Toplantıda OMÜ Rektörü Prof. Dr. Yavuz Ünal, keneviri bütün getirileriyle ticarileştirip Samsun’un markalarından biri hâline getirme karar ve azminde olduklarını söyledi.
Toplantıda; Karadeniz Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü ile birlikte Türkiye’nin ilk tescilli endüstriyel kenevir tohumları “Vezir” ve “Narlı”yı üreterek önemli bir eşiği geride bırakan OMÜ Kenevir Araştırmaları Enstitüsünün bu yöndeki çalışmalarının, uzun vadeli bir perspektif doğrultusunda ülke ekonomisine nasıl katkı sunup artı değer yaratacağı farklı başlıklarla ele alındı.
Rektör Prof. Dr. Yavuz Ünal’ın başkanlığındaki toplantıya; Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Fehmi Yazıcı, Kenevir Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Selim Aytaç, Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Murat Terzi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. İlhan Aksoy, Kenevir Araştırmaları Enstitüsü Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Şahane Funda Arslanoğlu, Mühendislik Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Özgür Demircan, Veteriner Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Enes Atmaca, Karadeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsünden Doç. Dr. Kibar Ak, Samsun Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Daire Başkanı Dr. Ali Korkmaz, Samsun İl Tarım ve Orman Müdürlüğü Bitkisel Üretim ve Bitki Sağlığı Şube Müdürü Lale Baykal ile Şube Müdürlüğü çalışanı Fatmagül Kavut ve Samsun Yeşil Küre Organik'ten Ahmet Aydın iştirak etti.
Toplantının açılışında konuşan Rektör Prof. Dr. Yavuz Ünal, kenevirin geleceğine dair ciddi bir sorumluluk üstlendiklerini belirterek bu çerçevede öncelikle durum tespitinde bulunup, sonrasında kurum ve kuruluşlar arasında oluşturacakları uzun soluklu bir koordinasyonla stratejilerini hayata geçireceklerini kaydetti.
“Temel motivasyonumuz; Samsun özelinde kenevire ait bütün birikimin bir markaya dönüşmesi”
Bundan sonraki süreçte kenevirle ilgili bilimsel, ekonomik ve toplumsal kazanım elde etmeyi amaçladıklarını vurgulayan Rektör Ünal, “Şu aşamaya kadar elimizde ciddi bir doneler (veri) var. Bu noktada arzu ettiğimiz; Samsun özelinde kenevire ait bütün birikimin bir markaya dönüşmesi, temel motivasyonumuz budur. Yani Samsun ile kenevir arasında bir ilişki kurulması, kentimizin; sadece kenevirin hamallığını yapan değil de kenevirden farklı boyutlarıyla kazanç sağlayan bir kimliğe kavuşmasıdır. Bu çerçevede bir strateji belirleyip bundan sonra yapılacak projelerin de bunun bir parçası olması ve bir sonuca ulaşmasını hedefliyoruz. Üniversitesi, Belediyesi, kurum ve kuruluşları ve yatırımcıları ile taraflar ortada, biz de bu stratejinin alt başlıklarını biçimlendirmeye çalışacağız. Samsunlu üreticinin kenevirden kazanç sağlamasını istiyorsak acele etmeliyiz çünkü zamanımız dar” diye konuştu.
“Samsun’un ayrıca kenevirle anılmasını istiyoruz”
Kenevirde bir rekabetin ortaya çıktığını vurgulayan Rektör Ünal, Yozgat’ın bu sektörde aşama kaydettiğini hatırlatarak sözlerini şöyle sürdürdü: “Samsun, ürettiği kenevirle ve bunu endüstriyel ürünlere dönüştürerek kendini göstermeli. Burada kenevire dair süreçleri gelecek açısından netleştirilip AR-GE boyutuyla değerlendirmemiz kritik bir önem taşıyor ve bu minvalde stratejik bir ekibe ihtiyacımız var. Yine yol haritasında ne yapılacağı ile ilgili üst çerçeve belirlenirse Üniversitenin proje desteklerinde tabii ki bu noktayı dikkate almak zorundayız. Kısacası kenevire yönelik tekstil, sağlık ve gıda olmak üzere 3 temel alan karşımıza çıkıyor. Bu alanlarda bütün yönleriyle bölge ve ülkemiz ekonomisi için kazanımlar elde etmek esas hedefimiz olacak.”
