Din üzerine, siyasetçilerin söz söylemesinin çok doğru olmadığını ifade eden Tufan Akcagöz, “Din adına siyasetçilerin konuşmasını doğru bulmuyorum ama dinle beslenip, dini jargon olarak kullanıp, din üzerine siyaset yapanlara bunu anlatmanın çok zor olduğunu da biliyorum. Gelişmiş dünya ülkeleri, dini ve bütün inançları, bireylerin vicdanlarına teslim etmiş durumda. Biz, bunu aşabilmiş değiliz. Din, bir vicdan işidir. İnanan herkes, inandığı dinin gereğini yerine getirmekten alıkonulamaz. İnanmayan da inanmaz ve inanmaya da zorlanamaz. İnanç özgürlüğü, Anayasal güvence altında olan bir özgürlüktür. Ancak sıkıntılı olan, siyaset kurumunun bu türlü din gibi kutsal bir kurumun üzerinden elini çekmemesidir. Bu, geri kalmış ülke profilidir. Bundan vazgeçmek zorundayız. Tayyip Erdoğan, bir kısım sözde din adamlarına kızmış, anlaşılan o. Ancak, onun kızıp kızmaması bir şey ifade etmiyor. Ülkemizde, din adına söz eden, hatta kimi uçuk fikirlerle kamuoyunu tahrik eden sözde hocalar var. İslam dininde ruhban sınıfı yoktur. Kendimize zorla ruhban sınıfı yaratıyoruz. Kimse kimsenin adına sıratı geçecek değil. O halde, herkes kendi adına sorumludur. Hiç bir din adamının, vatandaşın yerine geçmesi de mümkün değildir. Tayyip Erdoğan’ın eleştirisi, iyi anlaşılmalıdır ve mutlaka din adına yalan yanlış sözler sarf edenler varsa, bunlara müdahale edilmelidir.” dedi.
Bir kısım sözde din adamlarının, dini bir ticaret metası olarak kullandığını söyleyen Tufan Akcagöz, “Ülkede yaşanan bir kısım yolsuzlukların, dini kullanmak suretiyle işlendiğini söylemek mümkün. Dini, bir ticaret aracı olarak kullanan, bu işten ciddi para kazananlar var. Doğru mu, değil mi? Televizyon programlarına çıkıp, binlerce dolar kazanan hocalar var. Kuran, herkes anlasın diye nazil oldu. Hiç bir din hocasının da çıkıp, ‘açın kardeşim, Türkçesini okuyun’ dediğini duymadım. Onlar anlatacak, birileri dinleyecek. Yoksa, düzen bozuluyor. Elbette din alimlerine de ihtiyaç var. Anlaşılmayan konularda, birileri çıkar açıklama yapar ama namaz apdestini bile hocaya sormaktan ne zaman vazgeçeceğiz bilmiyorum. Halbuki ne güzel cep ilmihalleri var, bu bilgileri içeren risaleler var. Rahmetli Uğur Mumcu, ‘tarikat, ticaret, siyaset’ sarmalını ne güzel ifade etmişti. Yüzyılın soygunu olarak tarihe geçen deniz feneri yolsuzluğunu derinlemesine inceleyin, dini kullanarak bu işi yaptıklarını görürsünüz. Bunların hemen hepsinde, kutsal din duygularını sömürmek vardır. Milletimiz bu noktada artık uyanık olmalı ve din bezirganlarına fırsat vermemelidir. Dini alet ederek milleti soyanlara fırsat verilmemelidir.” diye konuştu.