Tarihler 26 Mart 2017'yi göstermektedir...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Partili Cumhurbaşkanlığı Referandumu" için Samsun'da miting yapmasına 2 gün kalmıştır.
Tüm Samsun miting için hazırlanırken ulusal yayın yapan Aydınlık Gazetesi, "Öksüz'ü AKP Milletvekili Kaçırdı" başlıklı haber yayınlar.
Adil Öksüz, Türkiye'nin en tehlikeli ve en çok aranan teröristler listesinde "kırmızı" kategoride bulunan bir isimdir. İçişleri Bakanlığı, ihbar edenlere Ödül Komisyonu tarafından toplamda 4 milyon 680 bin lira ödül vaat etmektedir.
Samsun şoktadır ve hatta haber Türkiye gündemine bomba gibi düşmüştür. Habere tüm muhalif basın yer vermiştir.
Haberde, firari olan ve FETÖ'nün Hava Kuvvetleri imamı olduğu gerekçesiyle aranan Adil Öksüz'ün, AK Parti Samsun Milletvekili Fuat Köktaş ve İlkadım Belediye Başkanı Erdoğan Tok'un yardımlarıyla Samsun Yeşilyurt Limanı'ndan yurt dışına kaçırıldığı iddia edilir.
Aydınlık Gazetesi habere kaynak olarak Samsun'da yayın yapan Forahaber isimli internet haber sitesinin 1 Kasım 2016 tarihindeki haberini ve yine Samsun'da yayın yapan Samsun Haber isimli haber sitesinin 1 Eylül 2016 tarihinde yayınladığı haberleri göstermiştir.
Haberin yayınlandığı gün Pazar günüdür ve Samsun Adliyesi kapalı olmasına rağmen, Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan basın kuruluşlarına haberin adli kısmını yalanlayan bir metin servis edilir.
Yayınlanan haberden 1 gün sonra haftanın ilk iş günü olan 27 Mart 2017 Pazartesi günü, vekili Av. Hanife Temiz aracılığı ile İlkadım Belediye Başkanı Erdoğan Tok, habere yayın yasağı getirilmesi için Samsun 1. Sulh Ceza Mahkemesi'ne başvurur ve habere yayın yasağı getirilir. Aydınlık Gazetesi ise yayın yasağı getirilen habere farklı bir link vererek haberin yayınına devam eder.
(Bahse konu haber Aydınlık Gazetesi'nin sitesinde 27.3.2017 tarih ve saat 09:30'da farklı bir link verilerek yayına konmuş ve halen yayınına devam etmektedir! " https://www.aydinlik.com.tr/turkiye/2017-mart/feto-cu-adil-oksuz-u-akp-li-vekil-kacirdi")
Daha sonra Erdoğan Tok, basın ahlak esasları çerçevesinde noter aracılığı ile gazeteye cevap hakkı gerekçesiyle açıklama (Tekzip) yollar. Gazete, yollanan açıklamayı yasalara uygun şekilde yayınlamadığı için Tok mahkemeye başvurur ve mahkeme kararı ile cevap hakkını tekrar yayınlatma hakkı kazanır. Aydınlık aynı açıklamayı 2. kez yayınlar.
Bu yaşananların ardından, AK Parti Samsun Milletvekili Fuat Köktaş ve İlkadım Belediye Başkanı Erdoğan Tok'un, Aydınlık Gazetesi'ne haberi servis edenler hakkında Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurduğu ve Samsun Basın Savcılığı'nın 2017/16499 soruşturma no'su ile soruşturma başlatır.
Bu kapsamda ilk olarak gazeteci Ferhat Soy'un ve Recep Yazgan'ın ifadelerine başvuran Samsun Basın Savcısı Yılmaz Zorlu'nun, soruşturma çerçevesinde diğer gazeteciler, Mehmet Yazıcı, Yunus Ayaz, Gülsüm Atik ve Bülent Karslıoğlu'nun ifadesine başvuracağı ileri sürülür.
Haberde iddialar ortada, haberi yayınlayan gazete ortada ve haberi kaleme alan muhabir ortada.
Haberdeki iddialar gerçeği yansıtmıyorsa, haberi yayınlayan gazete ve haberi kaleme alan gazeteciye dava açılır. Gazeteciye haberin kaynağı sorulur. Haber kaynağını açıklayıp açıklamamak muhabirin inisiyatifine kalmıştır.
Gazeteci haber kaynağının kendisini yanılttığı ve yanlış yönlendirme yaptığı kanısına varırsa haber kaynağını açıklayabilir.
"Haberi kim servis etmiştir?" diye bir inceleme başlatıp, Samsun'daki gazetecileri sorgulamakta ne oluyor?
Önce haberin suç olduğuna mahkemenin karar vermesinden sonra bahse konu araştırmanın yapılması gerekmiyor mu? Henüz ortada mahkeme kararı ile sabit bir suç yokken, bu yapılmaya çalışılan nedir?
Yoksa milletvekili Fuat Köktaş ve belediye başkanı Erdoğan Tok basına baskı uygulamaya mı çalışıyor ve ilgili savcı da bu amaca aracı mı oluyor?
Bu hamle ile yoksa bu iki siyasetçi basına, "Akıllı olun! Yargı bizim elimizde" demeye mi çalışıyor?
Yayın yasağı getirilen haber halen bahse konu gazetenin sitesinde yayınına devam ederken, Samsun'daki gazetecilere soruşturma başlatılmasının amacı nedir?
Savcının görevi bahse konu haberin doğru olup olmadığını araştırmak ve şikayet varsa haberi yayınlayan gazete ve gazeteciye soruşturma başlatmak değil midir? Cadı kazanı kurup, Samsun'daki gazeteciler hakkında soruşturma başlatılması, basına uygulanan baskı anlamına gelmez mi?
Bu ve bunun gibi hamlelerle yoksa basını, CHP'nin "Adalet yok" demesiyle aynı çizgiye getirmeye ve basını AK Parti Hükümeti'ne düşman yapmaya mı çalışıyorlar?
Konuyla ilgili dikkat çeken en önemli çelişki ise vekil Köktaş'ın kalemşoru olarak kamuoyuna yansıyan ve sürekli Köktaş'ın Samsun ziyaretlerinde yanından ayrılmayan sosyalist kimliğiyle tanınan Mehmet Yazıcı'nın da bulunması. Yazıcı'nın soruşturmaya dahil edilmesi, "Yazıcı hakkında kamuoyunda oluşan şüphelerden, Yazıcı'yı aklamaya mı çalışıyorlar" eleştirilerini doğuruyor. Bilindiği gibi Yazıcı, Facebook isimli sosyal paylaşım sitesinde yapmış olduğu canlı yayınlarda tutuklu yargılanan çok sayıda FETÖ mensubu haklında , "Dostum, arkadaşım" gibi cümleler kurup, FETÖ lehine operasyonları eleştirmesiyle bilinmekte...
Bir sonraki yazımda buluşmak umuduyla...