"Yenidoğan çetesi" soruşturmasıyla ilgili süreçte ilk andan bugüne neler yapıldığına ilişkin soru üzerine Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, 27 Mart'ta CİMER'e bir şikayet başvurusu olduğunu ve şikayetin 28 Mart'ta Sağlık Bakanlığına iletildiğini belirtti. Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı ile aynı zamanda o dönem müdürlüğünü yaptığı İstanbul İl Sağlık Müdürlüğüne de konunun iletildiğini aktaran Memişoğlu, birkaç gün teftiş kurulunun beklendiğini, ardından İl Sağlık Müdürlüğü olarak gereğini yapmak üzere harekete geçtiklerini söyledi.
2-5 Mayıs 2023 tarihinde denetlemeler yapıp, talimat yazdıklarını anlatan Memişoğlu, "Bu talimat neticesinde de şu görülüyor, bununla ilgili, 'biz bu denetlemeleri yapıyoruz rutin denetlemeleri ama burada bazı şüpheler var, bunları delillendiremiyoruz. Çünkü biz burada esasında hasta dosyalarına, gittiğimiz zaman doktorun olup olmadığına, hasta ile ilgili duruma ne olduğuna bakıyoruz ama bu çete öyle bir çete ki bunların hepsini manipüle edebiliyor ve delil bulamıyoruz', diye arkadaşların söylediği bir şey bu aşamada." ifadesini kullandı.
Bunun üzerine "ne yapalım" diye kendisine gelindiğini vurgulayan Memişoğlu, emniyetten 5 Mayıs 2023'te yardım istediklerini kaydetti. Mali şubeden bir başkomisere şüphelerini ilettiklerini ve bunları delillendirmek istediklerini dile getiren Memişoğlu, bu şüphenin, "Bebekleri çok fazla yatırarak, hatta ölmüş bebekleri bile uzun süre yatmış göstererek veya bu bebekleri bu hastanelere yönlendirerek Sosyal Güvenlik Kurumunu suiistimal ettiklerine ve bu konuda hastanelerin ortamlarının, şartlarının da yeteri kadar, tıbbi olarak uygun olup olmadığına dair" olduğunu aktardı.
Denetimlerin sonucunun o esnada alınamadığına dikkati çeken Memişoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Çünkü o sırada dosyayı değiştirebiliyorlar hasta dosyasını veya o anda bebekler zaten çok küçük ve yoğun bakıma ihtiyaçları olduğu için bunun bakımını, vesairesini o aşamada kendilerine göre manipüle edip bizim denetleme ekiplerine bunu farklı şekilde ifade ediyor olabilirler diye. Bu konuda 'biz delil elde edemiyoruz' demeleri üzerine biz emniyeti devreye sokuyoruz. Çünkü orada şöyle de olabilirdi yani 'denetimden bir şey çıkmadı' deyip devam edebilirdi, hayır biz bunu yapmıyoruz, Biz diyoruz ki bununla ilgili madem bir şey var, polis, delil ve ispata dayalı... Mahkemede çünkü bir kurumu kapatacaksanız, bir doktorun doktorluğunu iptal edeceksiniz veya bir ceza keseceksiniz elinizde somut deliler olması lazım. Biz bunun olması için emniyeti 5 Mayıs'ta devreye sokuyoruz. Ben yardımcılarıma, herkese şunu söylüyorum, 'Emniyet ve savcılık sizden ne isterse 7/24 saat bununla ilgili lütfen onlara destek verin' diyoruz. Biz bu yazıyı yazıyoruz 5 Mayıs'ta, emniyette şunu yapıyor, 20 Haziran 2023'te Cumhuriyet Başsavcılığından teknik, fiziki takip ve telefon dinlemesi için izin alıyor. Biz 5 Mayıs'ta yazıyoruz ama emniyet bunları dinlemek için 20 Haziran 2023'te izin alıyor."
