HAKİKATİ GÖRMEK
Mevlana Celaleddin Rumi Hazretleri şöyle bir hikaye anlatır: İki atlı arkadaş yola çıkmışlar, fakat birisi ama imiş. Giderken ama olan şahıs, kamçısını düşürmüş. Fakat arkadaşına itimat edemediği için, yerden almasını söylememiş, inmiş atından el yordamıyla kamçıyı aramış. Derken kendi kamçısını bulamamış ama eline ondan daha güzel yumuşak bir şey geçmiş. Bu kamçı daha güzelmiş diyerek alıp atına binmiş. Fakat o kamçı diye bulup aldığı, soğuğundan hareketsiz duran bir yılanmış. Derken biraz sonra hayli ilerlemiş olan arkadaşına yetişmiş. Arkadaşı sormuş; -Ya hu nerdesin? Diye… Ama cevap vermiş: -Kamçımı düşürmüştüm, gerçi düşürdüğüm kamçıyı bulamadım ama, ondan daha güzel ipek kaplamalı bir kamçı buldum, işte demiş. Tabii gözleri gören adam anlamış onun yılan olduğunu ve arkadaşını ikaz etmiş: -At o elindekini, o kamçı değil, soğuktan hareketsiz duran bir yılandır. Biraz sonra ısınırsa sokar seni, demişse de ama inanmamış ve: -Sen yalan söylüyorsun, bana attırıp sen alacaksın değil mi, diyerek yılanı elinden bırakmamış. Biraz sonra, hava ısınınca harekete geçen yılan, adamı sokup zehirlemiş ve adam ölmüş. Yılan soktuktan sonra adamın aklı başına gelmiş ama, iş de işten geçmiş. İşte böyle adamın hakikati görecek gözü yok, ama kendisine yol gösterenlere de inanmaz. Tabii ki sonu hüsran olacak. Halbuki bir düşünüp taşınıp doğru karar vererek hakikati anlamış olur. Bu nedenle yol göstericileri, yardımda bulunmak isteyenleri mutlaka dikkate almalıyız. İyi insanlar, Salih insanlar din kardeşlerini ikaz ederek helak olmalarını önlerler. Fakat onlara inanmayanlar, itikat etmeyenler kendi bildiğine göre hareket ederek helak olurlar. Bir sonraki sayıda görüşmek dileğiyle esen kalınız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.