Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM'deki grup toplantısında konuştu. Ayaklarına pranga vurmak için kuyruğa girenleri, varlıklarına rehin koymak için el birliği edenleri diri umutlarıyla söndüreceklerini, kabına sığmaz heyecanlarıyla süpüreceklerini ve zamanı kendi yörüngesine çekmiş muazzam duruşlarıyla sileceklerini belirten Bahçeli, “Tarih sahnesinde onlar yokken biz vardık. Gün gelecek onlar yine olmayacak, ancak biz her zaman var olacağız.
Kıtalarda bizim sözümüz geçerken, coğrafyalarda bizim fermanımız okunurken kıyıda köşede yer bulmak için çırpınanlar bugün bize medeniyet dersi vermeye kalkıyorlar. Kendi pisliklerini çuvala basanlar olmayan kusurumuzu beşeriyetin duvarına asıyorlar. Çıkarcılar işbirliği yapıyor, hainler güç birliği yapıyor, yedi düvel atını nallayıp itini yallayıp üstümüze saldırıyor. Hamdolsun dağları devirir, çağları çevirir, gene de bunları mahvı perişan ederiz. Taviz vermeyiz, teslim olmayız, yılgınlık göstermeyiz” dedi.
"İkazen diyorum ki, ya bugün ya da yarın, devran dönüp hesap vakti geldiğinde, vahşetin ilkel ortaklarına müşfik ve müsamahalı davranan tıpkı onlar gibi alçak olacaktır."
Terör örgütleriyle görülecek acıklı bir hesaplarının olduğunu dile getiren Bahçeli, “Bu kanlı çeteleri üzerimize kışkırtan zalimlerle çözülecek birikmiş, hatta gittikçe ağırlaşmış meselelerimiz vardır. İkazen diyorum ki, ya bugün ya da yarın, devran dönüp hesap vakti geldiğinde, vahşetin ilkel ortaklarına müşfik ve müsamahalı davranan tıpkı onlar gibi alçak olacaktır. Terörle mücadele esas itibariyle çok boyutlu ve karmaşık bir süreçtir. Türkiye bunun hakkını her saha ve zeminde kahramanca vermektedir.
Yalnızca seri katillerle değil, aynı zamanda onları kiralayan, kullanan, bölgesel çıkarları uğruna silah, eğitim, mali ve lojistik destek sağlayan ülkelerle de kıran kırana bir mücadele sürmektedir. Artık kiminle mücadele halinde olduğumuzun tanım ve tarifini net bir şekilde yapmak lazımdır. Demem odur ki, terörle mücadelenin asıl ve arkada duran şirret faillerini deşifre etmek, bunların yüzüne ayna tutmak şarttır. Çünkü bir yanda elimizi sıkmak için öne çıkan, diğer yanda kolumuzu kesmek için ön almaya çalışan ülkelerin ikiyüzlü tavırları iyice sabırları taşırmıştır” diye konuştu.
"Bize dost diye seslenen, ama postumuza saman doldurmak için fırsat kollayan mihrakları biliyoruz, tanıyoruz"
Dost ve müttefik sandıkları, hatta NATO şemsiyesi altında birlikte oyalandıkları bu ülkelerin asıl gayesinin, Türkiye'nin boyun eğmesi olduğunu söyleyen Bahçeli, “PKK/YPG cinayet ve ihanet kuklasıdır, kuklacılar ise perdenin arkasında saf saf toplanan karanlık ve kahrolası emperyalist kumpasçılardır. Eski dönemlerde bir terzi makasında şunlar yazıyormuş: ‘Her elini sıkanla dost, her canını sıkanla da düşman olma.' Bize dost diye seslenen, ama postumuza saman doldurmak için fırsat kollayan mihrakları biliyoruz, tanıyoruz. Saf değiliz, şuursuz değiliz, bakar kör hiç değiliz. Kim kiminle yürüyor açıklıkla görüyoruz. Dostumuzun da düşmanımızın da her an değişeceğinin, nihayetinde devletler arasında bu çerçevede kalıcılık ve süreklilik olmayacağının bilincindeyiz. Buna karşılık bizim değişmez inancımız ise şudur: Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur” şeklinde konuştu.