Bakan Memişoğlu, gizlilik kararı alındığını da anımsatarak, 4 Eylül 2023'te emniyetin Yolsuzluk Büro Amirliği tarafından savcılığa bildirimde bulunmasının istendiğini ve yaklaşık 300 kişinin, haklarında dinleme izni alınarak dinlenmeye başlandığını anlattı. Emniyetle hep işbirliği içinde çalıştıklarını aktaran Memişoğlu, şöyle devam etti: "Emniyet bu dinleme esnasında işte bebeklerle ilgili bir sorun var, bir şüphe elde ettikleri anda bizim arkadaşlara diyorlar ki 'hemen olağanüstü bir denetime çıkın' diyorlar. Biz de bu hastanelere 25 Eylül'de herkesin nereye gideceğini bilmediği şekilde, zarflarla, anlık olarak olağanüstü bir denetim yapıyoruz. Esasında dosyanın esas delil elde edilen zamanı 25 Eylül'deki bu genel olağanüstü büyük denetim. Ve o denetimde haberleşmeler ve dinlemeler, birbirleriyle konuşmalar, teyp kasetleri, işte bazı bebeklerin saklanılması vesaire esasında dosyadaki delillerin birçoğu bu aşamada elde edilmiş oluyor."
28 Eylül'de komisyon oluşturuldu
Bakan Kemal Memişoğlu, 25 Eylül'deki denetimden sonra 28 Eylül'de İstanbul genelinde yenidoğancıların oluşturduğu bir komisyon kurduklarına işaret ederek, "Bu 25 Eylül'de değerlendirilen ve denetim yapılan hastanelerdeki alınan dosyaların bilgilerinin de aynı zamanda bilimsel olarak değerlendirilmesi neticesinde, emniyete bu komisyonun raporlarını verdik." diye konuştu.
"Kimin nereye gideceğini belli etmeden bu denetimleri yaptık"
Kemal Memişoğlu, komisyonu oluşturmalarının en büyük sebebinin delil ve somut bilgiler bulmak olduğunu vurguladı. Bu komisyonlarda bir köstebek olduğu ve hastanelere bilgi verdiği yönünde bakanlığa yönelik eleştirilerin hatırlatılması üzerine Memişoğlu, "Biz bu denetimi yaparken hangi kişi, kim nereye gidecek, hiç bilinmiyor ve bu ellerine verilen zarflar kapalı zarf, hangi hastaneye gideceğini de bilmiyor. O araçlara bindikten sonra kişinin nereye gideceği belli oluyor, biz böyle denetleme yapıyoruz İstanbul'da. Çünkü maalesef 'bu çete olabilir bu içimizde de birileri olabilir' diye hep düşündüğümüz için bunları hastanelere, kimin nereye gideceğini belli etmeden bu denetimleri yaptık." dedi.
Bu denetimlerin dinlemeler sonrasında da devam ettiğine dikkati çeken Memişoğlu, şu bilgileri paylaştı: "Burada bir şüphemiz var dendiği anda bizim ekiplerimiz, çünkü ben iki kişiyi tek bununla görevlendirdim. Yani bir şey olursa 7/24 gidin o hastanede denetim yapın dedik. Öyle olunca polis de direkt irtibatlı oldukları için o teyp kasetlerinde herhangi bir şüpheli konuşma duydukları anda bizim ekibi arıyorlardı, 'iki tane üç tane denetim ekibi hemen gönderin' diyordu. Türkay Bey dediğimiz arkadaşlar da onlar da, bizim ekip hemen gidiyor işte denetim yapıyor bir şey bulmaya çalışıyor ama o sırada oradaki çete üyeleri birbiriyle görüşüyor denetim sırasında ve esas deliller orada elde ediliyor."
Memişoğlu, "İhbarı alınarak denetimler yapılmaya başladıktan sonra devam eden bebek ölümleri engellenemez miydi?" sorusu üzerine, dosyanın gizli ve savcılıkta olduğunu, bu nedenle de bebeklerin ölümü anlamında kendilerine bilgi verilmediğini belirtti.
