( Beyni olmayana sözüm yok. Benim meselem,beyni olduğu halde düşünme gereği duymayan ve düşünce üretmeyenlerle…)
26 Nisan HALK OYLAMASININ sonucu ne olursa olsun kazanacak olanların PROPAGANDACILAR olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Öylesine bir çağda yaşıyoruz ki BEYİNLERİMİZİ bile kullanma imkânı ve fırsatı vermiyorlar artık bize…
Birileri bizim yerimize düşünüyorlar, bizim yerimize karar veriyorlar bize de o kararları yerine getirmek kalıyor sadece. İşin asıl GARİP olan yanıysa bu kararı kendimiz vermiş ve uygulamış olduğunu zannetmemiz. Demokrasi konusunda vatandaşlık görevimizi yerine getirdiğimize de inandırılmış olmamız ve bununla gurur duymamız…
Bunun böyle olduğunu kanıtlamak o kadar da zor değil aslında. Bir gece sabaha kadar uykusuz kalın. Ekranlar da HALK OYLAMASI ile ilgili tartışmaları farklı kanallardan izleyin. Sabahleyin kalktığınızda da gazetelere ayaküstü bir göz atın sonra her gün gittiğiniz kahvehaneye ya da insanların zaman geçirmek için gittikleri mekanlara uğrayın HALK OYLAMASI ile ilgili tartışmalara uzaktan kulak misafiri olun. Tartışmalarda kullanılan sözcüklerin hemen hemen ekrandaki ve gazete başlıklarında cümlelerle örtüştüğünü göreceksiniz. İşin bir başka garip olan yanı ise tartışanların sözlerine “Benim düşünceme,ya da bana göre …” diyerek başlamalarıdır…
Bunun adına PSİKOLOJİDE BEYİN YIKAMA denir ki, BEYİN YIKAMA PROPAGANDACILARIN VE REKLAMCILARIN temel sermayesidir...
Söz konusu DÜŞÜNMEK ya da DÜŞÜNCE üretmek olduğunda iki çeşit beyin yaratmıştır Tanrı. 1.TAŞIYICI BEYİNLER ( MUM BEYİNLER ), 2. ÜRETİCİ BEYİNLER.
Üretici beyinlerin görevi, adı üstünde düşünmek ve düşünce üretmektir… TAŞIYICI BEYİNLERİN düşünmek ve düşünce üretmek gibi ne sıkıntıları ve ne de sorumlulukları vardır. Onların asıl görevi Üretici Beyinlerin ürettikleri düşünceleri taşımak,bir başka anlatımla bu düşüncelerin HAMALLIĞINI yapmaktır.
PROPAGANDACILARIN ana hedefi olmalarının asıl nedeni de bu özellikleridir. “ Köprünün beriki başında öyle bir yalan söyleyeceksiniz ki, karşıya geçtiğinizde kendi yalanınıza kendiniz bile inanacaksınız…” Bunun adına siyasette “GÖZ AÇTIRMADAN” propaganda denir ki buna, değil Taşıyıcı BEYİNLER, ÜRETİCİ BEYİNLER bile direnmekte ve dayanmakta zorlanırlar…
Bunun sonucudur ki TÜKETİCİ BEYİNLER sık sık fikir değiştirirler, dün göklere çıkardıklarını bugün yerin dibine batırabilirler. Sakın bunları KARARSIZLIKLA, ve VEFASIZLIKLA suçlamayın.
Yaradılışları gereği fıtratında vardır bunların KÜRÜZ KUŞU gibi daldan dala konmaları, bir dalda uzun süre durmamaları. Bu tür insanlar GÜNCEL KAYGILARINI ve ÇIKARLARINI he ön planda tutarlar. Bu yüzden ÖMÜRLERİNİ kör nefisleriyle KIRIŞTIRARAK VE VATAN ile ÇİFTLİĞİ birbirlerine karıştırarak tüketirler.
Kişisel amaçlarına ulaşmak için her türlü yolu denerler. Başta YARATAN olmak üzere İNANÇ, VATAN VE MİLLET sevgisi gibi kutsal değerleri çok rahat kullanırlar… Kullanırken de yüzlerinin KIZARMAMASI en belirgin özellikleridir.
İnsan olmanın,kafataslarımızda birer BEYİN taşımanın bize yükledikleri yükümlülükler vardır dostlarım… Bu yükümlülüklerin en önemlisi DÜŞÜNMEK ve DÜŞÜNCE üretmektir.
KENDİMİZE VE BEYNİMİZE SAYGI DUYALIM DOSTLARIM… ÖMRÜMÜZÜ BAŞKA BEYİNLERİN ÜRETTİĞİ DÜŞÜNCELERİN HAMALLIĞINI YAPARAK TÜKETMEYELİM… EN AZINDAN DÜŞÜNCE UMMANINDA BİR DAMLA OLMAYAÇALIŞALIM…
Hoşça kalın…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.