Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Kaşıkçı konsoloslukta öldürüldü'

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Kaşıkçı konsoloslukta öldürüldü'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'na katıldı. Burada bir konuşma yapan Erdoğan, 'Kaşıkçı konsoloslukta öldürüldü' dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'na katıldı. Burada bir konuşma yapan Erdoğan, gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayeti ile ilgili, “Suudi Arabistan vatandaşı gazeteci Cemal Kaşıkçı, Türk vatandaşı bir hanımefendi ile yapacağı evliliğin resmi işlemleri için gittiği ülkesinin İstanbul Başkonsolosluğundan bir daha çıkamadı. Hadisenin yetkili makamlarımıza haber verilmesinin ardından yapılan araştırma ve soruşturmalar bizi Cemal Kaşıkçı'nın konsoloslukta öldürüldüğü sonucuna götürdü. Bu arada Suudi yetkililerinden, oralardan da yapılan açıklamalar bizi ayrıca farklı bir endişeye sevk etti. O da neydi; Cemal Kaşıkçı'nın konsolosluktan çıktığı ifadesiydi. Şimdi bu açıklamalar çok komikti. Cemal Kaşıkçı gibi bir insan konsolosluktan çıkacakta dışarıda bekleyen nişanlısını almayacak. Bunun izahı mümkün mü? Bu çocukça açıklamalar devlet ciddiyetiyle uyuşmaz, devlet adamlığıyla uyuşmaz. Tabii bunlar bizim de mesuliyetimizi daha da arttırdı. Emniyet, istihbarat ve yargı birimlerimizin titiz çalışmaları sonucunda mesele büyük ölçüde aydınlandı. Yine bakıyorsunuz ki Suudi önemli bir yetkili şu ifadeyi de kullanıyor. Diyor ki; öldürüldüğü artık ortada da nerede? Bu cesedi göstermeniz lazım. Buradan çıktı diyorsunuz, çıktıysa biz de diyoruz ki ispat. En sonunda 18 kişinin tutuklandığı kabul edildi. Burada şöyle bir soru ortaya çıkıyor. Bu 18 kişi Cemal Kaşıkçı'nın kimler tarafından öldürüldüğünü biliyor. Bunun başka izahı yok. Çünkü fail bunların içinde. Fail bunların içinde değilse o zaman yerli iş birlikçi kim bunu açıklayacaksınız. Bunları açıklamadığınız sürece o zaman Suudi Arabistan bu zandan kurtulamaz. Biz şu anda merak edenlere elimizdeki bilgileri belgeleri orijinallerini vermemek suretiyle zaten verdik, veriyoruz. Suudi Arabistan'a da verdik. Onlar da bu bilgi belgeyi gördükleri zaman hepsi şaşırıyorlar. Kullandıkları ifadeler hele hele çok çok enteresan. Çünkü mesele sıradan bir mesele değil. Aslında fail belli. Şimdi buradan bir şeyler çıktı ortaya. Peki. Bu talimatı veren kim. Bu 15+3, 15 kişinin Türkiye'ye gelmesi talimatını veren kim? Cuma günü gelip buraya yerleşenler, ardından Pazartesi'yi Salı'ya bağlayan gece gelenler kimlerin talimatıyla geldi? Bunu da yetkililerin açıklaması lazım. Elimizde başka bilgi belge yok değil, var. Ama çok aceleci olmanın da anlamı yok. Şimdilik ilk etapta Kaşıkçı'yı öldürenleri Suudi yetkililer açıklayacak” ifadelerini kullandı.
