Bakan Çelik, Sosyal Güvenlik Yüksek Danışma Kurulu Toplantısında yaptığı konuşmada, sosyal güvenliğin vatandaşların geleceğe güvenle bakmalarını sağlayan bir hizmet alanı olduğunu söyledi.
SGK'nın doğumdan ölüme, yaşamın her safhasında, 76 milyon vatandaşa hizmet götürdüğünü belirten Çelik, bunun için sosyal güvenlik alanının geçmişte de siyasiler tarafından hep istismar edildiğini, manevra alanı olarak görüldüğünü ifade etti.
Çelik, şunları kaydetti:
''Emeklilik yaşının 38'lere çekilmesi, daha sonra reform adına 1999'da yapılan düzenlemelerin yeni sorun alanlarını ortaya çıkarması, günü kurtaralım, seçimi kurtaralım, geleceği geldiğinde düşünürüz, gelecek nasıl olsa gelecek, dünya bir gündür o da bugündür, biz bugüne bakalım, yarınlara bakmayalım gibi yaklaşımların faturası hep gelecek nesillere kalmıştır. Oysa devlet dediğimiz yapı, bugünden yarını görebilen yapıdır. Onun için siyaset ehil olmayan ellerde hezimete, ehil olan ellerde ise hizmete dönüşür.''
Türkiye'nin yapılan düzenlemelerle sosyal güvenlikte yeni bir pencere açtığını dile getiren Çelik, ''Bu adımlar sıradan adımlar değil. Hiçbir iktidarın cesaret edemediği ölçekteki reformlardır. 50-100 yıl Türkiye'nin geleceğine dönük sürdürülebilir sosyal güvenlik sisteminin nasıl oluşturulacağı hesaplanarak bu adımlar atıldı. Tüm vatandaşlarımız bu kapsama alındı'' dedi.
Hizmetleri vatandaş odaklı yürüttüklerini anlatan Çelik, vatandaşın evraka boğulmamasını, teknolojinin imkanlarından yararlanarak daha rahat hizmet alabilmesini istediklerini bildirdi.
Sosyal güvenlik reformunun üzerinden 4,5 yıl geçtiğini hatırlatan Çelik, şunları söyledi:
''Olgunluk dönemi diyebileceğimiz bir sürece sosyal güvenlik reformunun girdiğini söyleyebiliriz. 2008'den bu yana aktif sigortalı sayımız 15 milyondan 18 milyon 400 binlere ulaştı. Pasif sigortalı sayımız 8 milyon 700 binden 10 milyon 300 binlere ulaşmış bulunmakta. Aktif pasif oranı 1,87'den 1,90'a ulaştı. Toplam gelirlerin toplam giderleri karşılama oranımız yüzde 73'ten yüzde 89'a yükseldi. 2007'de yüzde 3 olan açıkların GSMH'ye oranı 2012'de yüzde 1,21. Devlet katkısı dahil bunun içinde. Kayıt dışı istihdam oranı yüzde 52'den yüzde 39'lara gerilemiş. Bu kısa dönem içinde, her alanda, özellikle sağlık alanında teminat paketlerini çok geniş tutmamıza rağmen rakamlarda olumlu bir seyrin karşımıza çıktığını görüyoruz. Bir taraftan 76 milyonu kapsam altına alıyorsunuz, hizmet alanlarını genişletiyorsunuz, diğer taraftan da oranlarda olumlu gelişmeler var. Sosyal güvenlikteki olumlu gelişmelerin 2020, 2030, 2040'larda yansımaları çok daha net bir şekilde görülecektir. O günlerin temeli de bugün aksayan yönleri, bugünkü nesiller olarak bizler dikkate alarak ortadan kaldırıp geleceği daha da aydınlık kılmak, torunlara sorun bırakmayacak şekilde bir yönetim anlayışını sergilememiz gerektiğinin bilincindeyiz. Bundan dolayı popülizmden uzak bir yaklaşımı ilke edinmiş bulunuyoruz. Biliyoruz ki popülizm ucuz, faturası da hep ağır olmuştur.''
''2008'de gömleğin düğmesi doğru iliklendi''
SGK'nın, vatandaşın güven kapısı, geleceğinin sigortası olduğunu belirten Çelik, kurumun mevzuatı uygularken bir yandan da geleceği planlayan vizyonu ortaya koyduğunu söyledi.
''Vatandaşa daha iyi hizmeti nasıl götürürüz'' sorusunu her gün kendilerine sorduklarını ifade eden Çelik, sosyal güvenliğin yarını öngörebilmesi gerektiğini dile getirdi.
