Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) İlahiyat Fakültesi tarafından düzenlenen 'İlim ve Ahlak Zemininde İslam'ı Anlamak' konulu konferansa konuşmacı olarak eski Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu katıldı.
"Kuran ile aramız açıldı"
Kur’anı Kerim’in son dönemde şifreler kitabına döndürülmeye çalışıldığını belirten Ali Bardakoğlu, "Kur’anı Kerim son dönemde, her bir harfinde binlerce mananın gizli olduğu bir şifreler kitabı olarak algılanmaya, anlatılmaya başlandı. İslam dinini gizemli bir din, Kur’anı Kerim’i şifreler kitabı olarak sunmaya başladığımız vakit bir şifre çözücüye ihtiyaç olur. Kendiliğinden şifre çözücüleri besler ve ortaya çıkmasına zemin hazırlar. Aslında şifre çözücüler kendilerine zemin hazırlamak için Kur’anı ve dini böyle sulandırır. Halbuki bu din Allah'ın bize hitabıdır ve hiçbir aracıya ihtiyaç hissettirilmemiştir. Bu din, din adamlarına, ulemaya, evliyaya, saçlı sakallı insanlara gelmiş değil, bu din bütün insanlığa gelmiştir. Açın Kur’anı bakın her sayfada bunun mesajını bulacaksınız. Allah doğrudan bize hitap eder. Ama Kur’anı Kerim’i böyle her şeyin içerisinde bulunduğu şifreler kitabı gibi sunmaya başlayınca Kur’an ile aramız açıldı. 'Kur’ana göre' diye yapılan konuşmalar da başlı başına büyük bir sıkıntıdır. Kur’an ayetlerimizi karşımıza alıp ona adete silah zoruyla her arzu ettiğimizi konuşturma çok kötü bir yol oldu. Adeta Kur’anı önümüze siper yaparak kavgamızı yapmaya başladık. Bugün radikal örgütlerin yaptığı da bunun devamı bir davranış. Bir ayeti kesip alıp, slogan yapıp arkasına sığınıyor. Öyle seçeceksen Kur’anda çok şey var" diye konuştu.
"Günümüz insanı 'dindar ahlaklı olmayabilir' diye düşünebiliyor”
Ali Bardakoğlu, “Geçenlerde bir hocamız alan araştırması yaptı ve bir soruya çok canım sıkıldı. Soru şuydu: 'Dindar olmak ahlaklı olmayı gerektirir mi?' Cevap verenlerin yüzde 80'i ‘hayır, gerektirmez’ cevabını verdi. Teorik entelektüel olarak doğru olabilir bu cevap. Cevap verenler Kant'ı okuyarak değil, hale bakarak cevap veriyorlar. Bu vahimdir. Bu soruya bir Müslüman ülkede 'hayır efendim, bir insan dindarsa ahlaklıdır' denilmesi gerekirdi. Müslümanlıkla ahlak birbirinden hayli ayrıldı. Günümüz insanı 'dindar ahlaklı olmayabilir' diye düşünebiliyor” ifadelerini kullandı.
“Müslüman’ın en temel özelliği güvenilir olmasıdır”
Selamlama konuşması yapan OMÜ Rektörü Prof. Dr. Sait Bilgiç ise "Böyle bir toplantıda bulunmaktan mutluluk duyuyorum. Konusu da çok güzel. Ama biz bu işleri aslında güzel yapıyoruz, güzel niyetlerle bir araya geliyoruz, güzel konuşuyoruz kalkıp gidiyoruz. Bütün güzellikleri bir çırpıda unutup, hayatın bütün kirliliğinin içerisinde bugün konuştuklarımızı unutup yaşamaya devam ediyoruz. Oysa bir Müslüman’ın en temel özelliği güvenilir olmasıdır. Kendisine güvenilen, emin olunan insan olmayı başarabildiğimiz takdirde belki de en önemli şeyi başarmış olacağız. Bunu göz ardı etmeden yürüyebildiğimiz takdirde Allah'ın bize emrettiklerini gerçekleştirmiş olacağız diye düşünüyorum. Biz üniversite yönetimi olarak göreve geldiğimiz andan itibaren buna çok dikkat etmeye çalıştık. Kimseyi aldatmamaya, kimsenin bizden dolayı kendini güvensiz hissetmesine sebep olmamaya dikkat ederek yürümeye devam ediyoruz. Bugüne kadar çok şükür bunu başardık. Çünkü aldığımız tepkiler bunu gösteriyor. Ama bu yeterli değil. Aynı zamanda görevlerimizi de hakkıyla yerine getirmek zorunda olduğumuzu çok iyi biliyoruz. Yapıyormuş gibi değil en iyisini yapmak için uğraşacağız" şeklinde konuştu.
OMÜ İlahiyat Fakültesi Konferans Salonunda düzenlenen konferansa ayrıca İl Milli Eğitim Müdürü Coşkun Esen, Samsun Baro Başkanı Av. Kerami Gürbüz, Samsun İl Müftüsü Veysel Çakı, OMÜ İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Cafer Sadık Yaran, OMÜ Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf Demir, öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı.