülke, düşündüğümüz gibi düşündü ve Filistin'in yanında yer aldı"

"Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin Gazze ile ilgili aldığı ateşkes kararının uygulanabilmesi" konusunda ne düşündüğü sorulan Erdoğan, "Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin bugüne kadar attığı adımlara dikkat ederseniz Amerika Birleşik Devletleri her zaman kesişim noktası olmuştur. Burada da büyük ihtimalle yine öyle olacak. Aslında bizim 'Dünya beşten büyüktür' tezimizin işaret ettiği nokta da burası." yanıtını verdi.

İsrail aleyhinde alınması gereken kararlar söz konusu olduğunda ABD'nin, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ni bloke ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Şu anda alınan ateşkes kararında da benim endişem yine bir şekilde Konsey'i bloke edeceği şeklinde. Fakat öyle de olsa böyle de olsa bizim için en önemli adım Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinden öte, Birleşmiş Milletler Genel Kurulundan çıkan kararlardır. Birleşmiş Milletler Genel Kurulundan çıkan olumlu kararlarda 150'ye yakın ülke ne yaptı? Bizim düşündüğümüz gibi düşündüler ve Filistin'in yanında yer aldılar. Bunları daha ileri taşımamız lazım. Bunu başardığımız takdirde bu yaklaşım zaman içerisinde inşallah Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyini de belli bir noktaya çekecektir. Aslında mevcut durum Birleşmiş Milletler için de bir fırsattır. BM yapılanması, başta İsrail olmak üzere bazı hukuk tanımaz ülkelerin yerle yeksan ettiği itibarını yeniden kazanmak istiyorsa, bu fırsatı çok iyi değerlendirmesi gerekir. İsrail'in durdurulması sadece Gazze'de huzuru sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda BM sistemine, uluslararası hukuka, insan haklarına karşı gerçekleştirilen İsrail saldırılarını da bastıracak. Bu sorumluluk öncelikle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyelerinin omuzlarındadır. Birleşmiş Milletler’in sonunun Milletler Cemiyeti gibi olmasını istemiyorsak, bunu sağlamak mecburiyetindeyiz. Her zaman söylediğimiz gibi, bölgede nihai barışın yolu iki devletli çözümden geçer. Bu formül beraberinde kalıcı çözümü getirir. Güvenlik Konseyi üyelerinin Filistin’i devlet olarak tanıması bölgede iklimi değiştirebilir."

"ABD de İsrail'in artan şımarıklığından rahatsız"

Bir gazetecinin, ABD Başkanı Joe Biden'ın açıkladığı üç aşamalı bir ateşkes planına İsrail'in uyup uymayacağına ilişkin sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu yanıtı verdi:

"Kabataslak baktığımız zaman bu açıklamadan memnuniyet duyuyoruz. Ama bu BMGK'nın beş daimi üyesini Filistin'in yanına çekmeye yetmiyor. Buraya özellikle bakmamız lazım. Ben, inanıyorum ki Amerika Birleşik Devletleri de İsrail'in artan şımarıklığından rahatsız. Bu rahatsızlığı Amerikan yönetimi açık açık dile getirmese de Amerikan üniversitelerinden, sokaklarından, öğrencilerinden, rektörlerden yükselen sesler, burada artık belli bir dönüşümün başladığını gösteriyor. Bu da İsrail'i ciddi manada rahatsız ediyor. Artık şundan herkes emin ki bu kervan böyle yürümez. İnşallah Amerika'da yaklaşan son seçimlerle hava çok daha farklı gelişebilir. Biden'in bu açıklamasından sonra bizim yaptığımız açıklamalar var. Dünyada birçok ülkenin bu konuda yaptığı açıklamalar var. İnşallah isabetli adımları hep beraber atarız ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinden bu konuyla ilgili çıkacak kararlar bundan böyle çok daha farklı istikamette gelişir. Sayın Biden'dan, bu planın bir seçim yatırımı değil, gerçekten ve samimi olarak Filistin'deki katliamları sonlandırmak için atılmış bir adım olduğunu ispat etmesi doğal olarak beklenir. Güvenlik Konseyi kararı bir adımdır, ancak yeterli değildir. Kağıt üstündeki birçok kararın İsrail tarafından nasıl yok sayıldığını hepimiz biliyoruz. Sayın Biden da artık bir samimiyet testinden geçmektedir."

