Bu karar, 1993 yılı Mart ayında Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonunun 1993/29 sayılı bildirisi ile 3 Aralık Gününün tüm dünyada engellilerin topluma kazandırılması ve haklarının “tam ve diğer insanlara eşit ölçüde” sağlanması amacı için çalışılması gereken bir gün olarak tüm dünyaya duyurulmuştur. O zamandan beri 3 Aralık Dünya Engelliler Günü olarak kabul edilmiş ve Ülkemizde de kutlanmaktadır.
Engelliler için Çarşamba ve Samsun' da neler yapıldı. Engelliler hayatından ve şehir mobilyaları ile kendilerine karşı tutumlardan dolayı mutlu mu?. Bu gün bazı kurum ve kuruluşlar Engelliler haftasını kutlayacak ama acaba Engellilere hak ettiği şekilde yaklaşıp onlara sahip çıkıyor muyuz. Çarşamba'lı Engelli Arif Öztürk, "Engelliler için şehir mobilyaları kontrolsüz ve yapmış olmak için yapılıyor. Belediye başkanı, yetkililerimizi eleştirmiyorum ama kontrol yok. Kaldırımlara yapılan rampaları ve engelli mobilyalarını engelli sandalyesine oturup bir kere kendisi test etsin. Baksın kullanışlı mı değil mi?. Yaptım oldu mantığı olmamalı. ÇABES takımına yardım bekliyoruz.Bizim topluma kazanmamızı istiyorsalar gerçekten yaptıkları hizmetler ve yardımlarla bunu göstermeliler."
O inşaattan düştüğü güne kadar hayatı farklı düşüncelerle doluydu. Kaza geçirdiği günden sonra hayatı tamamen değişti. 2009 yılında inşaattan düşerek engelli kalan Arif Öztürk evli ve 2 erkek çocuğa sahip. Kendi ve ailesinin yanı sıra aynı dairede 3 aile yaşamak zorunda kaldığına işaret ederek mevcut arsasına yetkililerin yardım ederek yeni bir bina yapılmasını istediğini ve ailesi ile daha rahat bir binada yaşamak istediğini dile getirdi.
Samsun Çarşamba 1983 doğumlu Arif Öztürk ilk orta, Lise eğitimini tamamladıktan sonra girdiği ÖSYM sınavlarında başarılı olamayınca vatani görevi sonrasında inşaat işçisi oalrak çalışmaya başladı. Ankara' da inşaatta bir Okul İnşaatın da 2009 yılın da inşaatın 3 katından 12 metreden düşerek omuriliğinin zedelenmesi nedeni ile engelli kalan Arif Öztürk, engellilere kimsenin sahip çıkmadığını iddia etti.
Engelli olmadan önce engelliliği hiç düşünmezken, kaza sonrasın da dünyasının çok fazla değiştiğine işaret eden Arif Öztürk, "Kaza sonrasında çalıştığım firmayı mahkemeye verdim ve mahkeme sonunda tazminat kazandım ama firma tüm mal varlığını elinden çıkarttığı için hiç bir şey alamadım. Sadece Devletin verdiği tazminat ve malulen emekli maaşımla baş başa kaldım. Bu nedenle ilk zamanlar çok bunalım geçirdim psikolojik sıkıntıya girdim ve destek aldım. Fakat Çarşamba'ya geldikten sonra ÇABED ve ardından ÇABES Basketbol takımı hayatıma girdi. Bunlarla engelliliğim çok değişti" diyerek şöyle devam etti.
Engelli olmadan önce engellilere acıyarak bakıyoruz. Ama insanın kendisi engelli olduğu zaman gerçekleri görüyoruz. Engellilere acımak değil yardım edilmesi gerekir. Her insan engelli adayını olduğunu hiç bir zaman unutulmaması gerekli hatta şart. Hastane de engelli olacağımı düşünmek dahi istemiyordum ama fizik tedaviye başlayınca gördüm ki engelliyim artık. Ama şükrettim çünkü gördüm ki ellerimi kullanabiliyorum, ihtiyaçlarımın çoğunu kendim yapabiliyorum diyerek kendime şükrettim diyen Öztürk açıklamasına şöyle devam etti.
