Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Muhammet Ali’nin cenaze törenine katılmak için gittiği Amerika’dan dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını cevapladı:
Cuma günkü törene kalmayıp dönmeniz spekülasyonlara neden oldu. Gerçekte neler yaşandı?
O törenin genel bir anma etkinliği biçiminde olacağı söylendi. Perşembe günü cenaze namazının kılındığı törene katılmakla maksadın hasıl olduğunu düşündük. O nedenle daha fazla kalmadan dönelim istedik. Gelişimizin birinci nedeni, dinî vecibemizi yerine getirmekti. Dinî törenden sonra orada yapılacak merasim netleşmemişti. Taslak sürekli değişiyordu.
Muhammed Ali, bir dönem sivil itaatsizlikte bulunmuş ve ceza ?almış biriyken bugün herkes ona sahip çıkıyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
İnsanların hayatı, değeri yaşadıkları sırada tam anlaşılamayabiliyor. Hatta çoğu kez değerlerinin anlaşılmaya başlanması, ebedi aleme göç etmelerinden sonra gerçekleşiyor. Mesela o dönemlerde Martin Luther King ve destekçileri, Muhammet Ali’nin düşüncelerine pek sıcak bakmıyorlardı. Hani özgürlük mücadelesiydi mesele? Neden Muhammed Ali ile aynı mücadeleyi vermiyorsunuz? Muhtemelen dinî sebeplerden dolayı. Biri Hıristiyan, diğeri Müslüman çünkü. Mücadeleyi veren Müslüman ise yanlış yapmış oluyor; Hıristiyan ise doğru yapmış oluyor. Bizler de günümüzde Batı ile benzer sıkıntıları yaşamıyor muyuz? Kopenhag kriterleri diyorlar mesela. Kriterleri yerine getirmiş olmamıza aldırmıyorlar bile.
OBAMA’DAN BEKLENTİMİZ GERÇEKLEŞMEDİ
ABD seçim sürecine girdi. Obama dönemindeki Türkiye-ABD ilişkilerini nasıl görüyorsunuz?
Sayın Obama görevi devraldığında Türkiye’nin de ilk ziyaret ettiği ülkelerden biri olması, bizleri çok umutlandırmıştı. Hatta salt bir stratejik ortaklık değil, biz bir model ortaklık oluşturalım, demiştik. Ne yazık ki beklentilerimiz tam olarak gerçekleşmedi. Mesela ekonomik alanda geriledik. Dış politikada da beklentiler tam gerçekleşmedi. Örneğin Obama, Orta Doğu’da devraldığı Irak meselesini çözeceğini, oradan tamamen çıkacağını söylemişti. Çıktı, ama Afganistan’a geçti. Söz vermiş olmasına rağmen Guantanamo meselesini çözemedi. Afganistan’da NATO ülkeleri peyderpey çekilmeye başladığı sırada biz, ‘Sizlere söz verdik, kalacağız’ dedik. Kaldık da. NATO ülkesi olarak verdiğimiz sözü tuttuk. Ama Suriye ve Irak olayında ne yazık ki hep birlikte çok güçlü bir varlık ortaya koyamadık. Kendilerine, “DAEŞ terör örgütüne karşı ortak mücadelede biz varız, ne gerekiyorsa biz yaparız. Yeter ki PYD ile, YPG ile iş yapmayın” dedik. “İşte onlar DAEŞ’e karşı savaşıyor” falan diyorlar. PYD/YPG’nin DAEŞ’e karşı savaşmasının sebebi orada yarın yeni bir yapılanmanın olmasını sağlamaktır. Onlara yaptıkları silah yardımlarının yarısını DAEŞ’e kaptırıyorlar. Bir bakıyorsunuz Amerikan askerlerinin kollarında YPG amblemleri. Bunlar benim ülkemde tabiatıyla ABD’ye karşı ciddi bir infiale neden oluyor. Bütün ikazlarımıza uyarılarımıza rağmen de bahsettiğim durum hâlâ devam ediyor.
Yeni seçilecek ABD başkanından beklentiniz nelerdir?
Yeni dönemle ilgili olarak Sayın Obama da durduğu yeri açıkladı. Zaten Hillary Clinton, onun eski mesai arkadaşı. Bizler ABD halkının tercihine saygı duyarız. İnanıyorum ki, kendileri ve ülkeleri için en isabetli tercihi yapacaklardır.
