12 Eylül Darbesi'nden sonra, arandığı duyumunu alan Samsun'un Bafra ilçesinde yaşayan Trabzon Of nüfusuna kayıtlı 18 yaşındaki Hüseyin Kurumahmutoğlu'nun Samsun Garnizonu’na teslim olduğunu, götürüldüğü Mamak Askeri Cezaevi'nde namaz kılmaktaki ısrarları ile başlayan işkence sürecinden sonra dipçiklerle kafasına aldığı darbeler sonucu şehit edildiğini ve bu olay nedeniyle darbeciler hakkında suç duyurusunda bulunduklarını ve darbe yargılamasına müdahil olduklarını hatırlatan Av. Mustafa Remzi Toprak, "Netice itibarıyla darbeciler mahkum oldu ve rütbeleri söküldü. 12 Eylül Darbesi, halkın düzmece sebeplerle provoke edilip isyan görüntüsüyle sokaklara döküldüğü ve tarihte 31 Mart Vakası denen isyan mizansenini bastırma bahanesiyle harekete geçen ordunun isyanı bastırıp Sultan 2. Abdulhamid Han’a darbe yapmasıyla başlayan, 'Devlete ve Millete' darbe yapma ihanetinin kanlı ve vahşi bir kopyasıdır. 12 Eylül Darbesi, aynı merkezden dağıtılan silahlarla sağcı-solcu, ülkücü-komünist, alevi-sünni diye kamplaştırılan milletimizin provoke edilip çatıştırılması, onlarca insanımızın bu provokasyonlarda öldürülmesi ile zemini hazırlanmış, bu çatışmaları ve akan kanı durdurma bahanesiyle yapılmış kanlı bir darbedir. 12 Eylül Darbesi, keyfi olarak fişlenen binlerce vatandaşımızın, Türkiye’nin birçok cezaevinde sağcı-solcu, Türk-Kürt ayrımı yapmadan kaba dayak, en ağır hakaret ve küfürlerle başlayıp Filistin Askısı, dipçikle kafatası patlatma, saatlerce esas duruşta bekletme, sağlıklı tutukluların hasta olmasını sağlamak için hasta tutuklular ile aynı hücreye kapatıp birlikte yemek yedirme, tutuklulara tecavüz, insan dışkısı yedirip lağım suyu içirme, marş ezberlettirip avazı çıktığı kadar bağırtarak saatlerce marş söyletme, rutin falaka ve dayak, tutukluları üst üste yığma, duruşma, nakil, avukat, ziyaretçi dayağı adları altında programa bağlanmış muntazam dayak atma gibi işkenceleriyle devam eden, işkenceyi yapanını insanlıktan çıkmış hafsalasının üretebildiği envai çeşit işkence eylemleri ile darbe ve işkence literatürümüze silinmez satırlar olarak kazınmıştır. İşkenceden yorulanların mahkumları birbirine işkence yaptırması da ayrı bir insanlık felaketidir" dedi.
12 Eylül Darbesi'nin önce milleti birbirine kırdırıp, kırıma son vereceğiz bahanesiyle darbe yapma senaryosunun en vahşi örneklerinden olduğunu ifade eden Av. Toprak, "12 Eylül’ün darbeci generallerinin döneminde yetişenlerin hazırladığı 28 Şubat Darbesi aynı örnek üzerinden hareketle Türk-Kürt, Müslüman-Kemalist çatışması provokasyonlarını yapmış bu çatışmalardan hareketle içlerinde gazetecilerin, yazarların olduğu onlarca kişinin öldüğü ve yüzlerce kişinin cezaevlerine doldurulup idama mahkum edildiği bir süreci yaşatmışlar, akabinde 12 Eylül'ün çirkin bir kopyası olan 28 Şubat Darbesi'ni yapmışlardır. Kenan Evren’in ölümünde şüpheli bir durum varsa araştırılmalıdır. Basına intikal eden, 'son dönemlerde durumunun çok iyi olduğu, kendi başına gece tuvalete kalktığında düşmesi sonucu dirsek ve kalça kırığı meydana geldiği' gibi açıklama ve haberler ile Türk milletindeki tepkiler dikkate alınarak şüpheli bir durum varsa, tarihimizde karanlık bir nokta kalmaması, daha sonra insanların kafalarında soru işaretleri oluşup spekülasyonlara meydan verilip yıllar sonra kabir fekki gibi durumlar ortaya çıkmaması için hukuki prosedür gereği ölüm nedeninin bilimsel ve tartışmaya mahal bırakmayacak şekilde tespiti için otopsisi yapılması gerektiği kanaatindeyim. Naaş otopsiden sonra ailesine teslim edilmeli, mahkemenin er statüsüne düşürme kararı da dikkate alınarak devlet töreni yapılmamalıdır.
Kenan Evren’i duruşmaya gönderilmemesi ile ilgili süreç yeniden incelenmelidir. Kenan Evren, hakkında darbe ve işkenceler nedeniyle suç duyurusunda bulunmuştuk. Müdahili olduğumuz bu davada mahkum oldu ve rütbeleri söküldü. Orgeneral rütbesi er rütbesine indirildi. Her ne kadar bu karar kesinleşmemiş ise de Anayasal engeller nedeniyle yapılamayan bu yargılamanın yapılabilmiş olması bile önemlidir. Fakat Kenan Evren hakimlerin ve mağdurların huzuruna getirilmedi. Duruşmaya davet edildiğinde duruşmaya gönderilmeyen fakat kendi başına helaya gidebilecek kadar gücü olan birisinin mahkemeye getirilmemesi meselesi araştırılarak kamuoyu aydınlatılmadır" diye konuştu.
1973 Şili Darbesini yapan Pinochet’in ölümü üzerine yapılan uygulamanın 12 Eylül Darbesi'ne ve darbenin mimarı Kenan Evren’e uluslararası literatürde en yakın emsal teşkil eden 1973 Şili Darbesinin Mimarı Augusto Pinochet’in 2006 yılında 91 yaşında ölümü üzerine Şili Devleti, Devlet Töreni yapmadığını hatırlatan Av. Mustafa Remzi Toprak, "Bir askeri tören yapılmışsa da Pinochetin yakılan cesedinin külleri ailesine verildi, herhangi bir askeri tesiste muhafaza edilmesine izin verilmedi. Uluslararası literatür ve Darbe sonrası hürriyetine kavuşmuş devletlerin uygulamaları dikkate alınarak Kenan Evren için devlet töreni yapılmaması gerekir" şeklinde konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.