Dünya genelinde ise yüksek kan basıncı ve hipertansiyon nedeniyle her yıl 10 milyon insanın hayatını kaybettiğini belirtti.
Uzm. Dr. Sema Halhallı, vücutta dolaşımı sağlayan etkenin kan basıncı olduğunu, dolayısıyla her insanda kan basıncı bulunduğunu ifade ederek, “Kan basıncının belli sınırlar içerisinde olması gerekir. Çocukluk yaş grubu hariç, genç erişkinlerde ve erişkinlerde büyük kan basıncının (sistolik kan basıncı) 120 mm/civanın altında, küçük kan basıncının (diyastolik kan basıncı) 80 mm/civanın altında olması gerekir. Büyük kan basıncının 140 mm/civanın üzerine çıkması halinde veya küçük tansiyonun 90 mm/civanın üzerine çıkması halinde yüksek tansiyon hastalığından bahsedilebilir” dedi.
Türkiye’de ve dünyada birçok insanın hipertansiyon riski yaşadığını anlatan Halhallı, “Türkiye’de, 2012 yılı verilerine göre 18 yaş üstü bireylerde nüfusun yüzde 30’unun yani 20 milyon kişinin hipertansiyon olduğu, dünya genelinde yüksek kan basıncı ve hipertansiyon nedeniyle her yıl 10 milyon insanın hayatını kaybettiği gösterilmiştir. Bu nedenle yüksek tansiyon hastaları için günlük tansiyon ölçümü ve kontrolü hayat kurtarıcıdır” şeklinde konuştu.
Yüksek kan basıncı hangi organı nasıl etkiler?
Hipertansiyonun başta kalp damar hastalıkları olmak üzere, böbrek yetmezliği, görme kaybı, hatta felç gibi ölümcül sonuçlara yol açabilen tehlikeli bir hastalık olduğunun altını çizen Halhallı, “Ciddi sağlık sorunlarının oluşmasının en büyük nedeni kişilerin ilaçlarını yarım bırakmaları, yaşam alışkanlıklarına dikkat etmemeleridir. Hipertansiyon, damar tıkanıklığı yapabilir, kalp kasında kalınlaşmaya neden olabilir, kalpten çıkan ana damarın genişlemesine yol açabilir. Gözde küçük kılcal damarlarda kanamalara neden olup, kalıcı görme kaybına ve körlüğe yol açabilir. Küçük kılcal damarlarda ve beyinde kanamaya neden olabilir. Ayrıca beyin damarlarında tıkanıklık yapabilir. Böbrek yetersizliğine neden olabilir. Böbreklerde yumak halinde kan damarları vardır. Kan basıncı yükselince bu damarlar hasar görebilir. Böbreklerde kanı süzme görevi yapan kılcal damarlar olumsuz etkilenebilir” ifadelerini kullandı.
Nasıl tedavi edilir?
Yüksek tansiyon hastalığının tedavisinde iki temel yöntem bulunduğunu aktaran Uzm. Dr. Sema Halhallı, bu yöntemlerin yaşam tarzı değişikliği ve ilaç tedavisi olduğunu söyledi. Halhallı, açıklamalarına şöyle devam etti:
“Tansiyon hangi aşamada başlamış olursa olsun yaşam tarzı değişiklikleri ilk tedavi yöntemidir. Özellikle hasta fazla kilolu ise kilonun azaltılması tansiyon üzerinde en çok etki oluşturacak tedavi yöntemlerinden biridir. Yaklaşık olarak verilen her 10 kilo tansiyon rakamını 1 puan yani 10 mm/civa hem büyükten hem de küçükten düşürebilmektedir. Diyetin düzenlenmesi, diyet kalitesinin artırılması, hayvansal gıdaların azaltılması ve sebze/meyve tüketimi önemlidir. Diyette en önemli madde tuz tüketiminin azaltılmasıdır. Düzenli egzersiz de kan basıncını düşürmede etkilidir. Yaşam tarzı değişikliği, tuzu azaltma, düzenli spor, ideal kiloya ulaşma, sigara ve alkolden uzaklaşma ve hipertansiyon diyetini kapsar. Yaşam tarzı değişikliklerine dikkat edilmezse antihipertansif ilaçların da etkisi çok azalır veya ortadan kalkar. Hipertansiyon tedavisi ancak sağlıklı bir hasta-hekim ilişkisiyle mümkün olabilir. İlaç tedavisinde kullanılan çok sayıda ilaç vardır. Birçok hasta kan basıncı ilaçlarla kontrol altına alındığında, kendilerini rahatsız eden baş ağrısı, nefes darlığı ve çarpıntı gibi yakınmalar ortadan kalktığında veya ilacı bittiğinde ilaç tedavisini yarıda bırakabiliyor. Oysa kısa süreli bile olsa tedaviye kesinlikle ara verilmemeli. Çünkü tedavide amaç sadece hastayı o dönemde rahatsız eden yakınmaları gidermek değil, aynı zamanda hedef organ hasarını önleyerek veya geri çevirerek kalıcı sakatlık ve ölümleri azaltmak. Hipertansiyonun büyük olasılıkla ömür boyu eşlik edeceği unutulmamalı. İlacın ani bırakılması, tansiyon değerlerinde ani yükselmeye ve kalıcı sağlık sorunlarına yol açabilir. Yüksek tansiyonu ciddiye almamak yapılan en büyük hatalardan biridir. Kan basıncı yüksekliğini sadece strese (gerginliğe) bağlayıp tansiyon ilacı kullanmamak yanlıştır. Oysa hipertansiyon sinsi bir hastalıktır. Sadece büyük tansiyonu dikkate almamak gerekir. Küçük tansiyon da kontrol altına alınmadığında damarın hasara uğrama riski devam edebilir. Özellikle kalp damarları, küçük tansiyonda yüksek basınca maruz kalır. Hipertansiyon tedavisi ancak sağlıklı bir hasta-hekim ilişkisiyle mümkün olabilir.”
İHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.