Suriye’deki durum çıkmazda. Bu durumun Obama’nın Orta Doğu politikasından kaynaklandığını söylemek mümkün mü?
Bunu sadece Sayın Obama’ya fatura etmek doğru olmaz. Fakat ben Obama’dan çok daha kararlı duruş bekledim, bekliyorum. Seçimlerin yaklaşması engel değil. Kararlı bir şekilde adım atabilir aslında. ABD dünyanın en güçlü ülkesi. Sizin NATO’da ortağınız Türkiye, şu anda Suriye’de sınır tehdidi ile karşı karşıya. O tehdidin içinde rol alanlar sizden güç alırlarsa, Türkiye olarak bu durum bizleri tabii ki ciddi manada üzer.
İLİŞKİLERİMİZ TOPARLANABİLİR
Rusya ile ilişkilerde yeni bir gelişme söz konusu mu?
Üzüldüğüm konulardan biri de Rusya’nın Suriye’deki görüntüsüdür. Sayın Putin ile bizim aramızdaki hukuk, ikili ilişkileri çok ileri bir noktaya taşıdı. Türkiye-Rusya ilişkileri bizim iktidarımızda en güçlü dönemini yaşadı. Ama bu denli güçlenmiş olan ikili ilişkiler, malum olaydan sonra neredeyse kopma noktasına geldi. Koptu demek istemiyorum, çünkü ben ikili ilişkilerin halen toparlanacağı ümidini taşıyorum. Güçlü ilişkilerin bugünkü duruma gelmesi üzücü. Temenni ederim ki ilişkilerimiz kısa zamanda toparlanır, yine o eski günlerimize çok daha güçlü şekilde döneriz.
YENİ ANAYASA İÇİN MUHALEFETLE TEMAS
Yeni Anayasa konusunda hâlihazırdaki durum nedir?
Sayın Başbakanla yaptığım görüşmelerdeki durumu kısaca aktarmam gerekirse; hükümet Anayasa konusundaki çalışmaları yoğunlaştırıp, muhalefet partileri ile birlikte bir netice almanın yolunu deneyecek. Netice alabilirlerse ne ala. Alamayacak olurlarsa AK Parti kendi çalışmasını parlamentoya taşıma gayreti içinde olacak.
OPERASYONLAR DEVAM EDECEK
Terör örgütleri artık birlikte hareket etmeye başladı. Bu olguya karşı Türkiye’nin aldığı tedbirler var mı?
Terör şu tarihte biter veya şöyle bir şey olursa orada biter, diyebilmek tabii ki mümkün değil. Terör ancak minimize edilebilir. Nitekim terörle mücadele çerçevesinde bazı ilçelerde yapılan operasyonlar için yüzde 100 tamamlandı denildiğinde bile aslında yasaklar tümüyle kalkmıyor. Niye? Çünkü sinme, saklanma, tekrar ortaya çıkma ihtimali var. Rehavete kapılmamak için o esnada bile tedbirler, aramalar sürüyor. Terör örgütlerinin birlikte hareket etmeye başlamaları, artık son kozlarını oynadıklarının göstergesi olarak yorumluyorum. Biraz zaman alabilir, ama netice alınana kadar operasyonlar sürecek.
Terörle mücadelede askerlerin yetkilerini artıran ve onları hukuki güvence altına alan yasa tasarısını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu yasal düzenleme ortaya çıkan ihtiyaçlara istinaden yapılıyor. Amaç, askerimizin de polisimizin de köy korucumuzun da kendilerini çok daha güvende hissetmelerini sağlamak. 10, belki 15 sene sonra, herhangi bir askerimiz, herhangi bir polisimiz veya köy korucumuz, yasal anlamda bazı karşıt saldırılara maruz kalmamalı. Onları güçlü kılmamız lazım.
MİDYAT’IN DURUŞU ÖRGÜTÜ SÜPÜRÜR
Midyatlıların Türk bayraklarıyla sokağa dökülmeleri hepimizin dikkatini çekti. Halkın bu duruşu nasıl değerlendirilmeli?
