Türkiye gündemi o kadar dolu ki.
Kim neyi nasıl yazacağını inanın şaşırıyor.
Özellikle yerel basının Türkiye ve hatta Dünya gündemi ile işi olmaz.
Ancak bazı hassas noktalar vardır ki asla o noktalara temas etmeden geçemezsiniz.
Türkiye’de de gündemin ilk sırasında yerelde seçim öncesi Milletvekilliği aday adaylık yarışması var.
Bu yarışların içinde bir de gerçekler mevcut.
Bu gerçekler içinde önce BDP Milletvekilinin bir Polis Memuruna tokat atması, sonrasında Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’ in polis panzerinin üzerine çıkması…
Sonrasında bilmem ne eylemsizlik (Sivil itaatsizlik eylem kararı) aldıklarını açıklamaları.
Bir yandan Libya’ da ki savaş…
Suriye’nin içerden kazanın kaynaması gibi kaynaması…
Başbakan Tayyip Erdoğan’ ın Irak ziyareti ve orada ki gezdiği yerler…
ABD’nin Libya’da ki isyancılara silah dağıtılabileceğini açıklaması…
Bunların Türkiye’ye ve dolayısı ile İlçemize yansıması sizce nasıl?
İnsanların artık beyinlerinin bir köşesinde dünyanın savaşa doğru gittiğidir.
Yani halkta yavaş yavaş, savaş çıkarsa her şey altüst olacak korkusu gittikçe artıyor.
Etrafımızda ki tüm Ülkelerde kaoslar yaşanırken Türkiye’ de bunlardan etkileniyor.
Etkilenmemesi mümkün değil.
İnşaat sektörü bir yandan endişeli diğer yandan umutlu…
Irak, Libya, Tunus, Mısır gibi ülkelere inşaat malzemeleri gönderilecek umudu ile yanıp tutuşmaya başladı.
Diğer yandan bu savaş nedeni ile benzin, mazot, gaz gibi her alanda fiyatların tırmanacağı korkusu ve endişesi mevcut.
Japonya depremi ile korkan milyonlarca insan peşine Nükleer santralin patlaması ile Türkiye ‘de radyasyon sızıntısında etkilenme korkusu ve endişesi.
Kısacası bu halk endişe içinde yaşamaya alıştırılıyor.
Endişenin peşinden korku yer alıyor.
Bu da tamamen psikolojik sorunlar yaratıyor ve depresyona giren insan sayısı artıyor.
Bunların akabinde ülkede kadına şiddet, çocuklara taciz, Katliamlar falan filan…
Arttıkça artıyor.
Bunun en kolay kapatılma yolları belli.
Halk kendini bir anda iç siyasete kanalize ediyor.
Bizi en iyi kim temsil edecek?
Bu temsil noktasında her yiğidin gönlünde yatan partiye göre aday adaylarına bakılıyor.
Kim isteniyorsa sokakta onlar konuşuluyor destekleniyor.
Bu da bir noktaya kadar güzel ama sonrasında kötüye doğru gitmeye başlıyor.
Gelecek korkusu, endişe, geçim derdi, zamlar, kaoslar…
Şimdi çıkın işin içinden çıkabilirseniz.
***
Her neyse bu atmosfer altında Türkiye’ de ki aday adaylıkları heyecanı sürerken Samsun ve ilçelerinde de aday adayları son çalışmalarını yapmaya devam ediyor.
Öylesine bir tempoda çalışıyorlar ki akıllara zarar.
Ama kim gelirse gelsin herkesin yüzüne gülen insanlar kimleri TBMM de görmek istediğini ayan beyan sokakta birbirine açıklıyorlar.
AK Partide kimleri görmek istersiniz sorusuna yeni katılması muhtemel isimlerden akla ilk gelen isimler arasında Fuat Köktaş geliyor.
Köktaş zaten Temayülün ilk sırada ki şampiyonu zaten.
Peşine kim ne derse desin son birkaç gün içinde piyasaya çıkıp kendini kısa sürede herkese sevdiren benimde listede olacağına inandığım Kamuran Özden var.
Gerisi beklemede.
Halk Çarşamba’ da bunları konuşuyor.
Ama Muharrem Gündoğdu’ nun sürpriz yapıp yapamayacağını da soran var. Elbette ki temayül çok önemli idi ama onun şansı da çok fazla. İnanmayanlara inat sürpriz isim olarak ortaya çıkarsa şaşırmayın. Hala benim ümidim var.
Bu şirin görünmek değil Başbakanın geleceğe dair yatırımları içinde ki düşüncelerine göre yazıyorum. Gündoğdu’ nun sessiz sedasız beklemesi fazla ortada görünmüyor mizacı çizmesine kimse aldırmamalı. 2004 seçimlerinde Başkan Dündar’ da tıpkı Gündoğdu gibi değimliydi?..
Ersin Yılmaz kesin gözü ile bakılırken Başkan aday edilmedi mi?.
Yani Köktaş, Özden adaylıkta ki kesin bankolarından sonra ki isim olarak Muharrem Gündoğdu’yu sürpriz görürseniz hiç şaşırmayın.
Başka sürprizler de var AK Parti adayları arasında…
Kim bilir?
Komplo teorisinde bu adam iyi diyorlar ya!.
Bunlar, komplo teorisi değil ancak, bu olgular siyasetin kalbi değil de nedir?