"Ortada terör örgütünü meşrulaştırma ve bölgede bir teröristan kurmak için tertiplenmiş bir oyun var"

"Suriye'de terör örgütünün yapmaya çalıştığı sözde seçim Türkiye'nin kararı ve tutumu sonrasında ertelendi ama iptal edilmedi ve yeniden deneme ihtimalleri bulunuyor. Eğer yeniden bu seçimi yapmaya çalışırlarsa Türkiye'nin tavrı ne olur?" sorusuna karşılık Erdoğan, "Ortada seçim falan yok, öncelikle bunu belirtelim. Ortada terör örgütünü meşrulaştırma ve bölgede bir teröristan kurmak için tertiplenmiş bir oyun var." diye konuştu.

Oyun bozma konusunda ne kadar mahir olduklarını bundan önceki süreçlerde net şekilde gösterdiklerini belirten Erdoğan, şunları söyledi:

"Tabii burada Suriye yönetimi de kesinlikle onlara bu noktada rahat adım atma veya hareket etme müsaadesini vermeyecektir, vermez. Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan Moskova'daydı. Moskova'da Sayın Putin'le bu konuları etraflıca görüştüler. Rusya Dışişleri Bakanı Sayın Lavrov'la görüşmeleri oldu. Suriye'de PKK terör örgütünün ve diğerlerinin rahat hareket etme imkanı inşallah olmayacaktır. Böyle bir durum olduğu anda zaten biz de ilgili birimlerimizi gerekli şekilde seferber ederiz. Burnumuzun dibinde bir teröristan kurdurmayız. Bunun için gereken ne ise yapmaktan da asla ve asla imtina etmeyiz."

"Bizim için şu anda Eurofighter önemli"

"Bu ziyaretinizde Eurofighter meselesi gündeme geldi mi? Almanya'nın bir blokajı var bunu aşmak mümkün olacak mı?" sorusu üzerine de Erdoğan, şöyle konuştu:

"Bu konuyu Sayın Sanchez'le görüştük. İspanya'nın biliyorsunuz eğitim uçakları önemli. Bu eğitim uçaklarından bize verebilme şansları veya kabiliyetleri var. Ama Almanya'yla temas noktasında bu konuda bize yardımcı olma durumunu kendilerine söyledim. Eurofighter'la ilgili böyle bir görüşme yapabileceğini ifade etti. Ama hepsinden öte bizim için şu anda Eurofighter önemli. Bu konuda Almanya da artık yumuşadı. İlgili bakanlarımız muhataplarıyla gerekli görüşmeleri yapıyorlar, yapacaklar. Bizim temel yaklaşımımız bellidir, ihtiyaçlarımızı öncelikle NATO müttefiklerimizden karşılamak isteriz. Fakat sürecin sonunda olumsuz bir sonuç elde edilirse alternatifsiz de değiliz. KAAN'ımız artık kanatlandı. İlerleyen dönemlerde seri üretimin başlaması ve envantere giriş sürecinin tamamlanması sonrası bu konuda sıkıntımız da kalmayacak. Bir dönem benzer süreci insansız hava araçlarında da yaşamıştık. O zaman da müttefiklerimizden bunları alamamıştık. Sonra ne oldu, insansız hava araçlarımızı en yüksek kalitede ürettik. Şimdi birçok ülke bunları alabilmek için Türkiye’nin kapısını çalar hale geldi."

"İbre bizden yana dersem abartmış olmam"

Avrupa'da aşırı sağ ve ırkçı partilerin yükselişinin görüldüğü belirtilerek, "Son olarak Avrupa Parlamentosu seçimlerinde birçok ülkede sandıkta ciddi bir güç elde ettiler. Bu durum Türkiye- Avrupa Birliği ilişkilerini nasıl etkileyecek, Türkiye oluşan bu yeni durumla ilgili yeni bir strateji belirleyecek mi?" sorusuna karşılık Erdoğan, "Şu anda özellikle bizim Avrupa Birliği üyesi ülkelerle atacağımız adımlarda ibre bizden yana dersem abartmış olmam." ifadesini kullandı.

