KKTC Anamuhalefet Partisi UBP'nin Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün, "Sayın Akıncı'nın söylemleri uzun yıllar muhalefette kalmış olmanın verdiği biraz da sorumsuzlukla yapılmıştır diyelim. Ama şimdi o da cumhurbaşkanı seçilip sorumluluğu aldıktan sonra gerçeği anlayacak ve Rum tarafının gerçek yüzünü görecek" dedi.
KKTC'de 19 Nisan'da yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından mevcut Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu'nu geride bırakan Mustafa Akıncı yeni cumhurbaşkanı seçilmişti. Anamuhalefet partisi, Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün, KKTC'de yeni döneme ilişkin açıklamalarda bulundu. Eski atlet ve milli sporcu olan Özgürgün, ada futbolu üzerinde oynanan oyunları açıkladı.
Cumhurbaşkanlığı seçiminin çok yoğun ve çok uzun bir süreç olduğunu belirten Özgürgün, Derviş Eroğlu'nun cumhurbaşkanlığına aday olması için parti olarak çağrı yaptıklarını hatırlattı. Söz konusu çağrının Eroğlu ile devam edilmesine olan inançlarından kaynaklandığını dile getiren Özgürgün, "Çünkü soldaki iki adayın da bize göre Kıbrıs meselesini götürme konusunda sıkıntıları olduğunu düşünüyorduk" dedi.
KKTC'nin eski Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu'nun geçtiğimiz 5 yıllık süreçte hem anavatan Türkiye ile hem de müzakere masasında çok başarılı olduğunu belirten Özgürgün, "Sayın Cumhurbaşkanının 5 yıl daha bu görevi yapması gerektiğine inancımızdan dolayı tam destek verdik ve o inançla yola çıktık. 11 Ekim'den itibaren 7 aylık süreçte seçim çalışmaları sürdü, sonuç olarak Sayın Akıncı kazandı. Sayın Cumhurbaşkanımız Eroğlu ilk turdan birinci çıkmasına rağmen ikinci turda kaybetti. Sayın Özdil Nami'nin Dışişleri Bakanlığı'ndan ayrılıp müzakereci olarak atanmış olması, ikinci tur öncesinde toplu olarak Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) oylarının Sayın Akıncı'ya kaymasını da açıklıyor ki başka anlaşmalar da olduğunu biliyoruz. Toplu kaymalardan sonra Sayın Akıncı kazandı" ifadelerini kullandı.
"SAYIN TALAT GİBİ SAYIN AKINCI DA RUMLARIN GERÇEK YÜZÜNÜ GÖRECEK"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile KKTC'nin yeni Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı arasında yaşanan "anavatan-yavruvatan" polemiğini hatırlatan Özgürgün, "Daha ilk günden 'anavatan-yavruvatan' polemiği başladı. Bu doğru değil, Kıbrıs meselesi anavatan Türkiye hükümetleri ve Türkiye halkıyla beraber götürülecek bir davadır. Türkiye 'anavatanım' diyen bir partiyiz ve öyle bir gelenekten geliyoruz. Dolayısıyla bu tartışmalar bizi bir yere götürmez. Bu başlangıç iyi olmadı, bu durum Kıbrıs Türk halkının mücadelesine de zarar verir" dedi.