“Kenevir üretimi ve kültürü açısından şanslı bir kent olan Samsun’da sanayinin teşvik edilmesi için girişimlerde bulunmalıyız”
Ardından söz alan OMÜ Kenevir Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Selim Aytaç, kenevirin, üretildiği yerde işlenmesi gereken bir bitki olduğuna dikkat çekerek üretim tesislerinin de mümkün olduğunca ekim alanlarına yakın olmasının zorunluluk arz ettiğini dile getirdi. Kenevir kültürünün Samsun’da yerleşik olmasının bir avantaj oluşturduğuna işaret eden Prof. Dr. Aytaç, “Kenevir üretimi ve kültürü açısından şanslı bir iliz. Dolayısıyla kenevir sanayisinin küçük bir pozitif ayrımcılıkla cesaretlendirilmesi ve teşvik edilmesi için birtakım girişimlerde bulunmalıyız. 2019 ve 2020 yılları arasında özellikle Samsun’daki kenevir ekim alanlarının 6-7 kat arttığını gördük. Ama burada temel sorun, elde edilen ana ürünün işlenmesi ve markalaşması yani katma değeri arttırıcı ürünlere dönüşmesi. Başka bir ifadeyle kenevirden tüketiciye yönelik helva, poğaça, krokan vb. gibi ürünlerin çıkması. Bu gelişmeler de ürün sirkülasyonunu beraberinde getirecektir. Bizler de Enstitü olarak Samsun sanayisiyle temas hâkindeyiz zaten” diye konuştu.
“Birkaç yıl içinde kenevirden ilk ürünleri çıkaracağız”
Kenevirin uzun yıllar ihmal edilen bir bitki olduğuna ve özellikle altyapı ve ürün geliştirme noktasında araştırma geliştirmeye (AR-GE) ihtiyaç duyulduğuna işaret eden Prof. Dr. Aytaç, devamında “Sanayi bu hususta AR-GE çalışmalarının tamamlanmasını talep ediyor. Samsun’da henüz AR-GE’yi tamamlayıp da üretime dönük bir girişim yok yani AR-GE başlangıcındayız. Ama girişimlerimizden şöyle bir sonuç çıkarabiliriz: Birkaç yıl içinde kenevirden ilk ürünleri çıkaracağız. Yoğun iş gücünü Samsun karşılıyorsa sektör olarak da Samsun sanayisi kenevirin parlayan yıldızı olmalı” sözlerine yer verdi.
“Bölgede ve özellikle Vezirköprü’de kenevir sanayisinin temelleri atılmalı”
Katılımcılardan Karadeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü yetkilisi Doç. Dr. Kibar Ak, kenevire dair 3 yıldır sahada yapmış oldukları çalışmalar ve ulaştıkları sonuçlar hakkında bilgiler vererek şöyle konuştu: “Eğer bölgemizde gıda, tekstil vb. alanlar olmak üzere kenevir sanayisinin kurulmasına ilişkin bir teşvik verilmezse yahut bu yöne doğru bir eğilim olmazsa bu işin daha fazla ileriye gidemeyeceği kanaatindeyim. Tabii bu süreçte AR-GE kuruluşları olarak bizlere, sektörün istediği nitelik ve özelliklerde çeşit geliştirme, teknolojide yeni kullanım alanlarını keşfetme gibi hususlarda görevler düşüyor. Zaten hem Karadeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü hem de OMÜ’nün emekleri sonucunda kenevirle ilgili 2 çeşit elde ettik, ayrıca ihtiyaç ve talebe göre yeni çeşitler de gelecek. Dolayısıyla bölgede ve bilhassa Vezirköprü’de kenevir sanayisinin yavaş yavaş kurulup sözleşmeli ürün yöntemi üzerinden bir stratejinin belirlenmesi ve nihayetinde bu işin sahiplenilmesi gerekiyor.”