Pazar günü Suudi başsavcının Türkiye'ye gelerek İstanbul'da başsavcı ile bir araya geleceğini açıklayan Erdoğan, “Bu görüşmelerde bakalım ne gibi bir kanaat hasıl olacak. Fakat bütün mesele o son açıklanan yerli iş birlikçi kim? Çünkü bunu sıradan birisi açıklamıyor. Kim açıklıyor? Dışişleri Bakanı açıklıyor. Diyor ki; yerli iş birlikçiye verildi. Kim o? Onu bildiğine göre onu da bileceksin. Daha sonra böyle bir açıklama yapmadım diyor. Her yere düştü bu. Kimse zaten kalkıpta ben yaptım demez ki. Yapan bunu bir yerde bir nokta da işte öyle veya böyle ağzından kaçırır, şöyle olur böyle olur bunu söylerde, söylediniz. Ama her şeyden öte o da bir kenara bu 15 kişiyi Türkiye'ye gönderen kim? Bunlar tutuklu. Ama ben kendilerine söyledim. Dedim ki; bir defa siz konuşmasını bilirsiniz. Bu 18 kişinin içinde ne dönmüşse bu dolaplar bunların içinde. Eğer bunda kararlıysanız, bu zanlı şaibeyi ortadan kaldırmak istiyorsanız o zaman bu iş birliğimizin kilit noktası bu 18 kişidir. Konuşturamıyorsanız olay İstanbul'da vuku bulmuştur, o zaman bunları bize teslim edin biz yargılayalım. Türkiye'nin bu elim hadisenin başından itibaren gösterdiği sorumlu, insani ve ahlaki duruş başta maktulün ailesi ve nişanlısı, sevenleri olmak üzere tüm dünya tarafından takdirle karşılanmıştır. Hadise ilk duyulduğunda suçu ülkemizin üzerine yıkmak üzere harekete geçen bir takım mahfillerin aslında cinayetin faillerinin yönlendirmesiyle hareket ettikleri anlaşıldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığımız soruşturmayı titizlikle sürdürüyor. Emniyet teşkilatımız aynı şekilde. İstihbarat birimlerimiz her bilgiyi, her belgeyi, her ihtimali değerlendirerek meselenin karanlık hiçbir noktasını bırakmayacak şekilde çalışmalarına devam ediyor” dedi.
“Diplomasi tarihi, uluslararası ilişkiler ve yargı süreçleri bakımından nevi şahsına münhasır böylesi bir hadisenin devletimizin ciddiyetine, uluslararası yükümlülüklerimize yaraşır bir tarzda yürütülmüş olmasını ülkemiz ve milletimiz adına bir başarı olarak görüyoruz. Böyle bir manzara karşısında bu ülkenin ana muhalefet partisinin başındaki zatın takındığı tavır ise gerçekten içler acısıdır” diyerek sözlerini sürdüren Erdoğan, şunları söyledi: 

“Kendisi, Türkiye Cumhuriyeti devletinin resmi bilgilerine itibar etmiyor, peki ne yapıyor, konuyu bir kısmı da olayın zanlısı durumunda olan çevrelerin beyanları, iddiaları, manipülasyonları üzerinden değerlendiriyor. Türkiye'yi töhmet altında bırakmak isteyen kesimlerin propagandalarına borazanlık yapıyor. Bu ülkeyle ve bu milletle irtibatı olmadığını zaten bildiğimiz CHP Genel Başkanının vahşi bir cinayet meselesine dahi böylesine çarpık şekilde yaklaşmasını da beklemiyordum. Günler, haftalar, aylar geçtikçe Bay Kemal bütün çıplaklığıyla çırılçıplak bu siyasette milletin önüne çıkacaktır. Söyledikleri kendisinin ne hukuktan ne uluslararası sözleşmelerden ne kurallardan ne usullerden haberinin olmadığını varsa da bunları anlamadığını açıkça gösteriyor. Türkiye'nin bu konuda takip ettiği yöntemleri herkes takdir ediyor bir tek CHP Genel Başkanı yerden yere vuruyor. Sonra lafı döndürüp dolaştırıp para meselesine getiriyor. Bu kişinin banka sahibi bir partinin başında olduğu için olsa gerek her şeye rant penceresinden para gözüyle baktığı anlaşılıyor. Hz. Mevlana ne güzel söylemiş; göz nereye bakar gönül oraya akar, gönül nereye akar ayak oraya koşar. Bu kişinin durumu da tam böyle. Biz meseleye insan onuru, hayat hakkı, masum bir kişinin hunharca katli diye bakıyor ve takibini yapıyoruz, bu kişinin aklı fikri parada. Allah ıslah etsin. Dünyada her meseleye para gözüyle bakan başka siyasetçiler de var ama hiç değilse onlar böylesine rezilce yapmıyor. Herkesin üzerinin örtülmesini beklediği bir cinayeti adete kördüğüm çözer gibi adım adım, sabırla herkesi kendine hayran bırakan bir özenle aydınlatan Türkiye'ye bu iftirayı ana muhalefet partisinden önce cinayetin zanlıları atmaya başladı. Anlaşılan o ki bu zanlıların sadece sosyal medyada da değil bizim siyasetimiz içinde de trolleri, trol çiftlikleri var. Ana muhalefetin başındaki zatın yaptığı iş trollükten başka bir şey değildir. Aslında bu zırvalara cevap vermek bile bizim için züldür. Karşımızdaki kişi ana muhalefet partisinin genel başkanı. Eğer bu sıfatı taşıması kendisini ademe mahkum edeceğiz. Milletimize özellikle karşı olan sorumluluklarımız bizi bu cevapları vermeye mecbur bırakıyor. Yine de tükettiğimiz nefese, harcadığımız zamana acımıyor değiliz.”
