OMÜ Atatürk Kongre Kültür Merkezi’nde yapılan konferansa Samsun Valisi İbrahim Şahin, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Akan, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sevilhan Mennan, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
“Yerli Otomobil Serüvenimiz Devrim” konulu konferansında Prof. Dr Muhittin Şimşek “Bugün sizlerle tarihi bir olayı paylaşacağız. Bu bir hikaye değil, bu bir masal hiç değil, geçmişte olmuş bir olayın sizlerle paylaşımından ibaret bir konuşma olacaktır” şeklinde sözlerine başlayan Muhittin Şimşek değişim ve dönüşümün önemine dikkat çekti. Şimşek dünyanın, ülkelerin, konumların, insanların kısacası her şeyin değiştiğine işaret ederek “Değişmeyen iki şey var: Ölüler ve delilerdir. Öyleyse bir değişim yaşanacak, bu değişim gerçekleşirken üç alternatifimiz, üç yolumuz var. Bunlardan birisi ya değişimi yöneteceğiz, ikincisi ya değişimi yaşayacağız, üçüncüsü yahut da ölümü bekleyeceğiz. Çünkü değişimin üçlü unsuru vardır: Rekabet, küreselleşme ve teknolojidir” diye konuştu.
“REKABETİN PARAMETRELERİ DEĞİŞİYOR”
Rekabetin parametrelerinin (değişkenlerinin) değiştiği üzerinde duran Prof. Dr. Şimşek “1960’ların en önemli parametresi üret, ne üretirsen üret idi. Çünkü rekabet edecek kimse yoktu. Ama 1970’li yıllara gelindiğinde bu unsura bir şey daha eklendi; üreteceksiniz, düşük maliyetle üreteceksiniz. Üçüncüsü 1980’li yıllarda evet üreteceksiniz, düşük maliyetle üreteceksiniz ve de kaliteli üreteceksiniz. 1990’lı yılların en önemli rekabet parametresi de hız kavramıydı. Çünkü artık beklentiler değişiyor, ihtiyaçlar değişiyor ve büyük bir hızla değişiyor” diyerek yaşanan değişim ve dönüşüme dair katılımcıları bilgilendirdi.
2000’li yıllardaki en önemli rekabet parametresinin de bilgi olduğunu vurgulayan Şimşek “Kimileri 2000’Li yılları bilgi çağı olarak değerlendirmişlerdir. Fakat bu, eksik bir tanımlamadır. Sebebi de şu: Bilgiye ulaşmak çok önemli bir unsur olmaktan çıkmıştır. Eğer elinizde akıllı telefon gibi bir aletiniz varsa dünyanın neresinde olursanız olun istenilen soruyu sorsunlar cevabını verebilirsiniz. Çünkü Google efendi diye bir şey var” ifadelerini kullandı.
Tıpkı hava, çevre, gürültü kirliliği gibi bugün de bilgi kirliliği olduğunu söyleyen Şimşek asıl olanın bilgiyi süzgeçleyip katma değer haline getirmek olduğunun altını çizdi. Şimşek “Türkiye patates, domates, şeftali, soğan üretiyor, halbuki şu akıllı telefon taş çatlasa 100 gram. Ham malzeme olarak bu ürünün değeri 1 liradır. Ama insanoğlunun beyni, düşüncesi, bilgisi, becerisi, donanımı buna değer katıyor ve bu telefonu 2000 liraya satıyor. Kaç kat değer kattık? 2000 kat değer kattık. Oysa 1 patatesi ektik, 5 patates aldık, taş çatlasa 10 kat değer katmış olduk. Yani endüstriyel üretimlerin katma değerinin yüksekliği bizim refah düzeyimizi etkileyen önemli bir parametredir. Demek oluyor ki 2000’li yılların en önemli parametresi bilginin organize edilmesidir” şeklinde konuştu.