"Pençe-Şimşek ve Pençe Yıldırım operasyonlarıyla hainler korkuya kapılmışlar, kaçacak ve saklanacak delik aramışlardır"
Yurt içinde ve yurt dışında yuvalanan bölücü terör örgütüne darbe üstüne darbe vurulduğuna dikkat çeken Bahçeli, şöyle konuştu:
“24 Nisan Cumartesi gününden itibaren, Irak'ın kuzeyinde yer alan Metina ve Avaşin-Basyan bölgelerindeki terör kampları havadan ve karadan ateş altına alınmıştır. İlk önce, ateş destek vasıtalarıyla sınır ötemizde mıntıka temizliği yapılmıştır. Bunun yanında Kandil bölgesinde belirlenen nokta hedeflere savaş uçaklarımız hava akını düzenlemiştir. Karadan sızan, ayrıca hava hücum harekatıyla hedef bölgeye intikal eden komandolarımız Allah nazarlardan esirgesin, tespit ettikleri teröristlerle birlikte, sığınak, barınak ve mühimmatları birer birer imha etmişledir. Pençe-Şimşek ve Pençe Yıldırım operasyonlarıyla hainler korkuya kapılmışlar, kaçacak ve saklanacak delik aramışlardır. Ancak korkunun ve kaçmanın ecele faydası yoktur. ‘Ara-bul-yok et' parolasıyla hainlerin kanlı defteri Allah'ın izniyle dürülecektir. Bu canilerin kökü kuruyasıya kadar mücadeleden dönüş yoktur.
Kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimizle övünüyorum. Operasyona katılan evlatlarımızın alınlarından öpüyorum. Başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere, Milli Savunma Bakanımızı, komuta heyetimizi ve bütün kahraman askerlerimizi kutluyorum. Rabbim gazalarını mübarek etsin. Hepsinin yanındayız, hepsinin arkasındayız, hepsine dua ediyoruz. Terörle mücadele esnasında şehit olan kahramanlarımıza da Allah'tan rahmet niyaz ediyor, şu anda tedavi gören evlatlarımıza şifalar diliyorum. Güney sınırlarımız boyunca milli güvenliğimizi doğrudan veya dolaylı tehdit eden kim olursa olsun, karşımıza kim çıkarsa çıksın, teröristler veya sahipleri hepsi birden üstümüze gelirse gelsin, biz bu yoldan dönersek namus bize ar olsun. Terör örgütlerinin topraklarımızdan ve mücavir bölgelerden sökülüp atılması için milletimizin desteği tamdır, kahramanların inancı tamdır, devletin iradesi tam ve eksiksizdir. Kanı, gözyaşını, yıkımı, hıyanet ve melaneti geçim kapısı gören insanlık düşmanlarını acımadan cezalandırmak barış ve huzura hizmet, hakka ve hukuka hürmettir.”
"KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar papağan değildir, Kıbrıslı Türklerin hak ve çıkarlarını milli hassasiyetlere muvafık şekilde savunan cesur bir yürektir"
“Bir yanda kripto para vurgunuyla gri pasaport rezaleti, diğer yanda kaybolan atlar; bir tarafta Karadeniz'deki sert kutuplaşma diğer tarafta Akdeniz'deki sıcak kamplaşma ülke gündeminin başlıca tartışma konuları arasındadır” ifadelerini kullanan Bahçeli, zincirleme gelişmelerin reaksiyonunun neredeyse anbean değiştiğini bildirerek, “Aynı şekilde 27-29 Nisan'da Birleşmiş Milletler gözetiminde, taraf ve garantör devletlerin katılımıyla Cenevre'de yapılacak gayri resmi Kıbrıs Konferansı da gündemi meşgul eden, takibi mecburi olan milli bir konudur. Kıbrıs'ta bağımsız, eşit, egemen iki devletli çözümden başka bir yol kalmamıştır. Adil, adaletli, hakkaniyetli, kalıcı ve eşitlik ilkesine dayalı bir çözüm isteniyorsa yegane çare budur.
KKTC'nin bir önceki Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın, Cenevre sürecini baltalamak için devreye girmesi, ayıplı bir üslupla mevcut Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar'ı hayasızca eleştirmesi bize göre uyuyan Komünist hücrelerin tekrar harekete geçtiğinin işaretidir. Nereye ve kimlerin bataklığına aktığı az çok belli olan bu ahmağın, Sayın Tatar'a yönelik ‘Cenevre'de Türkiye'nin papağını olacak' açıklaması tam manasıyla EOKA'cı bir ağzın hezeyanıdır. Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar papağan değildir, Kıbrıslı Türklerin hak ve çıkarlarını milli hassasiyetlere muvafık şekilde savunan cesur bir yürektir. Türkiye'yle işbirliği halinde mücadelesini sürdürüyor olmasından rahatsızlık duyanlar ise Türk düşmanları, Rum sevdalılarıdır. Sayın Tatar'a Türkiye'nin papağını diyenler önce kendilerine bakmalı, papaz tuzaklarına nasıl düştüklerine kafa yormalıdır. Tabii kafaları varsa, kalpleri varsa, adamlıkları kaldıysa” diye konuştu.
