Kabul edilen yasa hakkında bilgi veren AK Parti Samsun Milletvekili Fuat Köktaş, yeni kanun ile maden sektöründe ciddi yapılanmaya gidildiğini, alınan tedbirlerle de önemli sorunların ortadan kalkacağını söyledi.
AK Parti Samsun Milletvekili Fuat Köktaş'ın da üyesi olduğu T.B.M.M Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu'nda görüşmeleri tamamlanan Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararname'lerde (KHK) değişiklik yapan kanun teklifi TBMM Genel Kurulunda yapılan oylama ile yasalaştı.
Çaba ve katkıları sebebiyle kanunun yasalaşmasında emeği olan başta Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez'e, Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Mustafa Elitaş'a, komisyon üyelerine, milletvekillerine, ilgili kurum ve kuruluşlara teşekkür eden Milletvekili Köktaş, "Bir ülkenin ekonomik ve dolayısıyla uluslararası gücünün temel yapı taşlarından biri olan enerjinin sürdürülebilir olması için gelişen teknoloji ve değişen uluslararası dengelere uyumlu olması zaruridir.
Bu nedenle enerjinin, nihai tüketiciye sürekli, sürdürülebilir, çevre ile uyumlu, kaliteli, güvenli ve asgari maliyetlerle arzı ile enerji temininde kaynak çeşitlendirilmesini esas alarak; yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının azami düzeyde değerlendirilmesi, enerji israfının ve enerjinin çevresel etkilerinin azaltılması, Ülkemizin uluslararası enerji ticaretinde stratejik konumunun güçlendirilmesi, maden kaynaklarımızın etkin değerlendirilmesi ve madenciliğin verimli noktalara taşınması öncelikli hedeflerimiz arasında yer almaktadır.
Bu anlayış içinde Mecliste kabul edilen Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasını öngören Kanun Teklifi'nin ülkemiz ve milletimiz adına hayırlı olmasını diliyorum.
Sivil Toplum Kuruluşları, Sektör temsilcileri ve ilgili kurumların talep ve önerileri ile oluşturulan bu kanunla birlikte, Atom enerjisinden, maden ve petrol sektörlerinin daha rahat hareket edebilmesi ve çözüm odaklı çalışabilmesi adına çıkarılan kanunda ortak akıl ön plana çıkmış, bürokrasi azaltılmıştır.
Önemli bir kamu geliri olan ruhsat bedeli ve devlet hakkı ile ilgili önemli değişikliklere gidilmiş, Madenlerden alınacak ruhsat bedeli ve devlet hakkı oranları revize edilmiştir.
Ayrıca yeni yasa ile birlikte; Türkiye Atom Enerjisi Kurumunda Çalıştırılacak Sözleşmeli Personel Hakkında Hizmet Sözleşmesi Usul ve Esaslarının 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 10, geçici 12 ve geçici 16 ncı maddelerinde belirlenen sınırlar dâhilinde uygulanmasına devam olunacağı düzenlenmiştir. 3213 sayılı Maden Kanununda yapılan düzenlemeler ile artık Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğünün görev sahası içerisinde yer alan Petrol ve Maden mevzuatının uyumu açısından “milli menfaatlere uygun olarak” ibaresi Maden Kanununa da eklenmektedir. Uygulamada ortaya çıkan ihtiyaçlar nedeniyle gerekli değişiklikler yapılarak Maden Kanununa yeni tanımlar eklenmiştir. Ayrıca madencilik yapacak şirketlerin statüsünde madencilik yapabileceği yazılı olma şartı kaldırılarak Maden Kanunu, Ticaret Kanunu ile uyumlu hale getirilmiştir. Ruhsat sahibi olmanın kolaylaştırılması amacıyla ruhsat müracaatlarında özel izin alanı ile çakışmayan kısımların, çakışan kısımlara alınacak izinlerden bağımsız olarak ruhsatlandırılmasının önü açılmıştır.
