28 Şubat ve 15 Temmuz darbelerinin kardeş darbeler olduğunu, birbirinin devamı olduğunu, birbirini tamamladığını, “Bin yıl sürecek” denilerek 28 Şubat 1997’de başlatılan darbe sürecinin 15 Temmuz 2016’da fiilen ve kanlı şekilde tamamlanmaya çalışıldığını söyledi.
Her iki darbe girişiminin, millet iradesine karşı yapılmış olup, "post modern darbe” olarak nitelendirilen 28 Şubat darbesinin, öncesinde Sincan’da yürütülen tanklarla hafızalara kazınmış olduğunu hatırlatan avukat Mustafa Remzi Toprak, "Fakat Türkiye’de ki alışılmış klasik darbeler zincirinde olduğu gibi ordunun yönetime tankla topla tüfekle el koyma eylemi gerçekleştirilememiş, seçimle gelen hükümet acze düşürülerek millet iradesine son verilmişti. Milli Güvenlik Kurulunda kendisine imzalatılmak üzere dayatılan metni imzalamayı reddeden Başbakan Prof. Dr. Necmettin Erbakan, 18 Haziran’da başbakanlık görevini ‘koalisyon protokolü doğrultusunda’ Tansu Çiller’e devretmek üzere istifa etmiş, fakat hükümet kurma görevi Tansu Çiller’e değil Mesut Yılmaz’a verilerek 1995 seçimlerinden 1. parti olarak çıkan Refah Partisi ve Genel Başkanı Necmettin Erbakan’ın iktidardan ve hükümetten çekilmesi sağlanmıştı. 15 Temmuz darbecilerinin elebaşı Fethullah Gülen’in, 12 Eylül Darbesi'nden sonra darbecilere övgüler düzerek, darbeciler için 'Hızır gibi imdadımıza yetişti' dediğini tarih yazmıştı. 28 Şubat darbesinden 2 yıl önce seçimden 1. parti olarak çıkan Refah Partisi ile ilgili sorulan bir soruya verdiği cevapta 'Cebrail gelse oy vermem' sözlerini kullanan 15 Temmuz darbesinin elebaşı, 28 Şubat darbesinden sonra da darbeye maruz kalan siyasal iktidara hitaben 'Başaramadınız çekin gidin' demiş, darbeciler için de darbeci askerleri müçtehide benzeterek 'Darbeci askerler hata da yapsa sevap kazanır' şeklinde açıklamalar yapmıştı. Darbe metni olarak tarihe geçen 28 Şubat MGK’sına sunulan bildiride ki yasaklara da fetva çıkartan aynı şahıs, başörtüsü yasağı çerçevesinde düzenlenen metin ile çelişkiye düşmemek, İslami değerleri bu metne uydurmak adına, Fethullah Gülen; darbe metnine İslami fetva çıkartıp 'Başörtüsü teferruattır' açıklaması yapmıştı" dedi.
Avukat Toprak şunları söyledi:
"Nihayet 15 Temmuz’a gelindiğinde, deklarasyon şeklinde verilip hükümetin istifasından sonra zamana yayılarak tatbik edilmeye çalışılan 28 Şubat darbesi, 15 Temmuz'da tank top tüfek uçak vesaire askeri teçhizatla askerler sokaklara indirilip kurumlar işgal edilerek fiilen devam ettirilmiştir. Dünyada ve Türkiye’de 28 Şubat ve 15 Temmuz darbelerinin her ikisine bir övgü düzen, her ikisine bir methiyeler düzüp her ikisinin faillerine kahraman diyebilen tek mihrak aynı güruh ve aynı elebaşıdır. Her iki darbenin de, aynı mihraktan aynı hedefe yöneltildiğinin en önemli delili de 28 Şubat darbesine ve darbecilere fikren veya fiilen karşı duranların zindanlarda, işkencelerle çürütüldüğü, idamlara mahkum edildiği yokluğa mahkum edilip yok edildiği, 28 Şubat darbesine karşı duranlardan yok edilemeyenlerin de 15 Temmuz darbesinde hiçbir emir ve yönlendirme beklemeden, sağına soluna bakmadan, kendi inisiyatifleri ile bomba yağdıran uçakları görünce, teçhizatlı askerlerin ve tankların karşısına çıkmış olmasıdır. Her iki darbe aynı mecradan çıkmış, ayni mecralar tarafından övülmüş, tasdiklenmiş, desteklenmiş, her iki darbe de millete karşı, milletin aynı kesimlerine karşı yapılmış ve 15 Temmuz Darbe Girişimi'ne ilk tepkiyi de özellikle halen mahkumiyetleri ve mağduriyetleri devam eden, itibarları ve hakları da hiçbir zaman iade edilmeyip iade edilmesine de artık imkân olmayan 28 Şubat darbesinde zindanlara konulan kesim göstermiştir. Her iki darbenin ve önceki darbelerin en önemli ortak yanı da emperyalist Amerika, İsrail ve emperyalist batılı odakların fikren, ekonomik olarak ve fiilen desteğini almaları, diğer darbe süreçlerinde olduğu gibi her iki darbe sürecinin bölücü taşeron güçlere zemin hazırlaması, tüm darbe süreçlerinin emperyalistlerin Orta Doğu, İslam ve Türk coğrafyasında işgal hamleleri ile eş zamanlı ortaya çıkmış olmasıdır. 31 Mart Vakıası olarak tarihe geçip 2. Abdülhamid’e darbe yapılması ile başlayan süreçte, gelenekselleşen darbeler zinciri; her darbede ülkemizi küçültüp güçsüzleştirmiş, dikkatleri ve hassasiyetleri bir başka yöne çekip Türk ve İslam coğrafyasından küçük veya büyük haçlı işgallerine zemin hazırlamış, emperyalistlerin sömürü çarklarını güçlendirip, ekonomik ve bilimsel angajmanları artıran alt yapılar tesis etmiş, eğitim sistemini emperyalist ideolojilerin esiri haline getirmiş, doğal zenginliklerimiz peşkeş çekilip, sosyolojik ve demografik yapımız emperyalistlerin kirli emellerine uşak yapılacak, işgallerini kolaylaştıracak şekilde dizayn edilmeye çalışılmıştır. 15 Temmuz’da yaşanan son darbe girişiminin, fiilen başarısızlıkla sonuçlanması gelecek için umut olmuş, bin yıl sürecek denen 28 Şubat sürecinin bitmesi için umutları artırmıştır."
Avukat Toprak: "15 Temmuz ve 28 Şubat darbeleri 'kardeş darbeler'dir"
Samsun Barosu Avukatlarından Ceza Hukukçusu Mustafa Remzi Toprak, 28 Şubat darbesinin 21. yılında yaptığı açıklamada;