Herkesin hayatında sevmediği ya da kendisine zor gelen işleri sonraya bıraktığı veya ağırdan aldığı elbette olmuştur.
Yarın yapabileceğim işi bugün neden yapayım diyenler de var, bugünün işini yarına bırakmam diyenler de. Siz hangi taraftasınız? Erteleyenlerden mi hemen şimdi yapanlardan mı?
Bu soru bana Hz. Mevlana’nın o anlamlı güzel sözünü hatırlatıyor; “Yarın yaparım, yarın yaparım deme! Bugün de dünün yarınıydı, ne yapabildin?"
Ertelediğin her şey için, gelecekteki zamandan şimdiden çalarsın. Ertelenen iş, bedeni ve ruhu yıpratacak şekilde sürekli zihninizi meşgul eder.
Planladığınız çokça işler için alarmı kurarsınız. Sabah alarm çalar “biraz daha uyuyayım” der alarmı kapatır ve sonra tekrar alarm çalar… tekrar çalar…tekrar… aman daha sonra yapılır denir ve yine ertelenir. Erteleme süreci bir döngü gibi devam eder. Artık motivasyon kaybolmuştur; işe başlamak zorlaşır ve o kadar çok gözünüzde büyür ki eliniz kolunuz hareket etmez.
İster 30 yaşında, ister 40 yaşında, ister 60 yaşında olun; yaşam gelişmeyeni ilk fırsatta köşeye sıkıştırıyor. Ertelemenin haklı nedenlerini üretmekte insanoğlu ustalaşır, huy edinir ve hayat tarzına dönüştürür.
Doktora gitmeyi, iletişime geçmeyi, diyet yapmayı, spora başlamayı, bir projeye başlamayı ve daha pek çok şeyi erteleriz.
Hiç kuşkusuz ki erteleme kısa vade de rahatlamaya sebep olsa da, uzun vade de stres, kaygı ve huzursuzluğa sebep olur.
Erteleme sanılanın aksine tembellikten kaynaklanmaz;
- Öncelikle anlamlı gelmiyorsa yeterli motivasyon barındırmaz ve erteleme yolculuğu başlar.
- Her şey dört dörtlük olsun, çok mükemmel olsun düşüncelerinin içi kemirmesi. Oysaki insanoğlu yetkinliklerini “yaparak” kazanır.
- Yeterli bilgi ve deneyim yoksa hele bir de nereden başlanılacağı bilinmiyorsa, ya da başlama cesareti yoksa bir de üstüne zaman kötü yönetiliyorsa ertelemenin penceresi ardına kadar açılır.
- Yanlış karar verme korkusu ve seçilmeyenin kaybedilecek olmasının olası pişmanlığı sebebiyle savunma mekanizmasının oluşmasıdır.
Ertelemede uzmanlaşmamak için ne yapmalı?
Öncelikle erteleme konusunda kendi mottomla başlayayım; “şimdi değilse NE ZAMAN, ben değilsem KİM”
İşleri sıralayıp, sevmediğiniz işleri önce sevdiğiniz işleri sona bırakmak. 25-30 dakika boyunca yalnızca bir işe odaklanıp 5 dakika ara vermek. Yeter ki başlayın! Çünkü; bir işe başladığınızda, beyniniz onun tamamlanmasını ister.
Erteleme ihtimali olan işleri “böl, parçala, tamamla”. Mesela bir projeyi belirli aşamalara bölmek, detaylandırmak her adımı yaptıkça motive olmak daha iyi hissettirir.
Hayatta hiçbir şeyin mükemmel olmayacağının farkına varmak. William Feather’ın dediği gibi; “şartlar hiçbir zaman gerektiği gibi olmaz, bütün şartlar yerine gelinceye kadar erteleyen, hiçbir iş yapamaz.”
İşin bitimine ödül koymak. Hedeflerinizi gerçekleştirdiğinizde kendinizi ödüllendirmek, bir sonraki iş için sizin enerjinizi arttıracaktır.
En basit ve en bilinen yollardan biri de 5 Saniye Kuralı. Robbins, bir roket fırlatma reklamına denk gelir. Tıpkı Nasa’nin geri sayımı gibi alarm çaldıktan sonra 5’ten geriye saymaya başladı (5 4 3 2 1 ) ve bir anda kalktı. Ertesi gün ve ondan sonraki günde aynı şeyi yaptı. Beş saniye içinde daha önce yapmak için gereken enerjiyi hissedemediği işleri de yapabiliyordu. Bir müddet sonra bu kural, Robbins için kendi hayat kuralı haline geldi. İşin sırrının beklememekte ve harekete geçmekte olduğunu vurguluyor.
Günde yaklaşık 35.000 karar alınır ve bu kararların %95’ini o anki hissettiklerimizle oluşur. Araştırmalar gösteriyor ki kararlarımız arasında 5 saniye var ve biz bu 5 saniye içerisinde kontrolü ele alırsak, bütün hayatımızı ve işlerimizi değiştirebiliriz.
Hem zamanı hem de hayatı kaçırmamak için ertelemeyi minimize etmek adına geriye doğru sayıyoruz ve hemen işe koyuluyoruz. 5 4 3 2 1 başlayın lütfen.
Sağlıcakla!