Mart 2019'da yapılacak olan mahalli idareler seçimleri ile ilgili hazırlıkların sürdürüldüğünü kaydeden Erdoğan, “Geçtiğimiz haftalarda ilçe başkanlarımızla bir araya geldik. Kadın kollarımızın ilçe yönetimleriyle bir toplantımız oldu. Aynı şekilde gençlik kollarımızın benzer çalışmaları var. Bugün de genişletilmiş il başkanları toplantımızı yapıyoruz. Yüksek Seçim Kurumunun takdimlerini beklemeden bir takım süreçleri tamamlamak istiyoruz. Mevcut belediye başkanlarımız ile ilgili değerlendirmelerimiz belirli bir safhaya geldi. Devam edeceğimiz arkadaşlarımızı belirledikten sonra yeni isimlerle ilgili çalışmaları da tamamlayacağız. Aday belirleme sürecini hızlandırmamız, milletimizin gönlüne girmek için yapacağımız çalışmalar konusunda bize vakit kazandıracaktır. Teşkilatlarımız olarak büyükşehir, il, ilçe ve belde belediye başkan adaylarımızla seçim gününe kadar gece gündüz çalışarak AK Parti'nin yüzünü ağartacak bir sonuca imza atacağımıza inanıyorum. Şunu unutmayalım; mahalli seçimlerin kendine göre dinamikleri vardır. Mahalli seçimlerde şüphesiz aday tespitleri çok önemli, bunun yanında belediye meclis üyeleri isim isim çok önemli, il genel meclis üyeleri isim isim çok önemli. Aday belirlemeden seçim kampanyasına kadar her aşamada bu dinamikleri göz önünde tutmak gerekiyor. Cumhur İttifakı'na olan bağlılığımızı sürdürmekle birlikte 2019 Mart'ıyla ilgili seçim ittifakı işini karşılıklı olarak bir kenara bıraktık. MHP ile ülke ve millet meseleleri konusunda birlikte çalışmaya devam edeceğiz. Ama mahalli seçimlerde herkes kendi yolunu takip edecek. Tüm seçim çevrelerinde kendi adaylarımızla kendi programımızla milletimizin karşısına çıkacağız. Geçtiğimiz 16 yılda her alanda ülkemize kazandırdığımız hizmetler bizim en büyük referansımızdır. Bunu anlatmakta acze düşersek yazıklar olsun bize. Bunları her fırsatta milletimize anlatmalıyız. Gerek yerel, gerekse ülke genelinde devam eden veya başlayacak olan çok büyük projelere sahibiz. Pazartesi günü İstanbul'da dünyanın en büyüklerinden biri olan İstanbul Havalimanımızın resmi açılışını gerçekleştiriyoruz. 2023 itibariyle 150 ile 200 milyon yıl yolcu kapasitesine ulaşacak olan bir havalimanına kavuşuyoruz. Çanakkale 1915 Köprüsü devam ediyor. Barajlar devam ediyor. Sulama projelerimiz devam ediyor. Akkuyu Nükleer Santrali devam ediyor. Birçok milletimize anlatacağımız önemli çalışmalarımız var. Her bir şehrimizi geleceğe taşıyacak altyapı ve üstyapı faaliyetleriyle sosyal belediyecilik projeleriyle milletimizin karşısına çıkacağız. AK Parti milletimize hizmet için kurulmuştur. Kim ki işte bu asli misyonunun unutup partimizi kendi heveslerinin aracı haline dönüştürmeye çalışırsa onunla külahları değiştiririz. Bu konudaki hassasiyetlerimiz ileri derecede ve bu tür konumda olan arkadaşlarımız varsa zaten aday adayı olarak bile karşımıza gelmesin. Bizi de yormasınlar. Aday adayı olmasın bana müsaade etsin desin ve kenara çekilsin ve yeni isimlerle yolumuza devam edelim. Herhalde bununla ne demek istediğimi anlıyorsunuz. Çünkü partimizin AK olan o isminin güzelliğini kimsenin lekelemeye hakkı yok. AK Parti kapısından içeri gurur, kibir, riya, fitne, fesat, bencillik, haram, yalan kesinlikle girilemeyecek partidir. Bu görevi unutup kerameti kendinden veya kendinde görmeye başlayanlar eninde sonunda bu milletin tokadını yemeye mahkumdur. İnşallah önümüzdeki seçimlere bu hakikatler ışığında hazırlanacak ve bir kez daha milletimizin teveccühüne mazhar olacağız” diye konuştu. 