“Farmakoloji olmadan kenevirde sektörel bir açılım ve gelişme yaşayamayız”
Bir diğer katılımcı Samsun Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Daire Başkanı Dr. Ali Korkmaz da kenevir ekimi ve altyapısını gözlemlemek için Samsun’a gelen iş insanlarının ziyaret sebebinin farmakoloji (ilaç bilimi) olduğunu belirterek, “Sahayı gezip incelemeler yapan söz konusu iş insanlarının temel amacı, artı değeri yüksek olan ürün elde etmekti. Fakat zaman içerisinde süreç, geliri daha düşük olan tekstil gibi diğer alanlara evrildi. Sonrasında iş insanlarının ilgisi bıçak gibi kesildi. İlaveten kenevirden elde edilen ürünlerin satışında birtakım sıkıntılar baş gösterdi. Dolayısıyla kenevirin artık kârlılığı değil, sorun olması konuşulmaya başlandı. Maalesef gelinen nokta şu an itibariyle budur. Biz kenevirle dünyaya meydan okuyacak bir sektörel açılım ve gelişmeyi ancak farmakoloji ile gerçekleştirebiliriz, yoksa başarısız oluruz” şeklinde konuştu.
“Kenevirle ile ilgili bir ürünün biyo-eşdeğerini geliştirebiliriz”
Toplantıda kenevirin farmakolojik katkıları ve avantajlarından söz eden Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Murat Terzi ise Amerika ve Avrupa’da kenevir kökenli ürünlerin bulunduğu bilgisini aktararak şunları dile getirdi: “Böylesine stratejik bir üründe dünyanın ham maddeye ihtiyacı var, Samsun olarak da bu ham maddeye sahibiz ve üretimini yapıyoruz. Kaldı ki ilaç altyapısı güçlü olan Türkiye birçok tıbbi ürünü ihraç ediyor. Nitekim kenevirden sağlanan ve ilaç sektörünün ihtiyacı olan maddeleri hem Samsun’da hem de İstanbul’daki fabrikalarda üretebiliriz. Dolayısıyla bizler ham madde tedarikinde söz sahibi olabiliriz. Çünkü biliyoruz ki İstanbul’daki pek çok fabrika, Hindistan’dan ham maddeyi alıyor bunu ürüne dönüştürüyor. Tabii bunlarla ilgili talepleri bilmek için ilaç sektörüyle görüşmek gerekiyor. Örneğin ADEKA, Samsun menşeli bir firma olarak bize önemli katkılar sağlayabilir. Şunu söylemek istiyorum: Kenevirle ile ilgili bir ürünün biyo-eşdeğerini geliştirebiliriz. Yanı sıra, ham maddemizin de kaliteli olması ayrı bir avantaj sunacaktır bizlere. Mesela İsrail kenevirle ilgili çalışmalar yapıyor ancak ham maddeye ulaşmada zorluk yaşıyor. Bizler bu noktada Cumhurbaşkanlığı veya ilgili bakanlıkla görüşerek kenevire ilişkin ne kadar olanak ve avantajımız varsa bunları anlatmalı ve bir protokolle de süreci ileriye götürmeliyiz. Kenevir Araştırmaları Enstitümüz sayesinde bizden ne talep ediliyorsa bunu karşılayabiliriz diye düşünüyorum. Örnek vermek gerekirse omurilik sorunu olup da ilaçlar ve cerrahi müdahale ile iyileşemeyen hastalar, kenevirden elde edilen bir ilaç ile sağlıklarına kavuşabiliyorlar. Ancak Türkiye’deki bununla ilgili yasa, bunun kullanımını sınırlıyor ve bizler çok zor koşullarda bunu yurt dışından getirtebiliyoruz.”
“Münferit bir cihaz ve laboratuvar altyapıyla Türkiye’de vazgeçilmez bir test ve kalite merkezi olabiliriz”
Toplantının ilerleyen bölümlerinde söz alan Veteriner Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Enes Atmaca, kenevirden kaliteli ham madde üretmek için Kenevir Araştırmaları Enstitüsü bünyesinde münferit bir cihaz ve laboratuvar altyapısının elzem olduğuna işaret ederek “Sağlık açısından etkili olan maddeleri üretebilmemiz ve bunların sağlık sektöründe kullanılabilmesi için ari (saf) olarak üretim yapmalıyız. Bunların ari olduğunu yaptığımız analizlerle de kanıtlamamız gerekiyor. Eğer Enstitü olarak bu analizleri yapabilir duruma gelirsek kaliteli ham maddeyi üretmek adına Türkiye’de bu konuda tek merkez olabiliriz. Ayrıca Türk Akreditasyon Kurumu (TÜRKAK) tarafından akredite olabilirsek vazgeçilmez bir test ve kalite merkezi konumuna ulaşabiliriz” diye konuştu.