Bu konuyla ilgili olarak şu anda Avrupa Birliği'nden Avrupa Parlamentosu seçimlerine katılan partilerin çoğunun Türkiye'nin ne denli haklı olduğunu kabul ettiğini dile getiren Erdoğan, "Mesela onlardan biri İspanya Başbakanı Sanchez. Türkiye'nin duruşunu takdirle karşıladığını bizlere ifade etti. Almanya Başbakanı Olaf Scholz da bu noktada olumlu duruş sergiliyor. O da Türkiye'ye bakışı lehte olanlardan. Biz işimize bakacağız. Bu süreçte Türkiye'nin gerek Almanya'da gerek İngiltere'de gerek Fransa'da yakaladığı şanslar var. Biz bu şanslarımızı da güçlü durarak denemeye devam edeceğiz." değerlendirmesini yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, uzun zamandan beri, yaklaşan tehlikeyi işaret ettiklerini, özellikle Avrupa'da yükselen ırkçılığın bir tehlike olduğunu, buna imkan verilmemesi gerektiğini muhataplarına anlattıklarını belirterek, şöyle devam etti:

"Sokaklarını, meydanlarını insanların kutsallarına hakarete, yabancı karşıtlığına açan, onların sırtlarını işlerine geldiği için sıvazlayan ülkeler, şimdi görmezden geldikleri gerçekle yüzleşti. Sık sık söylediğimiz bumerang etkisi işte tam olarak budur. Avrupa'nın 'zararın neresinden dönersek kardır' anlayışıyla hareket etmesi ve gerçekçi tedbirleri hayata geçirmesi elzemdir. Yoksa bu ateş herkesi yakacak boyuta ulaşır. Terör konusunda da benzer bir tehlike söz konusudur. Testi kırılmadan Avrupa'ya çağrımızı tekrarlıyorum. Gelin terörün her türlüsü ile ayrım gözetmeksizin mücadele edelim. Gelin terör belasını birlikte gündemimizden nihai biçimde çıkartalım."

"Asla duruşumuzdan taviz vermeyeceğiz"

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 12 Haziran'da yaptığı yazılı açıklaması sorulan Erdoğan, şunları söyledi:

"Sayın Devlet Bey'in yapmış olduğu açıklama bir devlet adamı yaklaşımıyla, sakin, herhangi bir tartışmaya fırsat vermeden yapılmıştır. Konuyu bu şekilde kapatmış olması, bence gayet isabetlidir. Bizler Cumhur İttifakı olarak asla duruşumuzdan taviz vermeyeceğiz. Parti sözcümüz Ömer Çelik Bey zaten gereken açıklamaları detaylıca yaptı. Bu açıklamalarda da dikkat ederseniz tahrik ve dalaşma yoktur. Sadece net bir duruş vardır. Cumhur İttifakı'nın bir tarafı olarak partimizin duruşunu belirtmesi bakımından Ömer Bey'in açıklaması isabetli olmuştur. Diğer taraftan CHP'den yapılan bazı açıklamalar oldu. Biz iadeiziyareti yapmak suretiyle siyasete bir yumuşama, bir kibarlık getirelim dedik. Ama bu kibarlıktan anlamayanlar İstanbul'da basın toplantısı yaptılar ve orada belli ki birilerinin etkisi altında kaldılar. Demek ki bazı yerlerden onay aldılar. Bunlar tabii doğru şeyler değil, güzel şeyler değil. Sürece katkı sağlayan şeyler değil. Yani bu, yumuşama değildir. Siyasete yeni bir başlangıç getirme değildir. Bizim iadeiziyaretimizi demek ki hazmedemediler. Eğer bu iadeiziyaretimizi CHP'nin başındaki arkadaş hazmedebilseydi, bu tür bir açıklamayı yapmaya gerek duymazdı. Böyle bir açıklama karşısında ben Cumhurbaşkanı olarak, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin başkanı olarak, buna cevap vermeyi dahi yanlış bulurum. Ama onlar ne yaparsa yapsın. Biz Cumhur İttifakı olarak aynı duruşumuzu, aynı dayanışmamızı devam ettireceğiz. Şunu da söyleyeyim, Cumhur İttifakı bir altılı masa değildir. Altılı masanın içinde yer alanlar, bildiklerini okusunlar."