Cumhuriyet Başsavcılığının 24 Ekim 2023'te Bakanlığa böyle bir soruşturma yaptığına ilişkin bilgi verdiğini bildiren Memişoğlu, şunları kaydetti: "Bizim gidip denetlemelerde bulduklarımızı polise ve savcılara vermemizle beraber teypler onları hiç bilmiyoruz, konuşmalar bizi ifade etmiyorlar yani daha doğrusu dosyayı bize vermiyor polis. Çünkü savcılık bununla ilgili gizlilik kararı almış, kimseyle paylaşmıyor. Ama onların kanaati burada bir ihmal olabilir veya suistimal olabilir. Halen daha SGK'yı suistimal üzerine düşünüldüğü için 24 Kasım 2023'te bakanlığa diyor ki savcılık 'Sen burada dosyalar üzerinde bir inceleme yap.' 5 Aralık 2023'te de Sağlık Bakanlığımız müfettişleri görevlendiriliyor. Bu dosyaları, yaptığımız denetimleri ve dosya üzerinden durumu incelemek üzere ve bu konuda müfettişlerimiz direkt bağlantı kuruyor Büyükçekmece Savcılığıyla. 'Biz bu konuda inceleyeceğiz...' Savcılık da 'Biz bunu opera ediyoruz ama siz bunu dosyalar üzerinden, gittiğiniz denetimler üzerinden inceleyin.' diyor.
Bunun üzerine halen daha haksız kazanç ve bu çetenin para kazanma üzerine olduğu başsavcılık tarafından biliniyor ve bize bildiriliyor. Ancak 16 Şubat'ta bakanlık müfettişleri dosyaları ve denetim raporlarını inceliyor ve 16 Şubat 2024'te de kendi kanaatini yine delil olmak üzere savcılığa veriyor bir rapor şeklinde. Bizim müfettişlerimiz aynı zamanda 'Elinizde bilgi, belge varsa bizimle paylaşın, dinleme kayıtları vesaire, biz bunları alalım değerlendirelim.' diyor. Ama savcılık, 'Hayır, bununla ilgili gizlilik kararım var.' diyor. O aşamada paylaşmıyorlar çünkü operasyonunun riske girme konusunda kaygıları oldukları için. Büyük bir çete olduğunu şimdi anlıyoruz. O zaman bu kadar büyük bir yapı olup olmadığını savcılık bize ifade etmiyor."
"Polisin delilleri elde ettiği aşama esas 26 Nisan 2024"
Bakan Memişoğlu, sadece CİMER şikayetiyle bunun böyle olacağını hayal ederek, hassasiyetle iş yaptıklarını dile getirerek, 30 klasörde, 197 suç tespit edilmesinin müfettişlerinin raporu olduğunu, savcılık soruşturmasının temelinin denetimler ve denetimler esnasında konuşmaların dinlenmesi olduğunu ifade etti. İddianameye bakıldığında her şeyin açık olduğunu aktaran Memişoğlu, "Savcılık 22 Nisan'da gizlilik kararının devam ettiğini bizim müfettişlere söylüyor. 22 Şubat 2024'te ve 26 Nisan 2024'te savcılık talimatıyla polis bu hastanelere ve ilgililere baskın yapıyor. Önce 47 kişiyi gözetim altına alıyor, sonra bunlardan 22'sini tutukluyor. Operasyonu savcılığın yürüttüğü, polisin delilleri elde ettiği aşama esas 26 Nisan 2024. 27 Nisan'da da bu esasında haber oluyor. Süreç devam ediyor."
"Bizim de teftişimizin gerekliliği var"
Deliller toplandıktan sonra 26 Nisan 2024'te yapılan operasyon ile "yenidoğan çetesi"nin çökertildiğini bildiren Bakan Memişoğlu, şöyle devam etti: "Çetenin çökertilmesi şu, deliller toplandıktan sonra ve çeteyle ilgili 'Gerçekten SGK'yı kandırdılar, üçkağıt yaptılar, bebeklere iyi bakmadılar, devletin parasını soydular' bu mantık ve artı delillerle beraber toplanıyor. 9 Mayıs 2024'te savcılık, gizlilik kararını kaldırıyor çünkü baskını yapmış, ilk aşamasını bitirmiş. Bu sefer 3 bin 472 sayfa polis fezlekesi, savcılık ifadeleri, Masak raporlarının hepsini incelemek üzere bizim müfettişlerimize veriyorlar. Bizim müfettişlerimiz ilk aşamada bunların hepsini inceliyor. Hastanelerle, kurumlarla, kişilerle ilgili sadece tutuklamak yetmiyor. Bir de Sağlık Bakanı olarak bizim de teftişimizin gerekliliği var. Çünkü adli süreç başkadır idari süreç başkadır. Biz onu çalışıyoruz."
