Koç, “Uyarıyoruz, Türkiye örtülü kuşatma altındadır”

Koç, “Uyarıyoruz, Türkiye örtülü kuşatma altındadır”
CHP Sözcüsü ve Gen.Bşk.Yrd Prof.Dr. Haluk Koç terör, dokunulmazlıkların kaldırılması, toprak bütünlüğü ve Adli Yıl’ın açılışı dahil, güncel olayları değerlendirdi, Başbakan’ı özeleştiri yapmaya çağırdı

 

Sözcü Koç, “Milli Savunma Bakanı İsmet YILMAZ’ın ‘Terörle mücadele çok iyi gidiyor’ sözleri, hükümetin PKK terörüne bakış açısını ortaya koymaktadır. Sanki halkla alay ediyorlar” dedi.  “Medya olayları büyütmemeli” ifadeleri, gerçekten uzak değerlendirmeler olup, bir şekilde becerisizliğin, iradesizliğin, sürüklenişin itiraflarıdır.  Türkiye’yi yönetememesinin yansımasıdır”

Tarih bize göstermiştir ki devletleri yıkan ve toplumları parçalayan, zannedilenin aksine yoksulluk ve savaşlar değil, adaletsizliktir.Adaletin olmadığı bir toplum ve devlet düzeninde yükselen şey zulümdür. Sözleri ile açıklamasına başlayan Koç, “Türkiye kanıyor. Türkiye sıkıntı içerisinde. Türkiye’nin ulusal bütünlüğü ve toprak bütünlüğü tehdit altında. Sayın Bozdağ boş boş konuşuyor. Aklını CHP’ye takmış. Sayın Bozdağ Cumhuriyet Halk Partisi’ne dil uzatmak senin ne haddine, ne de kapasitene uygun”

“CHP’nin dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili olarak 2002’den beri ısrarla savunduğu bir görüş var. O da, milletvekilleri sade vatandaş gibi olmalı. Kürsü dokunulmazlığı dışında özel ayrıcalıkla milletvekilleri zırh içine sokulmamalıYüz kızartan suçlarda dahil. Rüşvet, ihaleye fesat, irtikap Kalpazanlık. Hukuksal deyim olduğu için söylüyorum kimseyi hedef alarak söylemiyorum. Hoş o mesajı alanlar alır.”

 CHP Sözcüsü ve Genel Başkan Yardımcısı Prof.Dr. Haluk Koç Terör, dokunulmazlıkların kaldırılması, toprak bütünlüğü ve Adli Yıl’ın açılışı dahil, güncel olayları değerlendirdi.

Basın toplantısında Başbakan’ı özeleştiri yapmaya çağıran Sözcü Koç’un açıklamaları ve gazetecilerin sorularına verdiği yanıtlar şöyle ; “PKK Terörü önceki gece 10 evladımızı daha katletti. Allah’tan şehitlerimize rahmet, ailelerine ve bağrına taş basmaya devam edecek sabrı gösteren milletimize baş sağlığı diliyorum. Her terör eylemi sonrası yapılan saçma sapan, bıkkınlık yaratan yetkili ağızların açıklamalarını duymak bile istemiyorum. Başbakan, İçişleri Bakanı, Milli Savunma Bakanı, Dışişleri Bakanı, Hükümet ve AKP sözcülerinin çaresizlik kokan, hamaset cümlelerini artık kullanmamalarını diliyorum.

Siyasette sorumluluğu olan herkesin karşı karşıya bulunduğumuz tabloyu basit siyasi suçlamaların dışında gerçekçi bir şekilde değerlendirilmesi gerektiğini ifade etmek istiyorum. Tırmanan terör eylemleri, ulaştığı boyutları itibarı ile Türkiye’nin bölgedeki egemenliğini toprak bütünlüğünü ve varlığını sorgulatacak seviyededir. Medyanın tehditle karartılması, TBMM’nin sürecin dışında tutulması, yapıcı önerilere karşı hükümetten gelen demagojik ve ucuz suçlamalar, Türkiye’nin kendi iradesi dışında çekilmek istendiği şiddet sürecine çıkarılmış bir davetiye görünümündedir.2002 yılında terörle mücadelede 6’sı asker 10 şehidin verildiği Türkiye’yi teslim alan AKP iktidarında terör, marjinal seviyeden bir gecede 10, sadece 2012’de 150 şehit sayısına yükselmiştir.

Bu gün itibariyle dünyada bir başka ülke yoktur ki, terörü bizim kadar uzun süre topraklarında yaşasın, terörle mücadelede kendi vatandaşını bizim kadar çok sayıda kaybetmiş olsun. Hükümet üyeleri her terör olayından sonra ezberledikleri konuşmaları yapmakla yetinmektedirler. Milli Savunma Bakanı İsmet YILMAZ’ın “Terörle mücadele çok iyi gidiyor” sözleri hükümetin PKK terörüne bakış açısını ortaya koymaktadır. Sanki halkla alay ediyorlar. 

