Almanya'da gurbetçilerle buluşan Başbakan Ahmet Davutoğlu, gazetelerin Ankara temsilcilerine bugün deklare edeceği seçim kampanyasından muhalefetin vaatlerine kadar çeşitli konularda açıklamalarda bulundu. Seçim beyannamesi için “Güzel sürprizlerimiz olacak” dedi; muhalefetin vaatlerini “Mars'tan su bile getirirsiniz” diye eleştirdi. Kandil'in HDP'nin kulağını çektiğini belirten Davutoğlu, seçim hükümetinden HDP'li iki bakanın dağ baskısı ile çekildiğini söyledi. İşte başlıklarla o ifadeler...
SEÇİM BEYANNAMESİ: Masa başında değil halka sorarak hazırladık. Eski beyannamenin felsefesi muhafaza edilecek. Her kesimle ilgili vaatler, ayrıca broşürlerle dağıtılacak. Bir demokratikleşme ve reformlar bölümü olacak. Öncekine göre daha kolay anlaşılır, daha kolay nüfuz edilir olacak. İnşallah güzel sürprizlerimiz, haberlerimiz de olacak.
SEÇİM KAMPANYASI: Başka partilere ayarlı, diğerlerinin politikalarını eleştiren bir kampanya olmayacak. Sadece 7 Haziran odaklı olmayacak ama onun da üzerinde duracağız. Şu anda AK Parti hükümetinin değil, zorunlu seçim hükümetinin başbakanıyım. Sayın Cumhurbaşkanı bu görevi verdiğinde 'Parti işlerine yoğunlaşayım, başkası yapsın' demedim. Ama CHP 2 aya bile 'hayır' dedi, sorumluluk üstlenmekten kaçındı. MHP ise, külliyen 'hayır' dedi. Bu 4 aylık sınavı biz geçtik.
SEÇİM HÜKÜMETİ: Kabinede yer almaya "evet" demeyenler bile kendi iradeleriyle "evet" dememezlik yapmadılar. Milletvekilleri üzerinde mahalle baskısı oldu. Bana gelen cevabi mektupları hatıra olarak saklıyorum. "Ben evet demek istiyordum ama bana bırakmadılar" tadında mektuplar. Vekillerin üzerinde baskı var. HDP'nin iki bakanı dağ baskısı ile çekildi.
HDP'NİN SEÇİM BEYANNAMESİ: Terörle Mücadele yerine teröre destek yasası getirirler herhalde. AK Parti'nin tutumu açık ve nettir. Biz özgürlük ve güvenlik dengesi içinde demokratikleşmeyi terörle mücadelenin en önemli ayağı olarak görüyoruz. "İnadına Barış"ı Kandil'e doğru söylesinler. Hep beraber toplansınlar, "inadına barış, şu silahları gömün" desinler. Ankara'ya doğru konuşmak kolay. Kandil'e doğru konuşmanın bedeli var. Ankara'ya doğru konuşmak özgür Türkiye'de mümkün. Ankara'ya doğru herkes, her şeyi konuşur. Bu sebeple de bir müeyyide olmaz. Çünkü Türkiye'de biz demokrasiyi kökleştirdik, yerleştirdik. Ama Kandil'e doğru konuşunca kulaklarını çekiyorlar. İşte "iki bakanınızı çekin" diyorlar, çekiyorlar. Onun için bunu Kandil'e doğru söylesinler, o cesaretleri varsa...
AB İLE İLİŞKİLER: Ödevini yapmayan karşı taraf. AB reformlarında da bir gerileme yok. Ama reform statik bir şey değil. Seçim beyannamemizde göreceksiniz, reformlarla ilgili ayrı bir yer var. Hayat akıp gittikçe reform vardır. Dolayısıyla bir irade zayıflaması olmadı.
MUHALEFETİN VAATLERİ: AK Parti, seçim beyannamelerinde olmayacak sözü vermez. Mesela Almanya'dayız şimdi. 7 Haziran'dan önce 10 müjde verdim vatandaşlara. Yolda baktım, bu 10 müjdenin hangisi gerçekleşmiş diye. İktidardaysanız bunu yapmak zorundasınız. Yoksa çok kolay. Hesap vermeyecekseniz, Mars'tan su bile getirirsiniz. Koalisyonken mazeret bulmanız kolay.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER'İN SÖZLERİ: ("Süleyman Şah Türbesi'nin taşınmasına biz yardım ettik. Davutoğlu, PYD'ye teşekkür etti" demişti) Herhalde senaryo rüyası gördü. Bazen böyle fazla senaryo yazanlar, gerçeklikle senaryoyu karıştırır. TAO felsefesinde Çuang-Tse'nin sözü bir söz vardır. "Dün gece rüyamda kelebek olduğumu gördüm. Acaba gerçekte insanım da rüyada mı kelebek oldum? Yoksa rüyadaki kelebek gerçek de şu anda rüyadaki insan mıyım?" diyor. Bu konuda ne Sırrı Süreyya Bey'le ne de bir HDP'liyle görüşme yapılmamıştır. Sadece şu yapılmıştır, 'Biz şuradan şuraya taşıyoruz' diye ültimatom verilmiştir. DEAŞ'a da, PYD'ye de, rejime de aynı anda verilen ültimatomdur. PYD'ye teşekkür etmedim. Nerede etmişim söylesin? Ne teşekkür, ne izin söz konusu. Külliyen yalandır.
CHP'YE TEPKİ: CHP çok ilginç devinimler yaşıyor. Sürekli bir dalgalanma halinde. Çözüm süreci söz konusu olduğunda ulusalcı çizgiden bize en ağır eleştiriler yapan yine CHP idi. Şimdi, terör sorunu yokmuş da Kürt sorunu varmış gibi yaklaşıyor. Daha önce Dersim tartışmaları açıldığında hiç tepki vermeyen CHP, şimdi tahkik edilmesi yönünde tavır sergiliyor. Daha önce "Mültecilerin hepsini Suriye'ye göndereceğiz" demişlerdi. Şimdi Avrupa'dan bir merhamet olunca CHP, daha insanî bir tavır takınıyor.
AHMET HAKAN'A SALDIRI: Diğerleri gibi en şiddetli şekilde kınıyorum. Bunların hepsine karşı tavır almak lazım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.