"İlliyet bağını kurmak için bilimsel kurul oluşturuldu"
Kamuoyunda "Ölümler varken siz neden durdunuz?" diye bir soru olduğunu aktaran Memişoğlu, esasında büyük bir çeteye operasyon yapıldığını, devletin gücü ve işbirliğiyle bu çetenin çökertildiğini ifade etti. Memişoğlu, 28 Haziran 2024'te, ilk şikayetin üzerinden 13 ay geçmesinin ardından bütün delillerin toplandığını ve çeteye baskın yapıldığını belirterek, "Savcılık 28 Haziran'da bize 'Bebek ölümleriyle şüphelilerin fiilleri arasında bir illiyet bağı var mı?', bu sefer bizim teftiş heyetimize yazı yazıyor. 3 Eylül 2024'te kasetler Jandarma Kriminal Büro tarafından çözümlenerek bize geliyor." dedi.
Gerçekten büyük bir çalışma yürütüldüğünü vurgulayan Memişoğlu, söz konusu hastanelerde çalışanların hepsinin çete üyesi olmadığını söyledi. Bakanlığın, illiyet bağı olup olmadığını çözmek için incelemede bulunduğunu dile getiren Memişoğlu, şunları kaydetti: "16 Eylül 2024'te bebek ölümlerinin bunlarla alakalı olup olmadığı, çünkü bu bebekler zaten yoğun bakımda yattıkları için normal mi öldüler, yoksa ihmalden mi öldüler? Bu insanların esası aslında bebekleri öldürmek değil, bebekleri uzun süre yatırarak hem aileden hem de SGK'dan para almak maksadıyla olduğu düşünüldü ve öyle bir yaklaşım sergilendi. İlliyet bağını kurmak için bilimsel bir kurul oluşturuldu bizim tarafımızdan, 1 profesör ve 2 doçent arkadaşımız, bu bebeklerle konuşmaları eşleştiriyorlar."
"Tıbbi mütalaa 16 Eylül 2024'te savcılığa gönderiliyor"
Memişoğlu "Bebek ölümlerinden şüphelilerin sorumlu olduğu kanaati belirtiliyor ve söz konusu tıbbi mütalaa Büyükçekmece Savcılığına gönderiliyor. 16 Eylül 2024'te savcılığa gönderiliyor. Yolsuzluk, usulsüzlük, nitelikli dolandırıcılık başlıkları ile devam eden soruşturma kapsamında bebek ölümleri ilk defa 16 Eylül 2024'te, biz teypleri, bilgileri aldıktan sonra dahil ediliyor. Bunu savcılığa iletiyoruz. O da iddianamesini hazırlıyor, tehdit olayı, bu aşamalarda o da oluyor, 30 Eylül'de sanırım tam tarihini bilemeyeceğim ama bizim müfettişlerimiz oturuyor, raporu yazıyor." diye konuştu.
Müfettişlerin, 28 Eylül 2024'te mevzuata aykırı işlemlere ilişkin tespit edilen raporlamayı yaptığını ve hastanelerin kapatılma önerisini sunduklarını aktaran Memişoğlu, Sağlık Bakanlığının 28 Eylül itibarıyla çetenin bebeklerin ölümüyle ilgisi olduğu nedeniyle Teftiş Kurulu Başkanlığına hastanelerin kapatılmasını söylediğini belirtti. Bakan Memişoğlu, "Bunu savcılığa da bildirince, savcılık 16 Ekim 2024'te iddianamesini bitirip sunuyor. Biz de 18 Ekim'de savcılık iddianamesi bittikten 2 gün sonra da hastanelerin ruhsatlarını iptal ederek kapatıyoruz." dedi.
Memişoğlu, Yenidoğan çetesiyle ilgili olarak, "olay medyada ortaya çıktıktan sonra hastaneler kapatıldı" şeklindeki eleştirilerin hatırlatılması üzerine, şunları söyledi: "Dezenformasyon tabii ki bilmeden yapılabilir, gerçekten biz de iyi anlatmamış olabiliriz. O kadar başarılı, eş güdümle çalışılmış, devlet bütün mekanizmalarını kullanarak büyük bir çeteyi ve maalesef bizim bebeklerimizin sağlıksız olmasını, onların suistimallerini, bu kadar olabileceğini biz ancak eylül ayında ispatlayabiliyoruz ve illiyet kurabiliyoruz. Bu da savcının haziran sonunda yazdığı 'bu illiyeti araştırın' demesiyle oluyor. Çünkü dosya hep gizli. Yani şunu söylüyorum. Biz diyelim dikkate almasaydık, gittiler, denetlediler bir şey bulamadılar, illiyet yoktu ortada anlatabiliyor muyum? Topluma şunu ifade ediyorum, biz sağlıkta çürük elmaları ayıklamak yetkisindeyiz, kararlılığındayız ve bu konuda hiç kimseye taviz veremeyiz. Bunlar devam edecektir. Bu konuda çürük elmaları bulup, gereğini her zaman yapacağız."