"Türkiye'nin artık darbe anayasası ayıbından kurtulması gerekiyor"

Gündemdeki önemli konulardan birinin de yeni anayasa olduğu belirtilerek, "Özgür Özel'le görüşmenizde de bu gündeme geldi. Türkiye artık çağdaş ve sivil bir yeni anayasa yapabilecek mi? Neler düşünüyorsunuz?" sorusu üzerine Erdoğan, Türkiye'nin bu yeni dönemde yeni anayasayı gündemine almak suretiyle bir adım atabileceğini söyledi.

"Bizim bu ziyaretleri yapmamızın altında yatan gerçek de 'her ne kadar ters görünse de CHP ile de böyle bir anayasa yapma başlığı altında buluşabilir miyiz?' arayışıydı." diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Teklifimizi yaptık. Onlardan 'niye olmasın' noktasına gelen bir yaklaşım gördüm. Fakat iki gün sonra ortaya maalesef arzu etmediğimiz bir yaklaşım çıkınca bu durum da bizi üzmedi değil. Türkiye'nin artık darbe anayasası ayıbından kurtulması gerekiyor. Bu, siyaset kurumunun ve Meclisin millete karşı asli görevidir. Hiçbir siyasi parti bu yükümlülükten kaçamaz. Gerek Meclis Başkanımız Numan Kurtulmuş'un girişimleri, gerek bizim temaslarımız, artık yeni anayasa için adım atmanın zamanının geldiğini ortaya koymuştur. Mevcut anayasada birtakım değişiklikler yapılmış olması, darbe ruhunun anayasamızdan silindiği anlamına gelmiyor. Kaldı ki 1982 yılından bu yana dünya değişti, Türkiye gelişti ve yeni ihtiyaçlar ortaya çıktı. Milletin ihtiyaçlarına tam hizmet eden ideal anayasa bu millete siyasetin borcudur."

"İşi sıkı tutuyoruz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Enflasyonla ilgili uygulanan politikalarda hedefe doğru yaklaşıldığı görülüyor. Tam olarak rahatlama için hedef nedir?" sorusu üzerine de şunları kaydetti:

"Yılın son çeyreğini bekleyeceğiz. Yılın son çeyreğinde inşallah bunlar tam manasıyla görünecek. Şu anda işi sıkı tutuyoruz. Ama bütün mesele yine geliyor, faiz olayına dayanıyor. İnşallah faizde atacağımız adımlarla enflasyonu son çeyrekte çok daha olumlu bir konuma taşımış olacağız. Nitekim ekonomide dengelenmeye yönelik politikalar meyvelerini veriyor. Cari işlemler açığı önemli ölçüde azaldı. Mayıs itibarıyla yıllık ihracatımız 260 milyar doları aştı. İthalatımızdaki düşüş aynı şekilde sürüyor. Merkez Bankası rezervlerimiz 146,2 milyar dolarla tarihimizin en yüksek seviyesine çıktı. Rezervlerdeki artış devam edecek. Hayat pahalılığını tetikleyen sebeplerden olan fahiş fiyat artışları ve fırsatçılıkla mücadelemizden de taviz vermiyoruz. Milletin aşına ve ekmeğine kan doğrayanlara göz açtırmayacağız. Bu kritik süreci bir taraftan mali disiplini koruyup, kamuda tasarrufu teşvik ederek, diğer taraftan denetimleri artırarak hassasiyetle yürüteceğiz."

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler
Bunlar da İlginizi Çekebilir