Türkiye'nin Kıbrıs üzerindeki garantörlüğünün önemine dikkat çeken Akıncı, şöyle devam etti:
"Özellikle bugün değişen dünya konjonktürü içinde hem Ortadoğu'nun hem Kuzey Afrika'nın yani Mısır, Lübnan, Filistin hatta Irak'a kadar bölgesel ciddi sorunlar var. Bu meselelerin anavatan Türkiye ile İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri tarafından hep beraber ele alınması gerekir. Çünkü orada İngiltere haklarından vazgeçmemiş midir, üslerinden vazgeçmiş midir, hayır. ABD müdahalelerinden vazgeçmiş midir, Rusya elini çekmiş midir, hayır. O zaman bu işi yapacak olanların anavatan Türkiye'nin Kıbrıs'taki haklarını bilmeleri gerekir, özellikle Sayın Cumhurbaşkanı Akıncı'nın. Bu açıdan bakarak Sayın Cumhurbaşkanını yakından takip edeceğiz. Umarım bu dediğim çerçevede olaya yaklaşacaktır. Daha önceki söylemleri uzun yıllar muhalefette kalmış olmanın verdiği biraz da sorumsuzlukla yapılmıştır diyelim ama şimdi o sorumluluğu alıp cumhurbaşkanı seçildikten sonra o da gerçeği anlayacaktır ve Rum tarafının gerçek yüzünü de anlayacaktır çünkü Rumlarla yakın temasta olan birisidir. Sayın Talat'ın gördüğü gibi Rum tarafının gerçek yüzünü masadada görecektir. Sayın Talat da böyle oturmuştu. Öncesinde 'Türkiye benim anavatanım değil atavatanımdır' gibi söylemleri vardı ama sonrasında Türkiye gibi hareket edip Rumların gerçek yüzünü görmüş hatta 'Kendimi mi asayım bu Rumlar hiçbir şeye yanaşmıyor' durumuna gelmişti. Bunun da akabinde mutlaka gereken her türlü uyarıyı da her türlü görüşümüzü de eğer dinlemek isterse Sayın Cumhurbaşkanı, bizimle istişare etmek isterse yardımcı olmaya hazır olacağız."
DERVİŞ EROĞLU TEKRAR ADAY OLACAK MI? SAĞDA BİRLEŞME OLUR MU?
Siyaseti bırakacağını açıklayan eski KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu'nun yeniden siyasete atılıp atılmayacağına ilişkin değerlendirme yapan Özgürgün, "Sağda birlik' deniliyor ama iktidardaki küçük ortak olsa da anamuhalefet partisinin bir birliktelik sergileyebilme ihtimali pek mümkün gözükmüyor. Tabii ki biz sağda birliktelik oluşacaksa bunun Ulusal Birlik Partisi'nde olacağını hep söyledik. Çünkü her zaman sağın temel partisi Ulusal Birlik Partisi'dir, diğer partiler marjinal olarak kalmıştır. Bugün de onlar iktidarın büyük ortağı olan sol partinin koltuk değneğidir" dedi.
Özgürgün, sağ tabanın ancak Ulusal Birlik Partisi tabanında birleşme sağlanabileceğini belirterek, "Sayın Serdar Denktaş'la ne kadar yol gidebiliriz, bunun pek mümkün olmadığı yıllar öncesinden de görülmüştür. Sayın Cumhurbaşkanı Eroğlu devir-teslim töreninde aktif politikaya son verdiğini açıkladı dolayısıyla tekrar dönüp kurultayda aday olur mu, onu bilmiyorum. Öyle bir şeyi şu anda konuşmadık ama politikada neler gördük. Siyasette her şey beklenebilir. Sayın Cumhurbaşkanının bu aşamadan sonra tekrar partinin başına dönmek istemesi veya başkan adayı olup olmaması kendi kararıdır" diye konuştu.
"TÜRKİYE OLMASAYDI BU NOKTAYA GELEMEZDİK"
Son yıllarda KKTC'de Türkçülüğün kan kaybettiğinin sorulması üzerine Özgürgün, "Kıbrıs Türk'ünün yıllar içerisinde anavatan Türkiye ile birlikte bu noktaya geldiğini söylüyoruz. Anavatan Türkiye olmasaydı bu noktaya gelemezdik. Gerçek budur, doğru söylediğimizi gösteren çok örnek var" dedi.
