Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü Uzm. Dr. Eser Akkuş, 1-7 Ekim Emzirme Haftası dolayısıyla anne sütünün faydaları hakkında bilgi verdi. Anne sütü ile beslenmenin çocukluk çağı kanser riskini yüzde 25 oranında azalttığını ifade eden Akkuş, anne sütü ile beslenme süresi arttıkça, kanser riskinin de orantılı olarak azalma gösterdiğini kaydetti.
“KAN BASINCINI DÜŞÜRÜCÜ ETKİSİ VARDIR”
Akkuş, “Anne sütünde bulunan Alfa-laktalbumin, normalde hamileliğin son zamanlarında ve annenin süt verme döneminde üretilen bir proteindir. Oleik asit ya da Omega-9 adı verilen yağ asidinin tek başına kan basıncını düşürücü etkisi vardır. Son yıllarda yapılan çalışmalarda Alfa-laktalbuminin oleik asit ile bir araya gelmesi sonucunda “Hamlet” adı verilen yeni bir proteinin oluştuğu tespit edilmiştir. Bu kompleks yapının yaklaşık 40 farklı tipte tümör hücresine karşı savaş açarak öldürebildiği ve sağlıklı hücreleri ayırt edebilme yeteneğinin olduğu tespit edilmiştir” dedi.
MEME KANSERİNE YAKALANMA RİSKİ DÜŞÜYOR
Anne sütüyle beslenen kız çocuklarının erişkin yaşlarda meme kanserine yakalanma riskinin düşük olduğunu vurgulayan Akkuş, emziren annelerde ise meme, rahim ve yumurtalık kanserine yakalanma oranın az olduğuna dikkat çekti.
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü Uzm. Dr. Eser Akkuş şu ifadeleri kullandı:
“Yakın zamanda keşfedilen‘Alpha1H' adı verilen kimyasal madde, laktoz üreten, süte akışkan özellik veren ve anne sütünde bebeklerin gelişmesi için gerekli olan besleyici süt şekeri olarak bilinmektedir. Araştırmacılar başka biçimlerde de oluşabilen bu maddenin kanser tümörlerini iyileştirebileceğini belirtmiştir”
ANNE SÜTÜ IQ SEVİYESİNİ YÜKSELTİYOR
Anne sütü ile beslenmenin ileri yaşlarda obezite riskini yüzde 24 azalttığının altını çizen Akkuş, “Ayrıca anne sütü ile beslenen bebeklerin ortalama IQ seviyelerinin ve okul başarılarının diğer bebeklere göre daha yüksek olduğu pek çok bilimsel çalışmada ortaya konulmuştur. Bunun yanı sıra anne sütü ile beslenen bebeklerin görme gelişimi daha hızlı olup motor beceriler daha erken dönemde kazanılmaktadır. Duygusal, davranışsal, konuşma sorunları ve erişkin yaşlarda nörolojik sorunlar daha az görülmektedir.
“MİDE BAĞIRSAK ENFEKSİYONLARINA KARŞI KORUR”
Anne sütünde bulunan bakterilere değinen Akkuş sözlerine şöyle devam etti: “Anne sütünde bakterilerin varlığı 1970'lerden beri bilinmektedir. Anne sütü ayrıca bifidobakteri florasını da güçlendirir, bağışıklık sistemini aktive eder, sindirim sistemi enzimlerinin düzenlenmesini sağlar, allerjenlere tolerans geliştirir ve mukozal büyüme için besin üretimi gibi fonksiyonları gerçekleştirir. Probiyotikler yani yararlı bakterilerin anne sütünde yeterli miktarda bulunması ve anne sütünde yabancı protein içeriğinin az olması nedeniyle bebeklerde atopik dermatit gibi alerjik hastalıkların görülme ihtimali azalmaktadır. Doğum sonrası ilk günlerde gelen kolostrum bebeğin ilk aşısıdır ve doğal aşıdır. Bunun yanı sıra anne sütü içeriğindeki özel enzimler ve bazı proteinler sayesinde birçok zararlı mikroorganizmayı öldürme yeteneğine sahiptir. Bu sayede bebeği ciddi solunum yolu ve mide bağırsak enfeksiyonlarına karşı korur”
Anne sütünde çocuğun gelişimi için gerekli bütün protein, karbonhidrat ve vitaminlerin yanında, embriyonik kök hücrelerine benzer kök hücrelerin de bulunduğunu söyleyen Eser Akkuş, yakın gelecekte kök hücrelerin yeni kaynağının anne sütündeki kök hücreler olabileceğini öngördü.
Anne sütünün bebeğin yaşına ve durumuna uygun değişim gösterdiğini, “Anne sütü bebeklerin ilk altı ay boyunca tüm gereksinimlerini karşılayabilen canlı bir sıvıdır. 6'ncı aydan sonra ek besinlerle birlikte anne sütü ile beslenmenin devam etmesi ve emzirmenin en az iki yaşın sonuna kadar sürdürülmesi bebeğe sayısız yararlar sağlamaktadır” sözlerine ekledi.
