Yeşilırmak Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Erol Şeker12 Eylül Darbesinin yıl dönümü nedeni ile yaptığı açıklamasında, “Ülkemiz adeta Ortadoğu ülkesi misali özellikle Mustafa Kemal Atatürk’ ten sonra kendi ayakları üzerinde dururken yabancı misyonların ve ülkelerin desteği ile Türk Silahlı Kuvvetlerinin içine sızılarak yapılan darbeler ülkesi olarak Avrupa’da gündemden düşürülmemektedir. Oysa Türkiye’nin askeri kendi halkına asla düşman olmasa da yabancı istihbaratların tezgahları ile askeriyenin ülke içinde ki kaos ortamını durdurma adına yapığı ama bunu yaparken de özgürlük ve demokrasiyi kesintiye uğrattığı için benimsenmeyen olaylar ne yazık ki yaşatılmıştır.
Bu vesile ile ülkemizde Cumhuriyetin kuruluşu Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatından sonra önce 27 Mayıs 1960 Darbesi, peşine 12 Mart 1971 muhtırası ve 12 Eylül 1980 darbesi Türk Silahlı Kuvvetlerinin emir komuta zincirinde yaptığı son darbelerdendir. Dünya gelişip değiştikçe darbe ve muhtıra yani halka askeri dayatma olarak adlandırılan olaylar bu defa değişime uğramış ve 28 Şubat 1997 (Postmodern darbe) denilen darbe yapılmıştır. Ardından darbe biraz daha şekil değiştirmiş ve teknolojiye uyularak bu defa da 27 Nisan e-muhtırası yayınlanarak mevcut hükümete e muhtıra denilen internet, dijital darbe yapılmıştır. Kara Eylül denilen 12 Eylül darbesinden daha vahimi 15 Temmuz 2016’da gerçekleştirilmek istemiştir. Bu darbenin bir diğer yönü ise bu defa tamamen asker değil Asker- Polis- Dinci FETÖ denilen oluşumun yapmaya çalıştığı darbe girişimidir.
Yapılan her darbe ülkemizi en az 10 yıl geriye götürmüş ve ekonomik olarak da daha uzun yıllar sıkıntı oluşturmuştur. Darbe yapanlar ilk başta ülkenin yararına yaptık deseler de sonrasında ülkeye ihanet etmişlerdir. Darbe sonrası hep suçlu duruma asker düşer ama bakıldığı vakit darbelerin yapılma gerekçeleri olarak siyasi liderler yüzünden darbe yapıldığı belirtilmiştir. En güzel örnek ise 12 Eylül 1980 darbesi Süleyman Demirel ve Bülent Ecevit siyasi hırslarına yenik düşmüş anlaşamayıp Cumhurbaşkanı seçememişlerdir ve ülkeyi uçuruma sürüklemişlerdir. Askerde müdahale etmek zorunda kaldığı şeklinde aktarılmaktadır. Fakat darbelerden her defasında nedense siyasiler adeta daha karlı çıkmıştır.
Kısacası bugünlere gelene dek Türk halkı çok sıkıntılar eziyetler çekmiştir. Ancak Osmanlı’dan sonra bu halk kendi iradesi ve özgürlüğü için bir olup Kurtuluş mücadelesini vermek isterken tam bağımsızlığını Çanakkale, Sakarya, Dumlupınar gibi cephelerde ki vatan için Şehit ya da Gazi olarak kazanmıştır. Ama ne yazık ki bu ülke bu defa siyasetçi denilen kişilerin ego ve siyasi şahsi çıkarları için heba edilmiş ve ülke kaosa, ekonomik krizlere sokulmuştur. Çıkmaz hal aldırılarak düşmana kapı aralanmıştır. Ülkem en son 15 Temmuz Kalkışması adı verilen FETÖ’cü hainlerin darbe girişimini yaşamak zorunda bırakılmıştır.
Ancak bu defa halk, asker, Polis, FETÖ’cüleri dinlememiş ve sokağa çıkarak en güçlü irade ve yönetimin halkın iradesi ve kendi yönetimi olduğunu göstermiştir. Ülkemizde umarım darbelerin, kalkışma ve ihanetlerin son adımı bu girişim olsun diyor bu vesile ile her 12 Eylül, her 15 Temmuz’larda şehit olan şehitlerimize Allah’tan rahmet, Gazilerimize sağlık sıhhat uzun ömür diliyorum. Bu unutulmazlar arasında yerini alan darbelerin tozlu sayfalarda kaybolup gitmesini dilerken dikkat etmemiz gereken asıl oyunda ABD’nin 4 Temmuz’u ile 11 Eylül saldırılarının ülkemizde ki darbelerle benzeşmesi oluyor. Akıllarda bu benzeşmeler soru işaretleri oluşturmaktadır. Bu benzetmeler ve düşünceler ışığı altında artık Ülkemizi Türk siyasetçilerin idare etmesini sağlamaktır.” diyerek açıklamasını tamamladı.
HABER: İsmail Temiz