Dr. Fulya Gürkan, polenlerin sebep olduğu alerjinin burun, geniz akıntısı, hapşırık, gözlerde kaşıntı-sulanma, boğaz ve kulaklarda kaşıntı, öksürük, nefes darlığı, göğüste hırıltı, baş ağrısı, halsizlik gibi şikâyetlerle kendini gösterdiğini belirterek, “Alerji bir insanın karşılaştığı bir maddeye karşı gösterdiği ani bir tepkidir. Genellikle ilk karşılaşmada değil tekrar eden karşılaşmalar sonrasında ortaya çıkar. Göz nezlesi ve saman nezlesi genellikle alerjik astımla birlikte bulunduğundan hastanın astım açısından da tetkik edilmesi ve araştırılması gerekmektedir. Polenlere, küf mantarlarının sporlarına gelişen alerjiler dışında ev tozları dediğimiz akarlar (mite), hayvan tüyleri, arılar, böcekler, değişik yiyeceklere karşı da alerji gelişebilmektedir” dedi.
Polenlerin yoğun olduğu sabah ve öğlen saatlerinde dışarı çıkmamaya özen göstermenin ve evde camları kapalı tutmanın önemli olduğunu anlatan Gürkan, şöyle devam etti: “Ev içinde mobilya ve yerlerin her gün ıslak bir bezle silmek ve bu işlem sırasında maske kullanmak polenlere karşı koruyucu bir tedbirdir. Polenlerin çok uçuştuğu sırada araba camlarını açmamak, çim biçmek başta olmak üzere bahçe işlerini polenlerin yoğun olduğu saatlerde yapmamak gerekiyor. Bitkisel çay ve balda da polen kalıntıları olduğu için bu gıdaları tüketirken temkinli olmakta fayda var. Yatağımızın başlığını yükseltmek burunda kan göllenmesi ve burun içi dokuların şişmesini engeller ve şikâyetleri bir miktar azaltır. Dışarıdan eve geldiğimizde kıyafetlerimizi yıkamak ve duş almak, yağmur sırasında ve sonrasında evi havalandırmak polen istilasını durduracaktır. Bir uzmana başvurarak alerji testi yaptırmak da şikâyetlerin giderilmesi açısından önemlidir.”