Midyat çok millî, yerli ve muhafazakar bir yer. Bu tür tepkilerin, oralarda terör örgütünün varsa alt yapısını, Allah’ın izniyle silip süpürebileceğine inanıyorum. Oradaki saldırıda ne kadar güçlü bir bomba kullandıklarını birlikte gördük. Bunların hedefleri falan tamamen farklı. Şimdi biliyorsunuz, amonyum nitrat satışı artık yasaklandı. Alternatif çalışma yürütülüyor. Bu çalışma, çiftçilerin (gübre) talebine olumlu bir cevap vermeye yardımcı olacak.
KILIÇDAROĞLU’NA MERMİYİ TASVİP ETMEYİZ
Şehit cenazesindeki mermi atma olayı sonrasında CHP lideri, “Polise güvenmiyoruz, kendi güvenliğimizi kendimiz sağlayacağız” demişti. Bu düşünce rahatsızlık verici değil mi?
Rahatsız etmemesi mümkün değil. Fakat bu zat biliyorsunuz bu safhaya gelmeden önce de, benzer açıklamaları yapmak suretiyle, terör örgütünün arkasında olduğu siyasi partiyle adeta eş hareket eder duruma girmişti. Fatih’teki olay keşke yaşanmasaydı. Tasvip etmek mümkün değil. Fakat siyasetçi de, nerede ne konuşacağını gayet iyi bilmeli. Tahrikler, tepkiye yol açabilir. Yani siz, hele hele böyle şehitlerimizin arka arkaya geldiği bir dönemde, toplumun hassasiyetlerini göz ardı ederseniz, bu toplum size tepki verir. Toplumu tahrik etmemek lazım. Siyasilere düşen de budur. Fakat orada, bir gün önce yapılan açıklamalar, şehit yakınlarını tahrik etmiş olmalı. TV’deki açıklamaları ben de dinledim. ‘Biz PKK’lı mahkumları da ziyaret ederiz, DHKP-C’li mahkumları da ziyaret ederiz’den kastedilenin, cezaevleri ile ilgili insan hakları komisyonu üyelerinin ziyareti olduğu iyi belirtilse, ifade yumuşatılmış olurdu. Ama “parti olarak ziyaret ederiz” ifadesini kullandığınız zaman olay tamamen provoke edildi. İfade provoke edildi. Mesela yardımcısı onu çeviriyor. Burada, ana muhalefette istikametini kaybeden bir siyaset anlayışı olduğunu görüyoruz. Bu, tabii ki iyi bir gelişme değil. Temenni ederim ki toparlanırlar.
Fatih hoca ve öğrencileri başarılı olur
Erdoğan, A Millî Takımın Avrupa Şampiyonası’nda bugün oynanacak ilk karşılaşmasına gitmek istediğini, ancak şartların el vermediğini söyledi. Erdoğan, millîlerden beklentilerini de, “Temenni ederim ki, A Millî Takımımız iyi bir başlangıç yapar. Takımımızın moralinin şu anda iyi olduğunu görüyorum. Fatih Hocamızla beraber, yaş ortalaması genç ve dinamik bir takımımız var. Son hazırlık maçlarında falan çok gol kaçıran, ama neticeyi lehine çevirmeyi başaran bir Millî Takımımız var. İnşallah bu şampiyonada netice almayı başarırlar. Hırvatistan maçında da önemli olan, üç puanı kapmaktır. Biz kendilerine güveniyoruz. Bu arada Cüneyt Çakır da hakem olarak orada yer alacak. Ona da ayrıca başarılar diliyoruz” dedi.
Hidayet’le birlikte spor yapıyorum
Cumhurbaşkanı Erdoğan, fırsat buldukça ağırlıklı futbol ve basketbol programları izlediğini belirterek, “Kendim de Hidayet (Türkoğlu), Hamza (Yerlikaya), İbrahim (Kalın) başta olmak üzere arkadaşlarla haftada birkaç gün bu spor faaliyetlerini yapıyorum. Ortalama bir saati aşıyor. Bu da bize ayrı bir dinginlik kazandırıyor” dedi.
GALATASARY'A SALON MÜJDESİ
Galatasaray’a salon müjdesi veren Erdoğan, “Galatasaray’ın Eurocup şampiyonluğunun ardından bizi ziyaretlerinde bir talepleri oldu. Türk Telekom Arena yakınlarında daha güzel bir kapalı spor salonu yapılmasını istiyorlar. İnşallah çok kısa zaman sonra orada 20 bin kişilik bir kapalı spor salonuna kavuşurlar” diye konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.