Ayrıca, maden sahalarında madencilik dışında herhangi bir faaliyetin, rezerv kaybına sebebiyet vermemek için Genel Müdürlüğün izni olmadan yapılamayacağı düzenlenmiştir. İşletme izinlerinin tapu kayıtlarına işlenmesi sağlanarak diğer yatırımlar planlanırken bölgede maden işletmesi olup olmadığının tespiti kolaylaştırılmış, böylece rezerv kaybının önlenmesi amaçlanmıştır.
Yine Maden Kanunu kapsamında yatırım çakışması durumunda oluşturulan “Kurul” kaldırılarak bürokrasinin azaltılması ile daha hızlı hareket edilmesi amacıyla Kurulun yetkileri ilgili Bakanlığın uygun görüşü alınmak koşuluyla Bakanlığa devredilmiştir. İşin doğası gereği konsatre hale getirilmesi gereken altın, gümüş ve platin madenleri için uygulanan devlet hakkında uygulanan teşvik indirimi oranı %50’den %40’a düşürülerek, bu madenlerden alınacak devlet hakkı miktarının artırılması amaçlanmıştır. Kanunun Beyana ilişkin maddesinde değişiklik yapılarak Yetkilendirilmiş Tüzel Kişilerin ve Teknik Elemanların yaptıkları beyanlara sorumluluk getirilmiştir. Gerçek dışı ve yanıltıcı beyanların önüne geçilmesi amacıyla idari para cezası uygulaması öngörülmüştür.
Madencilik faaliyetlerinin projesine uygun ve güvenli şekilde yapılmasını temin etmek için Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü tarafından yapılan mahallinde tetkiklerin engellenmemesi veya engellenmesi halinde mahallinde tetkik ve inceleme gerçekleştirilinceye kadar üretim faaliyetleri durdurulma müeyyidesi getirilmiştir. Kaçak üretim ve izinsiz sevkiyata ilişkin madde yeniden düzenlenmiş ve bu hususta cezayı uygulayacak idarelere açıklık getirilmiştir.
Ayrıca Devlet hakkına esas ocak başı satış fiyatının Genel Müdürlükçe tespit edilen ocak başı satış fiyatından az olamayacağı düzenlenmiştir. Çevre ile uyumlu davranılması ve çevrenin korunması amacıyla mevcutta var olan mermer atıklarının hammadde üretim iznine konu projelerde kullanılması ve bu vesile ile hem bu atıkların çevreye vereceği olumsuz etkileri ortadan kaldırmak hem de bu atıklardan katma değer sağlamak amaçlanmıştır.
Türkiye Taş Kömürü ve Türkiye Kömür İşletmeleri uhdesinde bulunan sahaların Kanun kapsamında bölünerek devredilmesi veya mevcut rödövans sahalarının, rödövans alanları ile sınırlı olarak yapacakları sözleşmeye istinaden bölünerek devredilmesine imkân tanınmıştır.
5015 sayılı Petrol Piyasası Kanununun 3 üncü maddesinde yer alan lisansların tabi olacağı usul ve esasların düzenlendiği “bayi sayısı, depolama kapasitesi (işletme stok kapasitesi hariç) konularında sayısal büyüklüklerle sınırlama yapılmaz” ifadesinin madde metninden çıkartılması öngörülmekte, dolayısıyla dağıtıcı lisansları için bayilik teşkilatı, depolama kapasitesi gibi hususlarda ikincil düzenleme yapılabilmesine imkân tanınmaktadır. Böylelikle yıllar itibarıyla yürürlükte bulunan dağıtıcı lisansı sahibi sayısının ciddi ölçüde artması buna bağlı olarak piyasada, piyasayı bozucu etkisi olan şirketlerin sistemden ayıklanması ve özellikle kaçak akaryakıt ticareti yapılması, ÖTV ve KDV usulsüzlükleri yaparak vergi zıyaına sebep olunması eylemlerinin önüne geçilmesi planlanmıştır.
Rafineri haricinde herhangi bir tesiste kaçakçılık fiilinin işlendiğinin tespiti halinde lisansa tabi tüm faaliyetler durdurulmakla birlikte,lisans sahibine verilen idari para cezası ödenmeden lisansa konu tesis için başka bir kişiye de lisans verilmemektedir.
