Çarşamba esnaflarından Hacı Yaralının annesinin cenaze törenine katılmak için Çarşamba’ya gelen CHP Samsun Milletvekili haluk koç gazetemize son dönemdeki siyasi gelişmelerle ilgili açıklamalarda bulundu
CHP Samsun Milletvekili Prof. Dr. Haluk Koç Çarşamba esnaflarından Hacı Yaralının annesinin cenaze törenine katıldıktan sonra İlçe binasında başkan Adayı Sinan Yaşar ve yöneticiler ile eski başkan Kadir Okutgen’in de bulunduğu buluşmada, Çarşamba’da gazetemize güncel siyasi gelişmeler ile alakalı bazı açıklamalarda bulundu.
CHP Samsun Milletvekili Prof. Dr. Haluk Koç, gazetemize yaptığı açıklamasına önce ki gün açıklanan zamlara değinerek başladı. Koç, “Bu zamlar insafsız zamlardır. Halk bu kadar ezilmez diyerek şöyle devam etti. Koç, “Ancak unutulmamalıdır ki; Doğanın da siyasetin de kanunu bu; hiçbirşey kalıcı değildir. Hiçbir yönetim ebedi değildir. Geçmişte ki çoğu iktidarlar veya partilerin artık tabelaları da kalmadı. Hiçbir siyasi anlayış ilelebet iktidar kalamaz. AKP de bu kaderi yaşayacak. Yaşayacak da ondan sonrakilerin kendilerini hazırlamaları gerekir. Sancılı bir dönem Türkiye içinde, Dünya içinde. Ortadoğu ve Balkanlar yeniden şekilleniyor” dedi.
Açıklamalarına son dönemdeki zamlardan ve eğitimde ki değişim paketinden de bahseden Koç, 4+4+4 eğitim sistemi modelinin Türkiye’de siyaset saptırma politikası olduğunu dile getirdi. Koç, “Türkiye’de acımasız bir ekonomik sistem uygulanıyor. Baskı ortamı devam ediyor. Kim derse ki böyle bir şey yoktur; korkuyordur, gerçeklerden kaçıyordur. Korkmadan konuşabilen çok az sayıda insan var Türkiye’de. Can yakıcı sorunlar ortada dururken; bu 4+4+4 cambaza bak, diğer taraftan Suriye ile savaş. 4+4+4 cambaza bak; diğer taraftan %18 doğalgaz, %9 elektrik, 5 liraya yakın benzin, 4 lirayı geçti mazot. Yani halkın yaşamındaki tüm girdilere insafsız zamlar yapılıyor. Bakıyorsun dolar kur sabit haftada bir; benzin, mazot zammı. Mevcut bütçe disiplinini sürdürebilmek için kümesteki tavuklardan tüy yonma politikası devam ediyor” dedi.
Milletvekili koç açıklamalarına, “Bir şekilde tepkisiz toplum oluşturmak; bunların amaçlarından biri. Anayasadaki en temel haklardan biri yasaya uygun gösteri hakkıdır. Bu hak kimseye zarar vermeden kullanılmak isteniliyor. Daha birleşmeden birleşecekleri merkezde acımasızca tekme, tokat, job, gaz gibi etkenlerle etkisiz hale getiriliyor. Maalesef Türkiye’deki bazı medya organlarının da; bir eli ticarette, bir eli siyasette, bir eli medyada olduğu için; iktidarın hoşuna gitmeyecek bir politika çizgisi tutturduğunda hemen ticaret kanadındaki elinin parmaklarından tırnakları çekiliyor. Yani dört taraftan kuşatılmış vaziyette. O yüzden yanlışı görmemek, hatayı eleştirmemek doğal sonuç olarak. Bir yandan da kaderci bir toplum oluşturuldu. İşsiz, eğitimsiz, yoksul bir kitle bu da AKP’nin siyaset tarlası. Bu tarla onlar için çok iyi ürün veren bir tarla. Çünkü orda; ne hak var, ne hukuk var, örgütsüz bir kitle” dedi.