Kaza sonrası Ayvacık Döngel Mahallesinde kalıyordum ama hayatım çok zor geçiyordu. O nedenle Çarşamba'ya taşındık ve burada üç aile bir dairede hayatımızı paylaşmaya çalışıyoruz. Ama en azından hayatın içine girebiliyordum ki ÇABED ve ÇABES'te basketbol oynamaya başladım. Ama kimsenin bize ilgi göstermediği için kırgınız. Mesela basketbol maçlarına çıkıyoruz futbolda tribünler dolarken bizde ailelerimizden başkası gelmiyor. Onu da geçtik güzel basketbol oynamamız için gerekli sandalyemiz yok. Futbolculara yapılan yatırımların yarısını bırakın hiç birisi bize yapılmıyor. Bize de yardım etseler bu gün bulunduğumuz ligten daha güzel yerde olacağımıza inanıyorum. Yetkililerin ve iş adamları ile durumu iyi olan insanların takıma ve engellilere yardımcı olmasını istiyorum" dedi.
Ne olursa olsun hayat devam ediyor. Ama bizim en büyük sıkıntımız engellilere göre şehir mobilyaları olması lazım. Buradan Samsun' a gitmek istediğim de veya Çarşamba merkeze gitmek için araç bulamıyorum. Birilerine bağımlı Anneme, babama, eşime bağımlı mı kalacağız sürekli onlar mı yanımızda olacak. Olmayabilecekleri zamanlarda olacaktır.Spordan örmek verecek olursak geçen hafta Osmaniye takımı ile maç oynadık. Baktık ki o arkadaşlara Bakanlık asansörlü, koridorlu ve tam engellilere yaraşır otobüs tahsis etmiş ve adamlar elini kolunu sallaya sallaya araçlarından iniyor maçlarına giriyor çıkıyor, deplasmanlara rahatlıkla gidip geliyorlar. Bizim neden böyle bir otobüsümüz neden olmuyor. Bize neden böylesi bir yardım yapılmıyor. Bizim sağolsun Mehmet Ali'miz var o kahrımızı çekiyor, yardımcı oluyor o da olmasa ne yapacağız. Mesela bu gün akşam arkadaşlarım Mardin'e deplasman maçına minibüsle gidecek. Minibüse inip binmek ayrı dert, o yolculuk başka dert ve maçtan gelin başarı bekleyin artık. Mümkün mü bu değil. Osmaniye'nin ne farkı var. Onların otobüsü var da bizim neden yok, bizimle neden ilgilenmiyorlar. İşte bu nedenle kırgınız" ifadelerini kullandı.
Engelliler evde durmasın dışarı çıkıp topluma karışsınlar diyorlar bu şekilde nasıl çıkıp topluma karışalım. Bakın belediyenin yaptığı kaldırımlara bakalım. Başkan önce o kaldırıma başkan kendisi sandalyeye oturup o rampayı, engelli mobilyalarını incelesin. Burada aslında başkanı eleştirmiyorum. Yapılan işler de kontrolsüzlük, takipsizlik var. Şehir mobilyaları kullanışlı ve daha çok olmalıdır. Biz şehir içine gelebilmek için yollar yapılması lazım. Yaptım diyerek bırakılmaması lazım. Yine Ziraat bankasında işim var gidiyorum giremiyorum. Çünkü yeni tadilat yapılmasına rağmen engelli rampası, asansörü yok. Neden yapılmıyor. Banka yetkilileri buraya sağlamlar gelsin engelliler gelmesin mi diyorlar. Biz engelliler mağduruz. Bize trilyonlar verseler, ne olur vermeseler ne olur." şeklinde konuştu.
Engelli Arif Öztürk'ün küçük oğlu Oğuzhan Öztürk ise babam ben küçükken sakat kalmış ve her zaman yürümesini istedim ve hala da umutluyum ve yürüyecek diye bekliyorum diyerek, "Babam engelli olduğunu küçükken anlamını bilmiyordum biraz öğrenince aşırdım kaldım. Ancak engelli kalmasına alışmak zorundayım ama isteğim babamın akili engelli aracı yıprandı ve eskidi. Yenisinin alınmasına yardımcı olmasını istiyorum. Babam iyileşir diye düşünüyorum hala" diyerek yetkililere seslenirken büyük oğlu Fahri Öztürk ise, "Ben ilk hastanedeyken iyileşecek diye düşünüyordum ama hastaneden çıktıktan sonra iyileşmeyeceğini öğrenince çok üzüldüm. Alışmak zorundaydım ve artık alıştım ama hala umudum var babam yürüyecek" diyerek konuşurken sözlerinin boğazında düğümlenmesi gözlerden kaçmadı.
Engelli Arif Öztürk, engelli olmasının bir imtihan olduğuna inandığına işaret ederek bunları yaşamam gerektiğine inanıyorum ve bunları yaşıyorum. Çok üzülmüyorum ama engelliler için herkesin gerekli duyarlılığı göstermesini beklediğini belirterek konuşmasını tamamladı.
HABER MERKEZİ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.