"Denetimlerimizi revize edeceğiz"
"Denetimlerin neden yetersiz kaldığı" yönündeki soru üzerine Memişoğlu, "O çete çok profesyonel, kesin ama şu da var, denetimlerimizi de revize edeceğiz, yeniden bir yapılanmaya gireceğiz." ifadesini kullandı.
Şu anda 3 çeşit denetimlerinin olduğunu aktaran Memişoğlu, şu bilgileri paylaştı: "Bunlar, olağan denetim, ruhsata dayalı ve hizmete dayalı. Bunlar senede 40-50 bin tane yapılır Türkiye'de. Bir de olağanüstü denetim dediğimiz, şikayete bağlı ya da müdürün yetkisinde olan denetimler var. Biz, hastanelerin hastalarının bilgileri ve durumlarıyla ilgili de denetim mekanizmaları oluşturacağız, biraz daha fonksiyonel denetime dönüşeceğiz. 3-4 aydır da çalışıyoruz, bakan olduktan sonra. Burada özel hastanelerin de bazı yapısal sorunları olduğunu gördük. Özel hastaneleri de disiplinize etmek gerektiği kesin. Bizim denetim mekanizmalarımızı daha güncel hale getirmemiz gerektiğini kesin net söyleyebilirim. Siz ne kadar elektronik sistem de olsanız bunu ne kadar halükarda yapsanız da maalesef bu tür çeteleşmeler, kötü niyetli insanlarla mücadele her zaman olacaktır, olmuştur da."
Bakan Memişoğlu, 1,5 milyon sağlık çalışanı arasında "çok küçük çürümüş" kişilerin, "depremde kuvözü bırakmayan sağlıkçı" ve diğer sağlıkçıların haklarını yediğini vurguladı.
Her türlü suistimali engellemek için her şeyi yaptıklarını kaydeden Memişoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bugün insanlar 'benim bebeğime bir şey oldu mu acaba' demeye başlıyor. Dünyanın birçok ülkesinden bize sağlık hizmeti almaya geliyorlar, biz bu hizmeti iyi vermezsek kimse gelmez. Biz kendi değerlerimizi, Türkiye'nin, Türk toplumunun iyi yaptığı şeyleri birkaç tane insanlıktan nasibini almamış, ben düşündükçe, rahat duramıyorum, rahat da edemiyorum. Bunlar bebeği öldürtmek için değil, esasında bebeğin o hastalığından faydalanarak uzun süre yatırıp onlardan para kazanmak için bunu yapıyorlar. Ama baktığınız zaman fiziki şartları, bebeklere hizmetlerinde kusur bulunduğu için illiyet bağı kurulduğu için kapatıldı. O 41 kişiden sonra ikinci aşamada da tehditle vesairede 5 kişi daha tutuklandı. Toplam şu anda gözetime alınan şüpheli 47 kişi, 20 kişi de tutuklu."
Memişoğlu, kapatılan hastanelerde çalışan, çeteyle ilgisi olmayan doktor ve hemşirelerle alakalı bir yaklaşımlarının olup olmayacağı sorusuna ise şu yanıtı verdi: "Bakanlık olarak yeniden atama kurası açıyoruz, süresi bitmişti, biraz uzattık ki iyi niyetli arkadaşlarımız bize başvururlarsa onlarla ilgili hakları, şansları olsun. Özel Hastaneler Dernekleri başkanını ben bizzat aradım. Dedim ki 'buradaki hemşiresi, çalışanı vesaire varsa lütfen bunlara siz de sahip çıkın, biz de sahip çıkalım'. Tabii ki olmasını istemediğimiz bu durumla karşı karşıyayız. Ama şu andaki bu kadar iddianame ve soruşturmalar neticesinde bunları kapatmamız gerektiğini, hepsinin de bilmesini istiyorum."