Koç, son dönemde mecliste yaşanan Suat Kılıç konusunda ki gerginliğe de değinirken, “Genç bir siyasetçimiz ve hemşerimiz. Şu anda bakanlık görevi yapıyor. Görevinde başarılı olmasını ben gönülden isterim. Genç bir siyasetçinin; akçeli işlerle, iddialarla karşı karşıya gelmesi hoş bir durum değil. Hiçbir siyasetçi için hoş bir durum değil. Meclisin denetim mekanizmalarından biri gen soru. Ne söylersiniz söyleyin, ne yaparsanız yapın, ne kadar iddiaları ortaya koyarsanız koyun, oradaki değerlendirme Meclise ait. Siz onları 10 dakika 20 dakika kürsüde konuşuyoruz oylanıyor, kabul edenler etmeyenler kabul edilmemişler ve bitiyor. Bu tür iddialar red edilebilir. Ama parmak hesabıyla red edilmesi vicdanen red edilmesi anlamına gelmez. Her konuda dini referans olarak ortaya koyan bir iktidar var” dedi.
Son dönemin en çok tartışılan konularından bir tanesi olan Eğitim sistemindeki değişiklikler ve kimi yeni uygulamaya konulacak dersler konusunda da yorumda bulunan Koç, “Bir Tevhidi Tedrisat Kanunu var. Yani bir laik Devlette Devletin temel ilkelerinden bir tanesi, nasıl yargı laik yapıda olacaksa, eğitiminde laik yapıda olması gerekiyor. Bu demek değildir ki; din eğitimi almak isteyenlerin önü kapatılsın, böyle birşey söz konusu değil. Ama bunu Türkiye ortamında seçmeli ders gibi sunarsanız; zaten zorunlu ders halini almıştır. Hiç kimse ben bunu seçmiyorum deme hakkına sahip olamaz. Batı ülkelerinde de var. Yani onların kendi dini ile ilgili dersler var. Ama oradakiler bütün dinlerin tarihlerini öğretmeye çalışıyorlar. Diğer dinleri tanısın ki; onlara karşı bir kin, bir düşmanlık, bir nefret beslemesin diye. Bu konuya siyaset karar vermesin bu konunun uzmanları karar versin. Ben Kur-an-ı Kerim’ i öğretiyorum maskesi altında yolsuzluğa kapı açmak demek. Başbakanın yaptığı yapmaya çalıştığı olay bundan ibaret. Ama bunlar çok acı şeyler. Dediğim gibi böyle olunca kimse sorgulamıyor. Sorgulamakta yasak zaten. Bir üniversite öğrencisini bile bir sosyal paylaşım sitesinde paylaştığı bir şey yüzünden tutukluyorlar. Bütün olay iktidarın isteği üzerine yargıya baskı yapılarak gerçekleşti. Ben yaptım oldu, benim dışımda karar alamazsın, ben ne dersem yargı onu onaylayacak. Zor ama bu böyle gitmez. Bunun bir başka boyutu daha var, bütün bunlar yapılırken icazet alıp, icazet sunma dönemi de devam ediyor. Bu yaşadığımız coğrafyaya dönük uluslararası emparyalist talepler Türkiye üzerinden çok rahatlıkla uygulanması bakımından Başbakan da karşılığını alıyor. Kısaca CHP, köklü bir siyasi partidir. Bu ülke birçok siyasi partinin egemenlik hatta hükümranlık dönemlerini görmüştür ama hiç birisi kalıcı olmamıştır. CHP kalıcı olmuştur. Yani Bizim çeşmemizden halk için su akıyor, birilerinin özel maşrapasına su doldurulmuyor. İşte bu da bizi kalıcı kılıyor. ” şeklinde konuşarak açıklamalarını tamamladı.
HABER-FOTO: Serkan KARAHAN
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.