"Tarih yazmak, en az tarih yapmak kadar hayati bir sorumluluktur"
Tarih olmakla tarihi olmak, tarihe geçmekle tarihten geçmenin farklı anlamlar taşıdığını söyleyen Bahçeli, şunları kaydetti:
“Tarih yazmak, en az tarih yapmak kadar hayati bir sorumluluktur. Bir nevi, aslanlar kendi hikayelerini yazmadığı sürece, dillerde dolaşan avcıların söyledikleri olacaktır. Maalesef günümüz şartlarında tarih yalancı şahit olarak kullanılmakta; nesnel, bilimsel ve tarihsel gerçekler ideolojik ve siyasi maksatlarla çarpıtılmaktadır. Mesela bir asır önceki hadiseleri döneminin şartlarından koparıp bugünün mantığıyla yorumlarsak, zamanlar arası tutarsızlığa düşüp sübjektif kalıplarla analize sokarsak vahim bir tehlikeyle karşılarız. Bu tehlikenin yol açacağı mahsurlar saymakla bitmeyecektir. Geçmişin sayfaları kapansa da, ortaya çıkardığı biteviye ve dinamik sonuçlar geleceğin devletler ve milletler arasındaki münasebetlerin yönünü müessir ve münhasır ölçülerde tayin edecektir.
Zamanlararası muhtemel bir kopukluk, dün ile bugün arasında vasat bulacak bir kırıklık çok ciddi badirelere, tahmini mümkün olmayan husumetlere davetiye çıkaracaktır. Bir başka açmaz da, tarihin derinliklerine fosilleşmiş saplantılarla, fotomontaj önyargılarla bakılmasıdır. Böyle bir durumda insanlık tıpkı halihazırda yaşandığı gibi, kaos ve kargaşanın uçurumuna yuvarlanacak, sonu gelmeyen restleşmeler, derinleşen cepheleşmeler, kamçılanmış nefretler hakimiyet kuracaktır. Tarih aynı zamanda; donmuş, durmuş, zamanın bir anında sabitlenmiş olaylar yekûnu olarak da görülmemelidir. Diyebiliriz ki, manası, mesajı ve muhtevası bakımından geleceğin yol haritası, gelecek hedeflerin haysiyeti görmesini bilenler için tarihin vicdanında saklıdır.
Her 23 Nisan günü Gazi Meclisi'mizin açılmasıyla birlikte milli egemenliğin taçlandığı dönemi idrak ediyorken, her 24 Nisan günü de milletimizin taşa tutulduğu bir iftira sağanağına muhatap oluyoruz. Ne garip, ne tuhaf bir tenakuzdur ki, karanlık geçmişlerinden utanmayan, insanlığa musibetten başka bir şey sunmayan ülkelerin; tarihin hiçbir devrinde olmamış, yaşanmamış ve sadece yalan temeli üzerine inşa edilmiş soysuz propagandalarına maruz kalıyoruz.”
"(ABD Başkanı Biden'ın 'soykırım' söylemi) Sonunda lobilerin oyuncağı, diasporanın tutsağı olduğunu 24 Nisan günü tarih cinayeti işleyerek, yalana sımsıkı sarılarak ispat etmiştir"
Kendilerinin ne gıybetle ne de haramla işleri olacağını, inandıklarını söylediklerini, söylediklerinin de mertçe arkasında durduklarına vurgu yapan Bahçeli, “Tarihimizi sorgulatmayız, milletimizi yargılatmayız, milli şerefimizi sonu ölüm bile olsa tartışmaya açtırmayız. ABD'nin yeni başkanı, seçim kampanya döneminde Ermeni lobilerinin gözüne girmek, siyasi desteklerini almak niyetiyle sözde soykırımı tanıyacağını duyurmuştu. Sonunda lobilerin oyuncağı, diasporanın tutsağı olduğunu 24 Nisan günü tarih cinayeti işleyerek, yalana sımsıkı sarılarak ispat etmiştir” ifadelerini aktardı.