"İlliyet bağı kurmazsanız hastane de kapatamazsınız"
"SGK'yi zarara uğratmakla bebeklerin ölümüyle illiyet bağı kurulmuş olmasının, en kilit nokta olduğu ve bebeklerin ölümünden sorumlu olanların bu şekilde mi ceza almasının sağlandığı" sorusunu da Memişoğlu, "İlliyet bağı kurmazsanız hastane de kapatamazsınız, insanlara da ağır ceza veremezsiniz. İlliyet bağı bizim için hocalarımızın ve raporların tamamı bakanlığa ulaştıktan sonraki aşamada, ancak iddianamedeki delilleri gördükten sonra bunu yaptık. Savcılık, delilleri ve şüpheyi ispatlayacak hale geldiği nisan ayında da çeteyi çökerttik. Bu esasında zamanlama olarak da süreç olarak da doğal ve gerçekten işbirliğinde yapılacak bir süreç." diye yanıtladı. Bakan Memişoğlu, savcıya olduğu gibi Bakanlığa ya da müfettişlere de benzer tehditlerin yapılıp yapılmadığı yönündeki soru üzerine tehditleri görmediklerini, Allah rızası için çalıştıklarını aktardı.
Müfettişlerin bu aşamada "müthiş" efor sarf ettiğini dile getiren Memişoğlu, şunları kaydetti: "İki arkadaşımız bir senedir bu işte gece gündüz uğraşıyor. İddianamesinden o sayfalarca olan denetim evraklarına, binlerce saat olan görüntülere emin olun çok büyük bir çaba bu. Ben o müfettişlere, gerçekten burada emek veren herkese, toplumumuz, bu çocuklarımız, çocuklarımızın aileleri için teşekkür ediyorum. Tabii ki biz buna başlangıç yaptık, yönetici olarak takip ettik. Ama esas kahramanlar oradaki çalışanlar, onları dinleyenler sadece. Oraya gidip denetim yapanlar, tutanak tutanlar, bir çeteyi çökertmek ki bu gerçekten göreceksiniz iddianamede çok büyük çaba eseri olan bir şey. Bunu karalamaya veya yanlış dezenformasyon eden insanlara bir şey demiyorum ama biz iyi tarafından, iyi insanlar, doğru insanlar olarak elimizden geleni yapıyoruz. Mücadeleye hep devam edeceğiz. Her şeyi ifade etmeniz durumunda oradan küçük bir kelime alıp, bunu başka şeylere yönlendiren, dezenforme eden kişiler de kendi işlerini yapıyor diye bakarım ben. Ben kendi işimi yapıyorum. Emin olun, bu sağlık çalışanlarımızla, bu fiziki altyapımızla, Cumhurbaşkanımızın desteğiyle, dünyanın en iyi sağlık sistemini, Türkiye'nin lokomotifi olabilecek bir yapıyı oluşturmaya çalışıyoruz. Ama maalesef bunu istemeyenler de var herhalde diye düşünüyorum."
"Kadrolarımızı yakın zamanda ilan edeceğiz"
Atama bekleyen sağlık personeline ilişkin soru üzerine Memişoğlu, 2025'te atama kadrolarını ilan edeceklerinin bilgisini verdi. Konuyla ilgili Hazine ve Maliye Bakanlığıyla görüşmelerin devam ettiğini, sağlıkla ilgili ilgili ihtiyaç olan yerlere atama yapılacağını belirten Memişoğlu, "Ben sadece kamunun Sağlık Bakanı değilim bütün sektörün bakanıyım. Özel sektörü, vakıf üniversiteleri, devlet üniversiteleri, hastaneleri, ilaç üreticileri, depocular, malzemeciler... Bunların büyümesi ve gelişmesi için, sağlık sektörünün daha iyi olması için uğraşıyoruz. O nedenle sadece kamuyu gözetmesinler ama biz kadrolarımızı çok yakın zamanda ilan edeceğiz, biraz daha sabretsinler." ifadelerini kullandı.