Bu noktada artık başarısızlığın sorumlusunun aranması anlamsızdır ve inandırıcı da değildir.  Hükümet yetkililerinin ve Başbakanın 10 yıllık iktidarı sonrasında artık kamuoyu ile alay etmemeli, milletin dayanma sınırını zorlamamalıdır. “Terörle mücadele dünden çok daha ileri bir noktaya geldik.” “Her şey kontrolümüz altında “ “Medya olayları büyütmemeli” ifadeleri, gerçekten uzak değerlendirmeler olup, bir şekilde becerisizliğin, iradesizliğin, sürüklenişin itiraflarıdır.  Türkiye’yi yönetememesinin yansımasıdır. 

Terörle mücadele açısından en büyük ve stratejik hata bölücü terör örgütü ve temsilcilerinin muhatap alınmasıdır. Terörle mücadelede tek başarı kıstası; terör örgütünün terörden vazgeçmesi ve silahlarını koşulsuz bırakmasıdır. Terör örgütü temsilcilerinin açık veya örtülü şekilde muhatap alınması ise; terör örgütünün başarısının tescil edilmesi ve iradesinin kabul edilmesidir. Zaman kan üzerinden siyaset yerine, her kimliğin ULUSAL BİRLİK VE BÜTÜNLÜK ANLAYIŞI İÇİNDE kendini bulduğu ve ifade edebildiği çözüm seçeneklerini ortak aklın ışığında el birliği ile meşru zeminde TBMM’de ortaya koyma zamanıdır. 

BAŞBAKAN ÖZELEŞTİRİ YAPMALIDIR 

Başbakan her fırsatta ortak mücadele, ortak akıl ve irade ortaya koyalım çağrısını yapan CHP’ye ağır  suçlamalar yönelteceğine, öz eleştiri yapmalıdır. Gelinen noktada, terörle mücadelenin çok yönlü ve bütüncül bir anlayışla yürütülmesi ve siyasi sorumluluğunun iktidarlarca üstlenilmesi gereği açıktır. Biz olayların izlenen dış politika yanlışları ile tırmandığının altını çizmiştik. Şam, Bağdat, Tahran için Türkiye’nin artık  stratejik bir tehdit hatta açık bir düşman konumuna itildiği gerçektir. PKK’nın eylemlerini kitlesel saldırı ve çok merkezli saldırılar şekline dönüştürülmesinin altında bu gelişmelerin  ağırlığı da unutulmamalıdır.

Dış politikanın iç politikadaki gibi günü birlik kabadayılıkları kaldırmayacağı çok açıktır. Geri dönülmez bir noktaya gelmeden; çağrımızı yineliyoruz.

Koç, “UYARIYORUZ”

Türkiye örtülü bir kuşatma altındadır. Terörle mücadelede sağlıklı, güvenilir, bağımsız bir istihbarat yapılanmasına sahip değildir.  Bölge ülkelerinde uygulamaya konulan etnik ve mezhepsel ayrıştırma projesi PKK eliyle Türkiye’de gerçekleştirilmeye çalışılıyor, TSK’nın itibarsızlaştırma girişimleri, harekat alanında personelin hem kendine hem de üstlerine karşı güven erozyonu yaratmaya devam ediyor.  Genel Kurmay, MİT ve Emniyet arasındaki güven bunalımı ortadan kaldırılmalıdır. Önce Şemdinli, şimdi Beytüşşebap saldırıları yerinden istihbarat ve lojistik destek olmadan gerçekleştirilemeyeceği açıktır. Terörle mücadele PKK’nın sırtı sıvazlanarak, şımartılarak sürdürülemez. Çekingenlik sergilenemez.  Bugün hakimiyet alanlarının nasıl kaybedildiği ortada. Kürt yurttaşlarımızın da terör örgütünün rehineliğinden kurtarılması gerekiyor. Terörle mücadele güvenlik boyutuyla hepimizin ortak sorumluluğu olmalıdır. Bu arada hem toplumsal, hem siyasal uzlaşma zemini aramak zorundayız. Gerçekçi ve akılcı olmak zorundayız. BAŞTA HÜKÜMET OLMAK ÜZERE, TERÖRÜN VE SİLAHIN REHİNESİ OLMAYAN TÜM SİYASİ YAPILARI, SORUNUN ÇÖZÜMÜ NOKTASINDA ULUSAL BİR SORUMLULUK VE DURUŞ SERGİLEMEYE ÇAĞIRIYORUZ.  Sorun günlük klasik telin mesajları ile, medya sansürü ile gündemde hafifletilecek bir sorun değildir. Yaşamsaldır, önemlidir, ciddidir” dedi.

HABER MERKEZİ

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler
Bunlar da İlginizi Çekebilir