Özgürgün, Türkiye'nin KKTC'ye yaptığı yardımlara işaret ederek, "O yardımların doğru gitmesi, ekonominin doğru olması Kıbrıs'a olan sempatiyi de artırır ve halkın daha rahat hayat sürmesini de sağlar. O konularda fikir ayrılıkları olmuş olabilir, Türkiye'nin her dediğine tamam demiyoruz, fikrimizi de söylüyoruz. Ama genel resme baktığımızda Kıbrıs Türk halkı anavatanıyla beraber hareket ederse bir netice alabilir" ifadelerini kullandı.
ADA FUTBOLU ÜZERİNDE OYNANAN OYUNLAR
Bir dönem aletizm ve futbolda milli sporcu olan Hüseyin Özgürgün, Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu (KTFF) Başkanı Hasan Sertoğlu'nun Kıbrıs Rum Futbol Federasyonu'na (KOP) üyelik için tüm hazırlıklarını tamamlayıp FIFA'ya bildirdiklerini açıklamasıyla yaşanan süreci değerlendirdi.
Özgürgün, şöyle devam etti:
"Kıbrıs'ta futbol 1955'e kadar KOP dediğimiz Kıbrıs Rum Kesimi Futbol Federasyonu bünyesinden ayrıldı. O dönem Çetinkaya, KOP Ligi'de üç sezon şampiyonluk elde etti. O şampiyonlukların şilti de duruyor. 1972'de Rumlar Çetinkaya'ya o şilti vermek zorunda kaldı. Rum takımları Omonia, Apoel ve Anorthosis kazanamadığı şampiyonluğu Çetinkaya Türk Spor Kulübü kazanmıştı. Öyle bir dönemde, 1955'te Rumlar kapılarını kapattı. Sebebi de 1954'te Birleşmiş Milletler'de (BM) Makarios, Kıbrıs'ın Yunanistan'a bağlaması talebini getirdiğinde, siyaseten kapanmıştı. Makarios Kıbrıs'ta 'Türk yoktur, aslında çok küçük Müslüman azınlıklar var dolayısıyla Yunanlılar ve Rumlardan oluşan bir adanın Yunanistan'a verilmesi lazım' deyip BM'ye başvurduğunda orada Sayın Büyükelçimiz 'Kıbrıs'ta Türk yoktur diyorsunuz ama ligde Çetinkaya diye bir Türk takımı var' diyerek konuşma yapmasının ardından Çetinkaya ligden atıldı. O dönemde futbol 'Kıbrıs'ta Türk yoktur' iddialarını çürüten bir durumdu. Çetinkaya'nın ligden atılmasının ardından Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu kuruldu hatta Çetinkaya çok güçlü olduğu için oyuncularının bir kısmını diğer takımlara dağıtarak ligin kurulmasını sağladı. O günlerden bugünlere gelindi, üzülüyorum. Çetinkaya'da yıllarca futbol oynadım, başkanlık yaptım. O günlerde Rum ve Türklerden oluşturulan Kıbrıs Milli Takımı'nın kaptanlığını yapmış Sayın Mustafa Defteralı'dan o dönemleri yaşayanlardan dinledim. O yüzden üzülüyorum. 1. Ligi'nde rahatlıkla oynayabileceği, üyesi olduğu KOP'tan atılan Çetinkaya'nın bugün onun altına girme gibi yani onun üyesi olma gibi duruma gelmesi bizi üzüyor. Kıbrıslı Rumların ne kadar hakkı varsa Kıbrıslı Türklerin de o kadar hakkı var."
"KIBRIS'TA İKİ FEDERASYONLU SİSTEM OLABİLİR"
"KOP varsa KTFF de var" diyen Özgürgün, "Bu ikisi eşittir, bu ikisinin eşit kuracakları ortak bir lig olursa ona zaten itirazımız yok. Kıbrıs'ta iki bölgeli ve iki federasyonlu sistem ve üzerinde tek bir federasyon olabilir. Bunlar eşit katılır, üzerine ortak bir federasyon kurulur ve ortak bir lig yapılır. Çözüm budur. Ama 'gelin KOP'un altına girin' diyorlar, 'boyun eğin' mesajı veriyorlar" ifadelerini kullandı.