"Yenidoğan çetesi" olayında kapatılan bir hastanenin başhekimiyle fotoğrafının bulunmasına dair soru üzerine Bakan Memişoğlu, ilgili hastanenin başhekiminin Trabzon'dan ortaokul ve lise arkadaşı olduğunu kaydetti. Memişoğlu, fotoğrafın 2023'ün temmuz ayında çekildiğini, çetenin o sıra yeni dinlenmeye başlandığını anlatarak, "Geçmişte arkadaşlık yaptık, şu anda çok samimi değiliz. Ama ben bütün hastaneleri İstanbul'un il sağlık müdürü olarak dolaşıyordum. Özel sektörde de vakıf üniversitesinde de devlet hastanesinde de gittiğimde fotoğraf çektiririm. Ama şunu söyleyeyim, benim bakanımın hastanesini de kapattım, benim arkadaşımın hastanesini de kapattım. Eğer bir gereklilik varsa kardeşim de olsa bakanım da olsa arkadaşım da olsa o gerekliliği yerine getiririm." diye konuştu.
Sağlık Bakanı olarak milletin parasını harcadığını ve milletin sorumluluğunu taşıdığını vurgulayan Memişoğlu, şöyle konuştu: "Onun için bu esasında şunu gösterir, o arkadaşıma da benim eski bakanıma da hiçbir bilgi sızmamıştır ve onların hastaneleri kapatılmıştır. Toplum artık bu tür iftira benzeri yönlendirmeleri lütfen dikkate almasın. Çünkü gerçekten düzgün, çalışkan, bir şey yapmaya çalışan insanların bu ülkede nedense engellenmesi için her türlü çaba harcanıyor. Yani bu çok net ama biz bundan vazgeçmeyeceğiz. Bu ülkeye de bu millete de hizmete devam edeceğiz. Her türlü mücadeleye de hazırız. Bu kadar net söylüyorum."
"Bu çocukların öyle öldüğünü düşünmüyorum, düşünmek de istemiyorum"
Bakan Memişoğlu, "Bu insanların amacı çocukları öldürmek değilmiş gibi bir ifade kullandığınıza yönelik sosyal medyada bir tartışma var. Ne söylemek istersiniz?" sorusu üzerine şöyle yanıt verdi: "Biz, başlangıçta bu çocukları öldürmek amacıyla değil, bu çocukların yaşam sürelerini uzatarak daha çok para kazanmak mantığıyla hareket edildiğini düşünüyoruz, çocukları öldürme planlı veya 'ben çocuğu öldüreyim' yaklaşımı olduğunu düşünmüyorum, bu kişisel kanaatim. Ama ihmalinden veya yeteri kadar bilgisinden veya o şartların sağlanamamasından çocukların ölmesi de bu adamların sorumluluğunda. Bakın o yanlış anlaşılmasın, yani bir kişiyi öldürmek için çaba harcamaktan bahsetmiyorum ben onu söylemeye çalışıyorum yoksa onların ihmalinden, yanlış davranışından bilgisizliğinden veya oradaki şartların kötülüğünden bu çocuklar ölmüşse bu kişiler zaten sorumlu, onu anlatmaya çalışıyorum. O şartları sağlayamaması da bu adamların kötü niyetli olduğunu, vicdanlarını kaybettiğini gösterir. Durup dururken birçok insanı öldürmeye teşebbüs etmekle ilgili mahkeme sonucunda ne olacağını bilemem. Ama benim kişisel kanaatim bunun böyle 'ben onların çocuklarını öldüreyim' böyle bir şey olacağını sanmıyorum, inşallah değildir. Bugün 41 bin kişiyi öldürenler öyle ama. Bu çocukların inşallah öyle öldüğünü düşünmüyorum, düşünmek de istemiyorum."
"Yenidoğan çetesi"nin çökertilmesinden sonra sağlık kurumlarındaki denetimlerin artmasıyla başka suistimallerin yakalanıp yakalanmayacağına dair soru üzerine Memişoğlu, bu konudaki çalışmaların devam ettiğini bildirdi. Memişoğlu, insan sağlığını tehdit eden ne varsa karşısında durmaya devam edeceklerini vurgulayarak, sağlıklı kalmak için her şeyi yapacaklarını, daha çok candan cana dokunarak ve insanlarla iletişim kurarak gerçeklerin saptırılmadığı bir dünyada yaşamayı temenni ettiğini sözlerine ekledi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.