Biden'ın, 24 Nisan tarihli yazılı açıklamasının iki yerinde soykırımdan bahsettiğini, 1915 olaylarında hayatlarını kaybedenleri onurlandırdıklarını dile getirdiğini hatırlatan Bahçeli, şunları kaydetti:
“Nasıl onurlandıkları, nasıl onur katacakları başka bir tartışmanın konusudur. Biden iftira kampanyasına kurşun askerlik yapmakla kalmamış, bir de Konstantinopolis ibaresini kullanmıştır. Osmanlı İmparatorluğu'nda böyle bir isimlendirmeyle anılan bölge veya bir şehir yoktur. Bizim İstanbul'umuz vardır ve dünyanın en büyük Türk kentidir. Okyanus ötesinden bakınca nasıl gördüklerinin, neyi görmek istediklerinin bizim nazarımızda bit kadar değeri olmayacaktır.
Konstantinopolis sayfası 568 yıl önce kapanmıştır. Söz gelimi, tarihi geriye sarıp 1453 şartlarına dönsek bile dünyayı titreten, gemileri karadan yürüten, toplarla kalın surları döven mutlak ve muzaffer bir Türk varlığını sadece beşeriyet değil mahlukat bile tasdik ve teyit edecektir. ABD yönetimine soruyorum, peki siz neredeydiniz? Ne yapıyordunuz? Avrupa'dan kaçanlar veya sonu belirsiz bir maceraya atılıp okyanusları aşanlar bile o tarihlerde henüz ortalıkta görülmüyordu. Şu anda yaşadığınız coğrafyanın asıl sahipleri, hatta derilerinin renginden dolayı katlettiğiniz milyonlarca insan mutlu ve huzurlu bir şekilde hayatlarını idame ediyorlardı. Bay Başkan, Beyaz Saray'da Cumhur İttifakı'nı nasıl yıkarım, zillet ittifakını nasıl kollarım, Türk tarihini nasıl karalarım diye hesap yapmayı bırak ve şunu aklından çıkarma ki, Türk milletine sözde soykırım iftirası atacak en son ülke bile siz değilsiniz. Kısacık melez tarihinizde nice rezaletlere imza atan ülke olduğunuzu hatırlayarak, gerçeklerle yüzleşmeniz bizatihi sizi onurlandıracaktır.”
Dünyada güçlünün hukukunun değil, hukukun gücünün hakim olduğuna dikkat çeken Bahçeli, “İnsanlık onuru, insanlığın ortak mirası ABD'den katbekat büyüktür. Haklının güçsüz, güçlünün haksız olduğu dönemler kepenk indirmiş, emperyalizmin tarih mahkemesinde sorguya çekilme dönemi başlamıştır. Dünya artık eski dünya değildir. Bize soykırım çamuru atan Biden ve zihniyeti; Vietnam'da, Kore'de, Kamboçya'da, Laos'ta, Hiroşima'da, Nagazaki'de soykırım tüneline soktukları milyonlarca masumun öncelikle hesabını versinler, sonra konuşsunlar. Irak'ta bir milyon Müslüman'a, Afganistan'da 1,5 milyon mazluma kast ettiklerini, ucu bucağı görülmeyen ölüm tarlaları açtıklarını, kadınlara tecavüz edip küçücük çocukları mezara gömdüklerini kabul edecek ve bunun da bedelini ödeyecek onuru göstersinler, sonra ahkam kessinler. Biden açıklamasında, insan haklarına saygı duyulan, tüm insanların onur ve güven içinde hayatlarını sürdürecekleri bir dünyadan bahsediyor. O zaman ve o halde sizin gibilerinin bu dünyada olması züldür, zillettir, ziyandır” şeklinde konuştu.
"ABD Başkanı, sözde soykırım suçlamasıyla müttefiklik hukukuna onarımı uzun yıllar alacak ağır bir hasar vermiştir"
Zulümlerin dünyanın hiçbir yerinde meydana gelmemesi için ortak kararlılık vurgusu yapan Biden'ın, bunu önce kendisine, önce yönetimine, önce derisinin rengi kızıl veya siyah olduğu için katlettikleri suçsuz günahsız insanların manevi hatırasına anlatmak zorunda olduğunu bildiren Bahçeli, “ABD Başkanı, sözde soykırım suçlamasıyla müttefiklik hukukuna onarımı uzun yıllar alacak ağır bir hasar vermiştir. Dostluğun yalan, stratejik ortaklığın masal olduğunu ayan beyan göstermiştir. Tarih yaprakları 24 Nisan'ı işaret ettiğinde, ABD Başkanlarının 1915 olayları hakkında ne söyleyecekleri, nasıl yaklaşacakları, büyük felaket mi yoksa soykırıma mı diyecekleri artık merak konusu olmaktan çıkmıştır. Yıllardır Türkiye üzerinde baskı ve dayatma aracına dönüştürülen 24 Nisan tarihi bizim için 23 Nisan'ın bir gün sonrasıdır ve sıradan bir gündür. Ne biliyorlarsa açıklasınlar.