Fındık üreticilerine de bir müjde veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemiz ve özellikle değişik bölgelerimizde ama bu ara Karadeniz'de bir şeyi vurgulamak istiyorum. Hatırlarsanız 2012'de yola çıkarken enflasyonla ilgili bir açıklamam vardı. Hiçbir zaman halkımızı biz enflasyona ezdirmeyeceğiz demiştik ve bütün zamlar şunlar bunlar devletin yapacağı bunları yaparken hep biz enflasyonun üzerinde zam yapmışızdır, ürünlere aynı şekilde. O günden bugüne böyle geldik. Zaman zaman kusura bakmasınlar gerek teşkilatımız, gerek milletvekili arkadaşlarımız, bakanlarımıza baskı oluşturma yoluna gidiyorlar ve beklenenin, olması gerekenin üstünde bazı taleplerle geliyorlar. Biz devlet yönetiyoruz ve devletimizi yönetirken bazı hassasiyetlere de bir defa dikkat etmemiz lazım. Gündemimizde fındık meselesi var. Büyük önem taşıyor. Ülkemizin yıllara göre değişmekle birlikte yaklaşık 2 ile 3 milyar dolar üzerinde bir fındık ihracatı var. Bunun için fındık üreticilerimizi desteklemeye de bugüne kadar büyük önem verdik. İktidarlarımız döneminde adil olacağız, başımızı iki elimizin arasına alacağız bu malum muhalefetin yaklaşımlarına dikkat ederek değil vatanımızın milletimizin devletimizin geleceğine bakarak değerlendirmeleri yapmamız lazım. Biz bugüne kadar fındık üreticilerimize ne kadar destek yaptık biliyor musunuz? 7.5 milyar lira destekleme ödemesi yaptık. Fındık üreticisi de dahil sağolsun milletvekili arkadaşlarımız dahil muhalefeti söylemeye gerek yok kimse bunun farkında değil. Sadece onlar hemen orada meydanda bir toplanalım, bağıralım çağıralım elimizde pankartlarımızı açalım ve bununla beraber milleti aldatıp seçimlere giderken bir şeyler yapalım. Bunu düşünüyorlar. Ben aklıselim ile hareket ettiğine inandığım milletime ve fındık üreticisi kardeşime sesleniyorum. Geçtiğimiz yıl fındık fiyatlarının düşük seyretmesi üzerine müdahale alımı yoluna gittik. Bu şekilde 10 ile 10.5 lira fiyatla 143 bin ton fındık alımı gerçekleştirdik. Bu yıl ise kalite oldukça iyi gözüküyor. Fındık fiyatlarının yine düşmeye başlaması üzerine Toprak Mahsulleri Ofisini son anda devreye sokalım dedik. Çünkü alavereciler var. Onlar geliyor benim fındık üreticisi kardeşimi köşeye sıkıştırıp onların elinden mahsulü alıyor. Biz bunlara fırsat vermeden şimdi Toprak Mahsulleri Ofisimiz ile 1 Kasım 2018 tarihinden itibaren levant kalite fındığın kilosunu 14 liradan, Giresun kalite fındığın kilosunu da 14.5 liradan almaya başlayacağız. Kayıtlı fındık alımlarında kilo başına 2 lirada destekleme ödemesi yapıyoruz. Dolayısıyla üreticimizin eline fındığın her kilosu 16 veya 16.5 liraya geçmiş oluyor. Toprak Mahsulleri Ofisinin stoklarına geliyorum. Bu stoklardan da 10 bin ton fındığı Fiskobirlik'e teminat karşılığı vererek bu kurumumuzu da aynı şekilde desteklemiş oluyoruz. Fiskobirlik'in fındıkla ilgili görevlerini yerine getirebilmesine, çalışanlarına böyle bir imkan sağlamış oluyoruz” diyerek konuşmasını sonlandırdı.  

İHA

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler
Bunlar da İlginizi Çekebilir