Fransa dönüşü uçakta gazetecilerin gündeme dair sorularını cevaplandıran Erdoğan, "Fransa'da yaşayan Türk ve Müslüman toplumunun sorunlarını değerlendirme imkânı bulduk. Özellikle de üzerinde durduğumuz konu buradaki camilerimiz. 250 kadar camimiz var. Sürekli olarak imamları azaltma yoluna gidiyorlar. Bu da, Türkiye ya da dışarıdan değil, Fransa'da yetişmiş din görevlisi istihdamını arzu etmelerinden kaynaklanıyor. Ben de kendileri ile yaptığım görüşmede Strasbourg İlahiyatı devreye almanın bu hususta yararlı olacağını belirtim. Paris’teki basın toplantısında biliyorsunuz bir gazeteci kalktı bana, malum Gezi olaylarının kahramanı Osman Kavala’yı sordu. Demek ki Fransa’da Kavala’nın avukatları varmış! Gezi olaylarının arkasındaki bütün o işlerin kahramanıdır; Türkiye'nin Soros'udur bu adam. O işlerin perde arkasındaki isimdir o. Bu tür insanların hangi çevrelerde nasıl sahiplenildiğini görmek de manidar" diye konuştu.
ABD'deki kumpas davası
ABD'deki kumpas davasına da değinen Erdoğan, "Rıza Sarraf, arkasından Hakan Atilla meselesi, Halk Bankası meselesi. Bu konu ile ilgili yargı süreci kumpas üstüne kumpaslarla dolu. Zanlı olan birisi kalkıp 'Bana FBI 50 bin dolar verdi' diyorsa bir defa sizin adalet sisteminiz çöktü demektir. Bunlara yönelik yapılan bir şey var mı? Hayır yok. Şimdi nisan beklenecek. Tüm bu konular, Türkiye ve ABD arasında hukuki sistemde ikili ilişkileri ciddi manada yaralamıştır. Ciddi manada burada aramızdaki süreçte darbe yemiştir" dedi.
Hakan Atilla davasının 9 ayda tamamlandığı ancak Fetullah Gülen hakkında neredeyse 4 yıl geçmesine rağmen tek bir adım atılmadığı hatırlatılan Erdoğan, "Bu, şunu gösteriyor. Pensilvanya'nın arkasında ABD var. Hakan Atilla davasıyla ilgili olarak da, gerekirse biz ABD'ye karşı dava açarız; zira şu anda Halk Bankası'nın dava açma yetkisi var. Bu bankamızın uluslararası düzeyde ismi kirletiliyor" diye konuştu.
"Biz vurduk mu oturturuz"
"Suriye, Irak ve İran'dan sonra hedef Türkiye olabilir mi?" yorumları ve terör örgütlerinin Türkiye için oluşturduğu risk sorulan Erdoğan, "Ben Türkiye’yi asla zayıf olarak görmüyorum. Biz vurduk mu oturturuz. Ne PKK bir şey yapabilir, ne YPG! Haydi güçleri yetiyorsa, terör koridoru meselesinde yürüsünler. Bizim bu noktalarda evvel Allah biz inanıyoruz, inandığımız için de üstünüz. Nasıl biz şu anda 2 bin kilometrekare arazi üzerinde nasıl huzur sükûn getirdiysek, o terör koridoru olarak düşündükleri yeri de onlara mezar ederiz. Bu konuda kararlıyız, bunu herkes bilecek. Bizim medyamızın da bunun bilincinde olması lazım. Konuya ABD değil Türk'ün bakışı ile bakın. ABD lafa gelince, "Biz terör örgütünün karşısındayız" diyor. Ondan sonra da DEAŞ'a karşı yine bir terör örgütü olan YPG'yi yanına alarak mücadele ediyor. Medyadan bazıları da tutmuş, 'Ne yapsın ABD, tabii ki onlarla yürütecek bu işi' diyebiliyor. Milli ve yerli olmak, yanlışa düşmemek açısından da önemli" ifadelerini kullandı.
"Kılıçdaroğlu'nun en büyük marifeti yolsuzlukları savunmaktır"
"Beşiktaş Belediyesi ile ilgili iş adamlarından çok sayıda şikâyetler geliyor. Bazı şikâyetlerin size geldiği söyleniyor. Kılıçdaroğlu'na da ulaşmıştır elbet ki. Yolsuzluk var ve Kılıçdaroğlu neden bu konuyla ilgili tedbir almadı sizce?" sorusu yöneltilen Cumhurbaşkanı, "Kılıçdaroğlu'nun en büyük marifeti yolsuzlukları savunmaktır. Nitekim Ataşehir’i nasıl savunduğunu gördük şimdi de Beşiktaş’ı savunuyor. Şu anda gerek Beşiktaş gerek Ataşehir'le alakalı kendi kızı da olmak üzere bunların hepsini belgeleri ile birlikte arkadaşlarımız açıkladılar. Beşiktaş'taki olaya yaklaşım tarzının hiç affedilir bir yanı yok bunların çok daha açık bir biçimde ortaya çıktığını göreceğiz. Bunların daha devamı var" cevabını verdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.