İnsan kendini bilecek.
Bilecek ki; Büyüğünü de, küçüğünü de bilip,
Saygı ve sevgisini gösterebilecek.
Bazıları bu babadan, atadan kalma,
Dini ve Töreyi çoktan unutmuş.
Ahlak yozlaştığı gibi,
Kişilikleri de tükenmiş bu tiplerin.
Son zamanlarda izliyorum da.
Her alanda terbiye, ahlak ve seviye de,
Büyük uçurumlar ve yozlaşmalar almış gidiyor.
Çukur ibaresi içindeler ki;
Çukur bile bir seviyedir.
Çukur aslında büyük hakarettir anlayana.
Geleceğimizi görebilme adına,
Nerede durduğumuzu ve,
Bizimle hemhal olan tiplerin,
Hangi mevki de olduğunu da,
Bilebilmek önemlidir.
Ancak görünüşe göre makam ve mevkiler artık,
Paraya, şana, şöhrete ve kanunsuzluğa,
Doğru almış başını gidiyor.
Kanun dediğimiz nedir?
En başta dediğim olay işte budur.
Ne dedim.
İnsan kendisini, nereden geldiğini,
Nereye doğru gittiğini bilmelidir.
Ne yazık ki ülkemizde mevkiinin, makamın;
Hatta seviyenin de kalmadığı gerçeği aşikar.
Susmak en kolay gibi görünen ancak,
En zor en zor iş.
Çarşamba’ya bakıyorum.
Herkes kendi havasında bir şeyler için yırtınıyor.
Bazısı haklı bazısı göstermelik.
Ama adalete, kanuna, eşitliğe, özgürlüğe,
Hakkaniyete bakan kaç kişi!!!!??
İşte o noktada durun nefes alın.
Göreceksiniz hayali sükuta uğrayacaksınız.
İşin aslını anlatmak gerekirse,
Çarşamba’ya gelen yatırımlara,
Yapılması düşünülen işlere, hizmetlere bakın.
Birde bunlardan nemalanan ve
Nemalanmak için yırtınanlara bakın.
Kanunlar kimin umrunda…
Eskiden gazetelerin haberi ihbardı.
Şimdilerde haberin ihbarını bırakın yırtsanız bir yerinizi,
Umurunda bile değil çoğunun.
Çarşamba’ya yatırım, hizmet şart.
Ama adabı ile, kanuna göre,
Üç kağıda, ala- delavera olmadan.
Adam gibi hizmet, yatırım şart.
Yani kişi kendini bilmeli ki;
Hakkı, hakkaniyeti bilebilsin.
Babasını, atasını, töresini bilmeyenlerden
Adamlık beklemeyin.
Mutlu ve (sağ)-lıcakla kalın…