Samsun'un Bafra ilçesindeki İkiztepe Höyüğü'ndeki kazı alanında 27 yıl önce staj yapan İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aslıhan Beyazıt, yıllar sonra devraldığı kazı başkanlığı ile tarihe ışık tutmaya çalışıyor.
İkiztepe Höyüğü'nde 1974 yılında başlayan ve aralıklarla devam eden kazı çalışmaları, 2012 yılına kadar Prof. Dr. Önder Bilgi başkanlığında yürütüldü.
2012 yılında ara verilen kazı çalışmaları, 27 yıl önce staj ve asistanlık görevlerini İkiztepe Höyüğü'nde yapan Doç. Dr. Aslıhan Beyazıt başkanlığında 2021 yılında yeniden başladı.
Kazı başkanı Beyazıt, , İkiztepe Höyüğü'ndeki kazıların Karadeniz Bölgesi'nde yürütülen uzun soluklu tek kazı olduğunu söyledi.
Üniversitede birinci sınıfın yaz döneminde İkiztepe Höyüğü'nde staj yaptığını belirten Beyazıt, "Burası hem İstanbul Üniversitesinin en eski kazılarından biri hem de Türkiye'nin geneline baktığımızda, tabii ki daha eski kazılar var ama aralıksız devam eden Karadeniz Bölgesi'nin uzun soluklu tek kazısıdır. Benim asistanlığımın büyük kısmı burada geçti. Dolayısıyla kazı çalışmalarını tekrar başlatmak benim için oldukça anlamlı." dedi.
Beyazıt, İkiztepe Höyüğü'nde yürüttükleri kazıların MÖ 4500 yılından MÖ 2000'lere kadar bölgede kesintisiz yerleşim olduğunu gösterdiğine işaret ederek, "İkiztepe yerleşimi 4 tepeden oluşuyor. Üçüncü dönem kazılarında en büyük tepe olan Tepe I'de çalışma yürütüyoruz. Burası Bafra Ovası'nın en büyük yerleşimi. Yaklaşık 66 dönümlük alana sahip. İkiztepe'de elde edilen bulgular hem Karadeniz Bölgesi hem de Orta Anadolu, Balkanlar ve Kafkasya kültürleri ile bağlantıları göstermesi açısından önemli bir referans konumundadır." ifadesini kullandı.
- "Buluntular, İkiztepelilerin savaşçı insanlar olduğunu gösteriyor"
Kazılarda bakır ve arsenikli bakırdan yapılan buluntularla karşılaştıklarını anlatan Beyazıt, şöyle devam etti:
"Kültür katmanlarından ziyade mezar buluntusu olarak ölülerin yanına bırakılan ölü hediyeleri, günlük yaşamda kullandıkları eşyalar ya da bazı mezarlarda ne amaçla kullanıldığını tam anlayamadığımız sembolik buluntular ele geçmekte. O dönem insanlarının inançlarıyla ilişki kurabileceğimiz bazı buluntulara rastlıyoruz. Örneğin bakırdan yapılmış boynuz şeklinde semboller görüyoruz. Ayrıca mezarlarda daha çok mızrak uçları, silahlar, hançerler, usturalar ya da süs eşyalarına rastlıyoruz. Bütün bunlar bize hem İkiztepelilerin kimliğiyle ilgili bilgi veriyor hem de bir bakıma savaşçı insanlar olduğunu gösteriyor. Bunların çoğunluğu erkek mezarlarında. Az da olsa kadın mezarlarında da var ama kadın mezarlarında daha çok pişmiş toprak çanaklarla karşılaşıyoruz."
Beyazıt, bulunan bakır eşyaların Anadolu'da "Tunç" diye adlandırılan ham maddenin ortaya çıktığı döneme rasgeldiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"14 mezardan aldığımız karbon tarihlendirmesi bize MÖ 3250 ila 2900 yılları arasını veriyor. Dolayısıyla bizim Anadolu'da benzerlerine rastladığımız metal buluntuların Karadeniz Bölgesi'nde de var olduğunu gösteriyor. Yani M.Ö. 3200'lerde ne kadar gelişmiş bir maden teknolojisine sahip olduklarını gösteriyor. Ancak metal üretimini burada mı yapıyorlardı yoksa başka yerlerde mi, hala soru işareti. Çünkü kazılmamış alanı çok İkiztepe'nin. Belki fırınlar ve atölyeleri vardı bu madenleri ürettikleri. Bunu anlayabilmek için kalıpları ve madencilikte kullanılan aletleri bulmamız gerekiyor. Diğer tepelerde yapılacak kazı çalışmaları ile bu soruya cevap bulmayı amaçlıyoruz."