3 yıl önce bazı mahallelerde ‘güvenli evler’ adı altında örgütsel faaliyetlerin yürütüldüğü yerler oluşturup, örgütün dağ kadrosuna eleman kazandırdıkları gerekçesiyle haklarında dava açılan 5 sanığın yargılanmasına 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Dosyadaki incelemesini tamamlayan mahkeme heyeti, 4 sanığı "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 10 ile 12 yıl arasında değişen hapis cezasına çarptırırken, bir sanığı ise beraat etti.
Kararda, Avrupa İnsan Hakları Divanının "amaçlarına ulaşmak için şiddet kullanan bir terör örgütü" olarak kabul ettiği PKK'nın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yıllarca sivil halka yönelik kanlı saldırılar gerçekleştirdiğine yer verildi. Sanıkların, kent merkezlerinde ‘güvenli evler’ oluşturarak örgütsel toplantılar düzenledikleri, örgütün dağ kadrosunda bulunanlarla irtibat kurdukları ve eleman kazandırdıklarının ortam dinleme ve görüşme kayıtlarında ortaya çıktığı belirtildi.
Kararda, davaya konu suça ilişkin yürütülen soruşturmada gözaltına alınan D.B.'nin, PKK'nın kentteki sözde "Öz Savunma Birliği (ÖSB)" yapılanması ve içinde bulunduğu katılım komitesiyle ilgili ifadelerine yer verildi. Örgütün sözde ÖSB sorumlusunun M.T. olduğunu anlatan D.B., “M.T, bana PKK/KCK örgütü adı altında disiplinli bir şekilde çalışacağımızı, benim katılım konusunda Aydın arkadaşla birlikte hareket edeceğimi söyledi. M.T. bana ve Aydın'a, 'Polis tarafından yakalanma durumu olursa sevgili olduğunuzu söylersiniz, siz bundan sonra örgüt adına katılım konusunda beraber çalışacaksınız, bundan sonra seninle Aydın üzerinden irtibata geçeceğiz” dedi.
Kararda, sanıkların M.T.'den örgüte gönderilecek kişilerin Van'a nasıl gelecekleri, nerede barındırılacakları hususunda talimat aldığı belirtilerek, örgütün dağ kadrosuna aktarılmak üzere il dışından gelenlerle ÖSB içerisinde faaliyet yürütenlerin, yakalanmalarını engellemek ve takip edilmelerini önlemek amacıyla ‘değer aileleri’ olarak tanımladıkları, kırsal alanda bulunan örgüt mensuplarının aileleriyle örgüte yakın gördükleri kişilerin ikametlerini kullandıkları vurgulandı.
Örgüt faaliyetlerinde kullanılan bu evlerin ‘güvenli evler’ olarak nitelendirildiği dile getirilen kararda, ‘barış anaları’ adı altında faaliyet gösteren bazı kadınların da bu kapsamda konutlarını örgüt mensuplarına kullandırdığı kaydedildi.
Örgütün dağ kadrosunda yer alanların ailelerinin işe alınması noktasında BDP'li belediyelerin yetersiz kaldığına dair eleştirilerin yer aldığı görüşmelere ait tape kayıtlarının da bulunduğuna işaret edilen kararda, "Terör örgütü, 'hiyerarşik yapısına' dahil edilmek üzere gönderilen elemanları, irtibat halinde olmadıkları, güvenilir bulmadıkları, denetlemedikleri kaynaklardan kabul etmeyeceği gibi, gizlilik ve güvenlik kuralları ile hiyerarşiye uymayan kişilerin bu tür faaliyetlerine de izin vermeyecektir. Terör örgütlerine yeni eleman temin etme, barındırma, gönderme veya ulaşımını sağlama gibi faaliyetlere ilişkin organizasyonlar, örgütsel yapı dışında değerlendirilemeyecektir. Bu nedenlerle örgütün şehir komitelerinde görev alan kişilere hukuk politikası olarak caydırıcı bir ceza verilmesi gerekecektir. Suçun işleniş biçimi, amaç ve saiki, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı göz önüne alınarak sanıkların alt sınırdan uzaklaşılmak suretiyle cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir" denildi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.