Başbakan Ahmet Davutoğlu, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla, 81 ilden gelen temsilci gençleri, Çankaya Köşkü'nde kabul etti. “Ülkemizin dağlarının havasını, kokusunu, nefesini Ankara'ya taşıyan güzel yüzler, nehirlerimizin bereketini başkente taşıyan ak yüzler, güzel gönüller, hepinize hoş geldiniz diyorum. Gençlik ve Spor Bayramınız mübarek olsun, böyle birbirine güzel bakan, güzel düşünen gençlerin ebediyen kardeşliği baki olsun” diyerek gençlerin bayramını kutladı. Varto’da gençlerle maç yaptığını anlatan Davutoğlu, “Varto ki çok sıkıntılı terör olaylarının üstesinden birlik ve beraberlik içinde gelmiş bir ilçemiz. Oraya geldiğimde, halk büyük bir coşkuyla karşıladı, tam çıkarken baktım, bir spor sahasında gençler top oynuyor. Ben durabilir miyim. Gençler öyle coşkulu bir şekilde bir aradayken ceketi çıkardım, bakan arkadaşlara 'siz de çıkarın' dedim. Böyle yarım saate yakın top oynadık. Emin olun, bütün sıkıntılarımı, tüm Türkiye'nin ağır gündemiyle ilgili gelen yoğun tempoyu da unuttuk, dinlendik. Gençlerle bir araya gelmek, insanı dinlendirir, gençleştirir, dinamikleştirir” dedi.
Gençlerin ağırladığı son misafirler olduğunun altını çizen Davutoğlu, “Çankaya Köşkü, çok misafirler ağırladı ama gençleri ağırladığında çok daha güzel bir atmosfer oluşuyor. Muhtemelen, büyük ölçüde, başbakanlığım döneminde sizler, ağırladığım son misafirler olacaksınız. Bu da ayrı bir anlam taşıyor" diye konuştu.
“Biz tarihin hızlı aktığı dönemlerde doğru tepkiler verdiğimizde devletimizi ve milletimizi yücelttik. Bazen o akışın dışında kaldığımızda ise çok sıkıntılı süreçlere girdik" diyen Davutoğlu, küçük bir ders üslubunda ama sonunda imtihan yapmayacağı bir konuşma yapacağını belirterek, “Bu yüzyıla, gençler açısından şöyle bir bakalım. Tarihte bütün hareketler gençlerle başlamış, gençlerle başarıya ulaşmıştır. Hazreti Yusuf bir gençken, gençliğin güzellik sembolü olarak da Mısır tarihini de insanlık tarihini de değiştiren etkide bulunmuştu. Hazreti İbrahim bir genç olarak babasına tevhidi anlatmaya çalıştığında, sorduğu sorularla yeni bir büyük geleneğin ilk işaretlerini veriyordu. Düşünün, Hazreti Ali, gençlerin en güzellerinden, en öncülerinden. Hazreti Peygamberin hicretinde, onun yerine kendi canını, başını ortaya koyduğunda kendi diyarından göç etmek zorunda kalan bir peygamberin o büyük dininin bütün dünyaya yayılacağı düşüncesi zihinlerden bile geçmiyordu. Hele Hazreti Hüseyin, zulme karşı, adaletsizliğe karşı başını vereceğini bile bile Kerbela'ya yürüdüğünde, onunla birlikte bütün insanlık vicdanı, onunla birlikte bütün gençliğin aradığı değerler yürüyordu. Gençler tarih boyunca baş vermişler ama asla baş eğmemişlerdir. Gerçek genç olanlar. Gençler tarih boyunca hep idealleri peşinde yürüdüler. Bizim tarihimizde de böyle" şeklinde konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.