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü Uzm. Dr. Eser Akkuş, 1-7 Ekim Emzirme Haftası dolayısıyla anne sütünün faydaları hakkında bilgi verdi. Anne sütü ile beslenmenin çocukluk çağı kanser riskini yüzde 25 oranında azalttığını ifade eden Akkuş, anne sütü ile beslenme süresi arttıkça, kanser riskinin de orantılı olarak azalma gösterdiğini kaydetti.
“KAN BASINCINI DÜŞÜRÜCÜ ETKİSİ VARDIR”
Akkuş, “Anne sütünde bulunan Alfa-laktalbumin, normalde hamileliğin son zamanlarında ve annenin süt verme döneminde üretilen bir proteindir. Oleik asit ya da Omega-9 adı verilen yağ asidinin tek başına kan basıncını düşürücü etkisi vardır. Son yıllarda yapılan çalışmalarda Alfa-laktalbuminin oleik asit ile bir araya gelmesi sonucunda “Hamlet” adı verilen yeni bir proteinin oluştuğu tespit edilmiştir. Bu kompleks yapının yaklaşık 40 farklı tipte tümör hücresine karşı savaş açarak öldürebildiği ve sağlıklı hücreleri ayırt edebilme yeteneğinin olduğu tespit edilmiştir” dedi.
MEME KANSERİNE YAKALANMA RİSKİ DÜŞÜYOR
Anne sütüyle beslenen kız çocuklarının erişkin yaşlarda meme kanserine yakalanma riskinin düşük olduğunu vurgulayan Akkuş, emziren annelerde ise meme, rahim ve yumurtalık kanserine yakalanma oranın az olduğuna dikkat çekti.
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü Uzm. Dr. Eser Akkuş şu ifadeleri kullandı:
“Yakın zamanda keşfedilen‘Alpha1H' adı verilen kimyasal madde, laktoz üreten, süte akışkan özellik veren ve anne sütünde bebeklerin gelişmesi için gerekli olan besleyici süt şekeri olarak bilinmektedir. Araştırmacılar başka biçimlerde de oluşabilen bu maddenin kanser tümörlerini iyileştirebileceğini belirtmiştir”
ANNE SÜTÜ IQ SEVİYESİNİ YÜKSELTİYOR
Anne sütü ile beslenmenin ileri yaşlarda obezite riskini yüzde 24 azalttığının altını çizen Akkuş, “Ayrıca anne sütü ile beslenen bebeklerin ortalama IQ seviyelerinin ve okul başarılarının diğer bebeklere göre daha yüksek olduğu pek çok bilimsel çalışmada ortaya konulmuştur. Bunun yanı sıra anne sütü ile beslenen bebeklerin görme gelişimi daha hızlı olup motor beceriler daha erken dönemde kazanılmaktadır. Duygusal, davranışsal, konuşma sorunları ve erişkin yaşlarda nörolojik sorunlar daha az görülmektedir.
“MİDE BAĞIRSAK ENFEKSİYONLARINA KARŞI KORUR”
Anne sütünde bulunan bakterilere değinen Akkuş sözlerine şöyle devam etti: “Anne sütünde bakterilerin varlığı 1970'lerden beri bilinmektedir. Anne sütü ayrıca bifidobakteri florasını da güçlendirir, bağışıklık sistemini aktive eder, sindirim sistemi enzimlerinin düzenlenmesini sağlar, allerjenlere tolerans geliştirir ve mukozal büyüme için besin üretimi gibi fonksiyonları gerçekleştirir. Probiyotikler yani yararlı bakterilerin anne sütünde yeterli miktarda bulunması ve anne sütünde yabancı protein içeriğinin az olması nedeniyle bebeklerde atopik dermatit gibi alerjik hastalıkların görülme ihtimali azalmaktadır. Doğum sonrası ilk günlerde gelen kolostrum bebeğin ilk aşısıdır ve doğal aşıdır. Bunun yanı sıra anne sütü içeriğindeki özel enzimler ve bazı proteinler sayesinde birçok zararlı mikroorganizmayı öldürme yeteneğine sahiptir. Bu sayede bebeği ciddi solunum yolu ve mide bağırsak enfeksiyonlarına karşı korur”
Anne sütünde çocuğun gelişimi için gerekli bütün protein, karbonhidrat ve vitaminlerin yanında, embriyonik kök hücrelerine benzer kök hücrelerin de bulunduğunu söyleyen Eser Akkuş, yakın gelecekte kök hücrelerin yeni kaynağının anne sütündeki kök hücreler olabileceğini öngördü.
Anne sütünün bebeğin yaşına ve durumuna uygun değişim gösterdiğini, “Anne sütü bebeklerin ilk altı ay boyunca tüm gereksinimlerini karşılayabilen canlı bir sıvıdır. 6'ncı aydan sonra ek besinlerle birlikte anne sütü ile beslenmenin devam etmesi ve emzirmenin en az iki yaşın sonuna kadar sürdürülmesi bebeğe sayısız yararlar sağlamaktadır” sözlerine ekledi.