“EĞER BİR VİZYON MİSYONLA DESTEKLENMEZSE İLLÜZYONA DÖNER”
Şimşek teknoloji tarihindeki bazı büyük olaylar hakkında katılımcıları bilgilendirerek “Ama esas gelişme 1950’li yıllardan sonra başladı ve bugün artık nereye gideceğini tahmin edemeyeceğimiz şekilde inanılmaz bir gelişme var” diyerek gençlere seslendi: “Sizlerin önünde bu gelişmeyi gerçekleştirecek dinamizm ve zamanınız var.” Şimşek, bu anlamda elin taşın altına girmesi gerektiğini, el taşın altına girmiyorsa söz konusu vizyonun hayata geçirilemeyeceği ifade etti.
“GARP MANTIĞIYLA OTOMOBİL YAPTINIZ AMA ŞARK MANTIĞIYLA BENZİN İKMALİNİ UNUTTUNUZ”
Muhittin Şimşek daha sonra 15 Nisan 1961’de dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in emri ile üretilen ilk yerli otomobil olan Devrim adlı aracın tarihi hikayesini görseller eşliğinde katılımcılarla paylaştı. Şimşek, aracın yakıtının bitmesiyle yolda kalması üzerine Gürsel’in sarf ettiği o ünlü sözü de yad etti. Söyleşinde Nuri Demirağ ve 1947’de kurulan Etimesgut Uçak Fabrikası’ndan da bahseden Şimşek “Bu fabrikada 200 kadar uçak imal ettik ve dahası Danimarka’ya bu uçakları ihraç ettik” bilgisini paylaştı.
Şimşek ayrıca otomobil üretim fikrini fısıldayanın, ilk kıvılcımı ateşleyenin ve Cemal Gürsel’e bu düşünceyi söylettirenin Necmettin Erbakan olduğunu ancak Erbakan’ın proje grubunda olmadığını kaydetti.
Şimşek’in Devrim adlı otomobili ilk kullanan yüksek mühendis Şecaattin Sevgen’in yıllar sonra otomobili ziyaret edip direksiyon başına geçtiği videoyu paylaşması duygusal anlara sahne oldu.
“Hayırlı işlerin çok muzır mânileri olur”
Muhittin Şimşek şunları kaydetti: “Genç kardeşlerimizin düşüncelerinde eğer bir şimşek çaktırabildiysek demek ki biz yıllar önce bunları da yapmışız dedirtebildiysek ne mutlu bize. Aman dikkatli olalım, hayırlı işlerde çok muzır maniler çıkabilir şeklinde bir söz vardır. Mezun olduktan sonra önünüze çıkan engellerin sizi üzmemesi, ümitsizliğe sevk etmemesini arzu ediyorum.”
Konferansın sonunda söz alan Samsun Valisi İbrahim Şahin ise şunları söyledi: “Değerli arkadaşlar, ben Muhittin Şimşek hocam ile 2003-2004 yıllarından itibaren tanışıyorum. Daha önceki görevlerim esnasında sayın hocamdan bu konularla ilgili kendisinin çok yardımını gördüm. Öncelikle sayın rektörümüze değerli hocamızı buraya çağırıp bir söyleşi fırsatı tanıdığı için çok teşekkür ediyorum. Biliyorsunuz. Devrim otomobili 1960’ların eseridir. Ama 1940’larda hatta 1930’larda kendi uçağımızı, kendi trenimizi yaptığımız bir yapıdan hiçbir şey yapamayan dışarıya bağımlı bir hal aldık. Eskiden bu işler farklı stratejik nedenlerle engelleniyorken bu gün bunlar biraz ekonomik oldu. Ülkemizde bu konularda siz gençlere çok ihtiyaç var. 24 saat, gece gündüz hiç durmadan, 12 ay sürekli çalışmamız lazım. Ülkenin daha ileriye taşınmasıyla ilgili sizlerin enerjinizden bu ülkenin yararlanması gerekiyor. Tabi ki, hem eğleneceğiz ama aynı zamanda çok da çalışacağız. Hocamın üniversitemize çok sıkça gelerek sizleri değil aynı zamanda bizleri de aydınlatmaları gerekiyor. Bu konularla ilgili yapmış olduğu bu söyleşiden dolayı ben tekrar değerli hocamı kutluyorum. Hepinizi sevgiyle, saygıyla ve muhabbetle selamlıyorum.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.