Çelik, şöyle devam etti:
''Aktöryel dengeleri bozmadan sağlıklı nesillerin yetişmesi, nüfusun artması, istihdamın artması, kayıt dışı istihdamın düşmesi, sağlık ve sigorta sisteminin daha da gelişmesi, sosyal güvenlik bilincinin artması, çalışanların ve emeklilerin hayat standartlarının geliştirilmesi, iş kazalarının ve meslek hastalıklarının ortadan kaldırılması gibi konular karşısında 'Biz sosyal güvenlik olarak başka ne yapabiliriz' gibi sorular zihnimizde her zaman tazeliğini korumalıdır. Sosyal güvenlik son derece hassas bir alan. Bu alanda atılacak yanlış bir adım telafisi güç zararlara da yol açabilir. Hükümet olarak bizler inanıyoruz ki 2008'de gömleğin düğmesi doğru iliklendi, devamını da doğru getirmek durumundayız. Devletimizin tüm kurumlarıyla veri paylaşımı gibi her imkanı sonuna kadar değerlendirmeliyiz. Gelişmeleri an be an izlemeli, aksaklıklara anında müdahalede bulunmalıyız. Unutmayalım ki sağlık hizmeti sunumunun, sosyal güvenlik sisteminin tatili olmaz. 7 gün 24 saat prensibine göre çalışmak durumundayız. Bir tek vatandaşımızın dahi sosyal güvenlik alanında yaşayacağı sıkıntı dahi uykularımız kaçırmalı. Sosyal güvenlik kapısı, bir çile değil çare kapısı olmalıdır. Çareye dönüştürmek ise öncelikle bu kurumda hizmet eden bakanından başlamak üzere hepimizin görevi.''
''Bütün problemin erken emeklilikten kaynaklığını biliyorsunuz''
Sorunlu değil sorumlu siyaset yaptıklarını vurgulayan Çelik, şunları kaydetti:
''Katkı payı, bütçeleri dengelemek için, açıkları kapatmak için alınmıyor. Katkı payının altında yatan ağırlıklı suistimalleri engellemek, sağlıktaki kademe hiyerarşisi içerisinde...
Birinci basamakta halledilen sağlık sorunları, niye 3. basamağa gitsin- 'Üçüncü basamağı yasaklayalım' demiyoruz ama buradaki kademelerin gerçekten hastalığın durumuna göre değerlendirilmesinde büyük yarar var. İleri derecedeki bir vakanın 3. derecedeki bir hastanede yer bulamaması, sorunlarla karşılaşması doğru bir şey midir- Sıradan bir tedavinin 1. basamakta görülmesi mümkün iken bunun 2. ve 3. basamağa kaydırılması doğru mu- Bu açıdan katkı paylarının faydası olur mu-
İkincisi, bu alanlarda suistimalleri engellemeye dönük. Kesinlikle mali bir boyutunu düşünerek bunların yapılmadığını belirtmek istiyorum.''
Çelik, her konuyu tartışmaya hazır olduklarını, sosyal güvenlik destek priminin de tartışılabileceğini bildirerek, ''Ancak bütün problemin erken emeklilik, genç yaşta emeklilikten kaynaklığını hepiniz biliyorsunuz. Bir masa etrafında değerlendirebiliriz'' dedi.
SGK'nın sağlık sunucularına borcu olmadığına dikkati çeken Çelik, kanser taramasıyla ilgili ciddi bir meblağ ayrıldığını söyledi.
KESK davası
Bakan Çelik, KESK Başkanı Lami Özgen'in de aralarında bulunduğu KESK üyelerinin yargılandığı davaya ilişkin hukuksuzluğun yapanların ''duvara tosladığını'' tarihin gösterdiğini dile getirdi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çelik ''Mahkemeler, yargı, adalet dağıtıyor. Dün de inandık, bugün de inanıyoruz. Yanlış diyorsanız, eleştiri hakkınız var ama hukuksuzluk hiçbir zaman toprak altında kalmamıştır, her hukuksuzluk mutlak suretle gün yüzüne çıkar. Bunun için mahkemelere güvenmekten başka yolumuz yok, yargıya güvenmekten başka yolumuz yok ama kararın kimler tarafından doğru, kimler tarafından yanlış, eksik değerlendirileceği, o sübjektif bir olay'' diye konuştu.
Hukuk devleti olmak konusunda önemli adımların atıldığına işaret eden Çelik, bunları görmemezlikten gelmenin doğru olmayacağı değerlendirmesinde bulundu.
kaynak:akasyam.com