Bu durum özellikle akaryakıt istasyonu sahibi olup ,istasyonun işletmeciliğini başka bir kişiye vermiş olan mülk sahiplerinin, kiracılarının kaçakçılığa konu öylemi sonrasında söz konusu idari para cezası ödenmeden istasyonlarının çalışamaz halde kalmasına sebebiyet vermektedir. Bu durumda bulunan mülk sahiplerinin,kendilerinden kaynaklı olmayan kaçakçılık eyleminden ötürü mağduriyet yaşadıkları bilinmektedir.Söz konusu mağduriyetlerin giderilmesi amacıyla kaçak akaryakıtıyla mücadele ile ilgili maddenin kanuna eklendiği tarih olan 11/04/2013 tarihinden önce kira sözleşmesi veya benzeri şekilde kullanım hakkı devredilerek lisanslaştırılmış tesislerde kaçakçılık fiiline mal sahibinin karışmadığı hallerde, tesise ilişkin kısıtlamaların kaldırılması ön görülmektedir. Böylelikle kaçakçılık fiillerine ilişkin yürütülen adli ve idari süreçlerde herhangi bir aksama oluşturmaksızın , söz konusu tesislerin tekrar lisanslandırılarak petrol piyasası faaliyetlerine dahil edilmesiyle ekonomiye kazandırılması ve mal sahiplerinin kendilerinden kaynaklanmayan durum yüzünden oluşan mağduriyetlerinin giderilmesi amaçlanmaktadır.
Maden bölgesindeki, ruhsat sahasındaki faaliyetlerin projeye, çevre ve insan sağlığına uygun yürütülmesini kontrol etmek amacıyla valilik, ilgili belediye ve ruhsat sahibi şirket temsilcilerinden oluşan Maden Bölgesi Komisyonunun maden bölgesi için yapacağı harcamaları karşılamak üzere alınan bedelin, ocak başı satış tutarının %0,5'inden %1'ine çıkarılması önerilmektedir.
5346 ve 6446 sayılı Kanunlarda yapılan düzenlemelerde, yenilenebilir enerjiye dayalı ve yarışmalı (rüzgar ve güneş gibi) santrallerde kapasite artış taleplerinin önünde engel olan sahada çakışma ve kesişme olmaması ve mevcut bağlantı hattının kullanılması şartları çıkarılmış, böylece yenilenebilir kaynaklarımızın daha verimli kullanabilmesi için kapasite artış taleplerinin önü açılmıştır.
Diğer bir yapılan düzenleme ile bir üretim tesisi sahasından veya bir üretim tesisinden başka bir kaynakla daha verimli bir elektrik üretimi veya ilave elektrik üretimi yapılabilmesi sağlanmış olup, bu ilave edilecek kaynak ve asli kaynak da yenilenebilir ise bunların YEKDEM kapsamında desteklenmesi sağlanmıştır. Bu düzenleme ile üretim tesislerinde verimliliğin artırılması düşünülmüştür.
5627 sayılı Enerji Verimliliği Kanununda yapılan değişiklik ile Mevcut düzenlemedeki üç yıl ile sınırlı yetki beş yıla çıkarılarak hem yetki yenileme nedeniyle oluşan bürokratik işlemlerin azaltılması, hem de EVD şirketlerinin yetkinliklerinin ve teknik danışmanlık performanslarının yetki sürelerine paralel olarak arttırılması hedeflenmektedir.
İlaveten ülkemizin taraf olduğu uluslararası anlaşmalar ve nükleer enerji ve iyonlaştırıcı radyasyona ilişkin faaliyetlerin yürütülmesi sırasında çalışanların, halkın, çevrenin ve gelecek nesillerin iyonlaştırıcı radyasyonun olası zararlı etkilerinden korunmasını amaç edinmiş olan 702 sayılı Kanun Hükmünde Kararname çerçevesinde, ceza hükümleri ve idari yaptırımlar eklenmesi gibi; nükleer enerji, doğalgaz, petrol ve elektrik sektöründe faliyet gösteren kamu, kurum ve kuruluşların faliyetlerini daha sağlıklı ve hızlı bir şekilde gerçekleştirmesi maksadı ile ihtiyaca yönelik düzenlemeler yapılmıştır" diyerek sözlerine son verdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.