“5 Haziran Dünya Çevre Günü” dolayısıyla Deniz Elçileri Topluluğu Adına açıklama yapan Prof. Dr. Yusuf Demir, “Tüm dünyayı etkisi altına alan Kovid-19 salgını nedeniyle evlerimize kapanırken doğa da kısa bir nefes aldı. Ancak maalesef büyük resim bu kadar umutlu değil. Çünkü bir taraftan kendi içimize çekilerek fayda sağlarken, diğer taraftan daha fazla atık oluşturarak çevreye daha fazla zarar vermeye başladık. Virüsün yayılmasını önlemek için hijyen açısından tek kullanımlık ürünlere yöneldik ama bu da daha fazla atık oluşturdu. Daha fazla atık ne yazık ki yeni dünyanın kirli arka yüzü olan ‘yedinci kıta’yı büyütüyor. ‘Yedinci kıta’, Pasifik Okyanusu’nun ortasında 3,4 milyon kilometrekare genişliğinde, 7 milyon ton ağırlığındaki bir plastik yığınından meydana geliyor. İnsan atıklarının okyanusun ortasında dünyaya kazandırdığı yeni bir kıta. Doğamıza, denizlerimize ve oksijenimize her zamankinden fazla ihtiyacımız var. Tüm dünya zor günlerden geçerken artık hem kendimize hem de çevremize bir kez daha bakmamız gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.
Marmara Denizi’ni deniz salyası istilası sorunu
Marmara Denizi’ni deniz salyası istilası sorununa değinen OMÜ Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Demir, “Yaklaşık olarak 2007 yılından bu yana özellikle durağan ve kapalı denizlerde ortaya çıkmaya başlayan ve artarak Marmara Denizi’nin yanı sıra Karadeniz, Akdeniz ve Ege Denizi’nde de görülen müsilaj yoğunluğu iklim değişikliğinin yanı sıra birçok faktörün bir araya gelmesiyle artmıştır. DenizTemiz Derneği/ TURMEPA’nın hazırladığı raporlarda deniz salyası istilasının ortaya çıkış nedeni, etkileri ve ortadan kaldırılmasına yönelik kısa, orta ve uzun vadeli çözüm önerilerini kamuoyuna sunulmuştur. Deniz Elçileri Topluluğu olarak bu çözümleri destekliyor, bir an önce tedbirlerin hayata geçirilmesi gerektiğini vurguluyoruz. Müsilaj istilasının ortaya çıkmasına neden olan 3 temel faktör: ‘İklim değişikliği sebebiyle ani deniz suyu sıcaklığı artışı, durağan ve kapalı deniz ortamı, deniz kirliliği ve organik atık miktarındaki artış’ olarak sayılabilir. Marmara Denizi çevresinde 25 milyona yakın bir nüfus yaşamaktadır. Bu nüfusun endüstriyel, tarımsal ve günlük faaliyetleri sonucunda oluşturduğu atıklar, Marmara Denizi’ni doğrudan ya da dolaylı olarak etkilemektedir” diye konuştu.
“Unutmayalım ki deniz varsa hayat var”
Bireysel su kullanımının 4,5 kat arttığına dikkat çeken Prof. Dr. Demir, “Tüm dünyada temiz su kaynağı insan eliyle hızla kirletilmektedir. Dünyada her bir dakikada bir milyon plastik şişe satın alınmakta ve bunların yüzde 93’ü geri dönüştürülememektedir. Denize karışan plastiklerin yüzde 94’ü deniz dibine batmakta, deniz dibindeki her kilometrekarede 70 kilogram plastik olduğu tahmin edilmektedir. Dünya genelinde her yıl 2 milyar tondan fazla çöp üretilmektedir. Bu 800 bin olimpik yüzme havuzunu dolduracak büyüklükte bir çöp demektir. Her yıl 2 milyon ton kanalizasyon, endüstriyel ve tarımsal atık su kaynaklarına karışmaktadır. Birleşmiş Milletler’in son raporuna gör ülkemizin tatlı su kaynaklarının yüzde 45’i yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Var olan kaynağı böylesi bir hızla kirletirken, su kullanımımıza daha da dikkat etmemiz gerekmektedir. Özellikle salgın döneminde tüm dünyada temiz su kullanımı artmıştır. Türkiye’deki veriler Mart 2020’den itibaren bireysel su kullanımının 4,5 kat arttığını göstermektedir. Bu artış sağlık açısından zorunlu görülmesine karşılık kontrolsüz ve bilinçsiz olması nedeniyle kaynaklarımız gittikçe azalmaktadır” şeklinde konuştu.
“Üret-kullan-at’ düzeni değişmeli”
“Üret-kullan-at’ düzeni değişmeli” diyen Demir şöyle devam etti:
“Hiçbir şey için geç değil. Bireysel olarak atabileceğimiz adımlar bulunmaktadır. Öncelikle ‘üret-kullan-at’ düzenine son vermeliyiz. İsraf etmek yerine elimizdeki kaynakları doğru kullanmayı öğrenmeliyiz. Tek kullanımlık plastik şişe, kağıt bardak yerine matara, termos ya da kavanoz kullanılabilir. Naylon poşet yerine bez çanta, evdeki çöpleri aynı yere atmak yerine, onları ayrıştırarak geri dönüşüme kazandırabiliriz. Pipet kullanmayı bırakabiliriz. Yeni sosyal hayatımızda artık maskeler var. Kullanmak zorunlu ama tek kullanımlık maske yerine yıkanabilir olanlar tercih edilebilir.”
“Sıfır Atık Mavi sözümüzü yineliyoruz”
Prof. Dr. Yusuf Demir açıklamasını şöyle tamamladı: “Bizler Ondokuz Mayıs Üniversitesi Deniz Elçileri Topluluğu (OMÜ-DET) olarak Sıfır Atık Mavi sözümüzü -bugün bir kez daha yineliyoruz: Denizlerimizin ve kıyılarımızın kirlenmesini önlemeye, kirlilikle mücadeleyi özendirmeye, geliştirmeye ve katılımı arttırmaya, gelecek nesillere yaşanabilir sağlıklı bir ortam bırakmaya, iyi bir çözüm geliştirmek için üreticilik, yenilikçilik kapasitelerini geliştirmeye, tek kullanımlık plastik tüketmek yerine alternatiflerini kullanmaya, Sıfır Atık Mavi ile döngüsel ekonomiye destek olmaya söz veriyoruz. Tüm Samsun halkını ve üniversitemiz öğrencilerini doğamızı, denizlerimizi korumak ve daha yaşanabilir bir dünya için birlikte mücadele etmeye davet ediyoruz. Dünya için, su için, denizler için bugün harekete geçme zamanı. 5 Haziran Dünya Çevre Günü denizlerimiz için yeni bir yaşamın ilk nefesi olsun. Deniz varsa hayat var.”
İHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.