Özgürgün, şöyle devam etti:
"Şimdi bize diyorlar ki 'Kıbrıs Cumhuriyeti'nin altına Kıbrıslı Türkler gelsin, Kıbrıs Cumhuriyeti devam etsin.' Bu siyasi çözümde önerdikleridir, bunu kabul etmiyoruz. Sayın Talat da kabul etmedi, Sayın Özdil Lami de kabul etmedi. Onlar bunu kabul etmiyor. Ne diyorlar 'iki bölgeli, iki toplumlu federasyon.' Futbolda da aynı çözümü söylemeleri lazım ama bakıyorum ters açıklama yapıyorlar. Bu nasıl bir şeydir. İki bölge var, iki federasyon var. Bunların oluşturacağı eşit bir federasyon Kıbrıs'ta zaten siyasi çözümün de anahtarıdır. Aynısı yapılabilir ama 'gel buna üye ol' dendiği zaman siyaseten de 'gel Kıbrıs Cumhuriyeti'ne üye ol' diyorlar. Bunu da kabul edersen Kıbrıs sorunu çözülür belki ama böyle yama olursun ve azınlık olursun. İşte sıkıntı burada. Bunu söylediğimiz zaman maalesef anlaşılmıyoruz."
"BUNU SÖYLEDİĞİMİZDE TEPKİ ALIYORUZ"
KTFF'li yöneticilere Rumların Türkiye'deki Bölgesel Amatör Ligi (BAL) gibi en alt ligden başlama talebinde bulunduklarını belirten Özgürgün, "Benim hayatım futbol sahalarında geçti, yıllarca futbol oynadım. Kıbrıs'ta eşit bir statüde değilsem bunu kabul etmem. Bir Rum kadar benim de hakkım var, bir Rum kadar benim de deneyim, tecrübem, bilgim ve eğitimim var. O üstün vatandaş ben altında vatandaş bunu kabul etmem. Bunu kabul edenler buyursun etsinler. Sonuna kadar bununla mücadele edeceğiz. Biz Kıbrıs'ta eşitiz. Dünya bu gerçeği görmüş görmemiş, görecek. Mücadeleye devam etmemiz lazım" dedi.
"SAYIN BAŞBAKAN FUTBOLUN F'SİNDEN ANLAMIYOR"
Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nden bazı üst düzey yöneticilerle zaman zaman görüştüğünü anlatan Özgürgün, "Örneğin Avrupa Konseyi'nde Sayın Anas Gurgurodis'le konuştuğumda 'Çok doğru söylüyorsunuz, Türkiye'den su gelmezse yandık' diyor. 'Git yine de söyle' diyorum, 'Bunu söylersem beni asarlar' diyor. Çünkü Güney'de çok aktif uçlar var. Kilise var, ekstrem güçler var. Onlar konuşamıyor. Güney'de demokrasi de yok. Bunu konuşan linç edilebilir. Gurgurodis, benim arkadaşım iki kez linç girişiminden kurtuldu. Güney'de Yunanistan Bayrağı'na hayranlık var, bende de Türk Bayrağı'na var. Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu'nun da kulüplerimizin bunu bu şekilde görmesi gerektiğini de konuştuğum tüm ilgili arkadaşlara da anlatıyorum. Yıllarımızın geçtiği futbol sahasında bakıyorum futbolun 'f'sinden anlamayanlar, futbol sahasını görmeyenler ki Sayın Başbakan Özkan Yorgancıoğlu eminim futbol topu ile basketbol veya voleybol topunu ayırt edemez. Sayın Başbakan çıkıyor, 'Futbol konusunda destek verdim' diyor. Hayatında futbol sahasına gitmemiş" şeklinde konuştu.