Ellerinden ne geliyorsa yapsınlar. Biz yolumuzdan dönmeyeceğiz. Tarihimizle ters düşmeyeceğiz. 27 Mayıs 1915 tarihinde karar altına alınıp 1 Haziran 1915'de uygulamaya koyulan Sevk ve İskan Kanunu'yla her zaman gurur duyacağız. Dönemin milli kahramanlarını, bu millete şehadetleriyle hizmet eden asil kahramanlara tarih huzurunda şükran ve minnet duygularımızı her fırsatta göstereceğiz” dedi.
Tarihi, siyasi istismar konusu haline getirmenin bizatihi yaşanmışlıklara saygısızlık olduğunu kaydeden Bahçeli, “1915 olayları konusunda milletimizin yüzü ak, alnı açıktır. Telaşa kapılmamızı gerektirecek bir hatamız, bir gafletimiz veya bir suç dosyamız çok şükür yoktur. Tarihi vesikalar ortadadır. Arşivleri karşılıklı açarak ortak tarih komisyonu kurulsun dediğimizde kimlerin bu teklife yanaşmadığı bellidir, bilinmektedir” ifadelerini aktardı.
Ermeni lobilerinin amacının açık olduğuna dikkat çeken Bahçeli, “ABD'de bu kirli ve kinli amaca çanak tutmaktadır. Sözde 3-T politikası olarak adlandırılan; ‘Tanıma-Tazminat-Toprak' talepleri Türk ve Türkiye düşmanlarının ortak motivasyonu, ortak emelidir” dedi.
"Bize göre, ABD ile ilişkiler tarihi bir kavşaktadır. S-400'ü aktif hale getirmek, F-35 projesi için ödediğimiz paraları tahsil etmek bundan sonraki ilk işimiz olmalıdır"
“Anadolu'daki toplu Türk mezarlarının izahını kim nasıl yapacaktır? ASALA terör örgütünün şehit ettiği diplomatlarımızın ve vatandaşlarımızın hesabını kimler verecektir?” sorusunu soran Bahçeli, “ABD Başkanı'nın 1915 olaylarına soykırım demesi siyasidir; hukuki, objektif ve insani hiçbir dayanağı yoktur. Biden, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 11'inci maddesine göre nefret suçu işlemiştir. 1948 Birleşmiş Milletler Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'ne atıf yaparak 1915 olaylarını bu sözleşmeye uydurmaya çabalayanlar tarihe ve hukuka kast etmiş haçlı kalıntılarıdır. Bize göre, ABD ile ilişkiler tarihi bir kavşaktadır.
S-400'ü aktif hale getirmek, F-35 projesi için ödediğimiz paraları tahsil etmek bundan sonraki ilk işimiz olmalıdır. Devletimizin ve hükümetimizin alacağı her karara desteğimiz peşinen söylüyorum sonucu ne olursa olsun tamdır. Bugün, TBMM'nin ortak bir iradeyle sözde soykırım iftirasını telin edeceğine de gönülden inanıyor ve bunu bekliyorum. Baktığımız yer Washington değil başkent Ankara'dır. ‘Hepimiz Ermeni'yiz diyenlere açık açık sesleniyorum, sizin ne olduğunuz değil bizim sizi nasıl gördüğümüz önemlidir. Size bakınca boşluk ve hiçlik görüyoruz, ama siz bize bakınca ya Talat Paşa'yı, ya Enver Paşa'yı ya da Mustafa Kemal Paşa'yı gördüğünüzden adımız gibi eminiz. Çünkü biz Türk milletiyiz, Türkiye'yiz, tarihimizle bir ve ayrılmaz bir bütünüz” değerlendirmesinde bulundu.
"Kürt kökenli kardeşlerim artık gözünü açsın, artık kararını versin; bölücü terör partisi HDP'nin kökü de kimliği de Ermeni'dir"
Meclis'te grubu bulunan, bu milletin ekmeğini yiyip suyunu içen, devletin hazinesinden geçinip saltanat süren ‘HDP' isimli örgütün, PKK'nın uzantısı olmasının yanında ASALA'ya da uyduluk yaptığını cümle alemin gördüğünü belirten Bahçeli, şöyle konuştu:
“HDP Merkez Yürütme Kurulu, 24 Nisan'daki açıklamasında sözde Ermeni soykırımının bu topraklarda yaşandığını, adaletin de bu topraklarda sağlanması gerektiğini şerefsizce iddia etmiştir. Bu hainler korusu, Türkiye'nin Ermeni soykırım utancıyla yüzleşmesini istemiştir. Kürt kökenli kardeşlerim artık gözünü açsın, artık kararını versin; bölücü terör partisi HDP'nin kökü de kimliği de Ermeni'dir. Anadolu'nun Hristiyanlardan arındırıldığını söyleyecek kadar Türk ve İslam düşmanı olan bu soysuzlarla aynı havayı teneffüs etmek bile günahtır. Hala demokrasi diyerek HDP'ye destek çıkacak var mıdır? Şu kadar oy aldı, bu kadar milletvekiline sahip diyecek bir köksüz ortaya çıkacak mıdır?
Bu şer yuvası, bu ASALA temsilcisi, bu terör acentesi hala faaliyetlerine pişkince devam edebilecek midir? 6-8 Ekim olaylarıyla ilgili Ankara 22.Ağır Ceza Mahkemesi'nde dün görülmeye başlayan davanın 108 sanığı için gün yüzünü haram edecek karar çok kısa süre içinde alınmalı ve HDP'nin kapısına hukukun mührü vurulmalıdır. Bu parti görünümlü kanlı şebeke kapatılmalıdır. Bunlardan hiç kimse siyasette bulunmamalıdır. Milletimize soykırımcı diyen bu canilere Erivan'ın kapıları açıktır. Paşinyan da istifa etmiştir, buyursunlar, çok iyi bildikleri dağ yollarından Ermenistan'a terörist kamuflajlarını giyerek iltica etsinler. Bu milleti sevmeyenleri sevmeyiz, bu devlete katliamcı diyenleri asla affetmeyiz.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Biden seçildikten kısa bir süre sonra alelacele tebrik mesajı paylaşmıştı. Aynı aceleyi Biden'ın sözde soykırım açıklamasına karşı göstermedi, henüz çıtını bile çıkaramadı. Dahası HDP'ye tek bir laf etmedi, edemedi. Aynı şey İP'in başkanı için de geçerlidir. O da Biden'e şablon sözlerle, suya sabuna dokunmayan ifadelerle tepki gösterdi, döndü dolaştı aynı Öztrak gibi hükümetin dış politikasını eleştirmeyi tercih etti. Özellikle Kılıçdaroğlu'na soruyorum; seni korkutan nedir? Seni sindiren nedir? Seni soykırım suçlamasına karşı sessizliğe gömen hangi açıklarındır? Hiç mi utanmıyorsun? Hiç mi Allah'tan korkmuyorsun? Bu CHP'yi ne hallere düşürdün? Kendini nasıl pazarladın? Kimden hangi sözleri aldın? HDP ile ittifak kuranlar bizim gözümüzde tarihi yanlışın içindedir. Tarihle değil zilletle yüzleşmenin vakti gelmiştir.
HDP'ye tepki gösteremeyen CHP'si, İP'i ve diğerleri ASALA'nın çizgisindedir, Ermeni çetelerinin izindedir, PKK'nın dibindedir. Türk milleti bu zillete katlanamaz, bu hıyanete müstahak olamaz, bu kokuşmalara meydanı boş bırakamaz. Batsın sizin ittifakınız, batsın sizin siyasetiniz. Bu kadar mı düşmansınız Türkiye'ye? Bu kadar mı uşaksınız küresel güçlere? Bu kadar mı satıldınız bedelinizi en çok ödeyenlere? Suyun derin olup olmadığını iki ayağımızla test etmeye gerek yoktur. Aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar beklemeye hakkımız yoktur. Aziz milletim, büyük milletim, oyunu görün, onursuzları bilin, soykırım lobisini tanıyın, yarın geç olmadan zillete hak ettiği dersi verin. Vurun tokadı gitsin bunların alayı.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.