Tohum ve lif dışındaki üretimler için yasal izne ihtiyaç var
“AR-GE, üretim ve sanayi ekseninde yol alabiliriz” diyen Kenevir Araştırmaları Enstitüsü Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Şahane Funda Arslanoğlu da kenevirde üretici eliyle kapasitenin artmasını istediklerine vurgu yaparak şu değerlendirmeyi yaptı: “Tabii üretimin artmasında en büyük etken fiyat oluyor. Çünkü üretici, maliyetin üzerinde bir kârla bunu satabilmeyi arzu eder. Diğer taraftan kenevirin hangi alanda değerlendirileceği karşımıza çıkıyor. Zira bugün için kenevirde tohum ve lif amaçlı bir üretim var ve bunun dışındaki üretimler için yasal izinler gerekiyor. Fiyatın dışında Bakanlık tarafından kenevire özgü destekleme kalemlerinin oluşturulması önemli. Bizler de bu hususu Bakanlığımıza ilettik.”
Tohumun bir ülkenin en önemli kozlarından biri olduğuna atıfta bulunan Prof. Dr. Arslanoğlu, kenevirde de tohum ıslah çalışmalarının devam ettirilmesi bakımından AR-GE ve projelerin desteklemesi çağrısında bulundu.
“İhracat ve ithalatta uluslararası anlaşmalar bağlayıcı”
Toplantıda görüş ve önerilerini paylaşan Samsun İl Tarım ve Orman Müdürlüğü Bitkisel Üretim ve Bitki Sağlığı Şube Müdürü Lale Baykal, kenevirle ilgili uluslararası sözleşme ve anlaşmaların bağlayıcı olduğuna dikkat çekerken, “Bu sözleşme ve anlaşmaları göz ardı etmeden çalışmaları yürütmeliyiz. Kenevir, ihracat ve ithalat açısından kırmızı listede görünen bir bitki. Örneğin yaprağını ihraç ederken bunun çok iyi analiz edilmesi gerekiyor. Kenevir üzerinde elbette çalışmalarımız devam etmeli” dedi.
Kenevirden kâğıt üretimi
Samsun İl Tarım ve Orman Müdürlüğü Bitkisel Üretim ve Bitki Sağlığı Şube Müdürlüğü çalışanı Fatmagül Kavut da kenevirin kâğıt ham maddesi olarak AR-GE kapsamına alınıp bu doğrultuda SEKA ile iş birliğine gidilebileceğini kaydetti.
“Kenevir konusunda ödev Samsun’a verildi ve bu anlamda başarısız olma ihtimalimiz yok”
Son olarak fikir ve önerilerini aktaran Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Fehmi Yazıcı ise “Samsun’un öyle bir ürününü ya da katma değer sağlayacak alanını seçmeliyiz ki diğer alanlar kentimizle yarışamasın. Zira biz konuya çok kafa yorduk, burada 2 tane net ve somut konumuz var: Biri manda yetiştiriciliği, diğeri de kenevir. Türkiye’de coğrafi ve stratejik olarak bu alanlarda Samsun ile herhangi bir şekilde yarışacak başka bir şehir yok. O nedenle bizim bu alanlara yönelmemiz lazım. Bölge olarak bu alanlarla ilgili bir ekosistem uluşturmalıyız. Kenevir konusunda ödev Samsun’a verildi ve bu anlamda başarısız olma ihtimalimiz yok. Bu açıdan uzun vadeli ve ileriyi görecek vizyoner bir yaklaşımla hareket etmemiz kentimize çok şey katacaktır” ifadelerini kullandı.
Toplantı sonunda dile getirilen görüş, öneri, talep ve teklifler rapor hâline getirildi. OMÜ Üst yönetimi, kenevir üretimi ve sanayisinin merkez üssü olma yolunda iddialı olan Samsun’un bu yöndeki çalışma ve hamlelerini Tarım ve Orman Bakanlığına sunmayı planlıyor.
OMÜ’de kenevirin ticarileşmesine yönelik durum analizi
Yayınlanma:
Güncelleme:
Bünyesindeki Kenevir Araştırmaları Enstitüsü ile Türkiye’nin ilk yerli ve millî kenevir çeşitlerini üreten Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ), “yeşil hazine” olarak adlandırılan bu bitkiyle ilgili çalışmaların ticarileşmesi yolunda atılacak adımları, akadem
Bunlar da İlginizi Çekebilir
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.