“ Çağın getirdiği bir hastalık “ diyorlar strese… Aslında ‘insanın kendine ettiğini iki dünya bir araya gelse edemez’ dedikleri hal tam da bu olsa gerek. ‘Ne varda telaş ediyorsun’ desen stresli birisine, gözlerinden ateş çıkarak seni kovalamaya yönelir.Oysa gerçekten ne varda neyin telaşını yapıyorsun? Her şey olacağına varmıyor mu? Kaç tene ibretlik örnek okumuşuz dur,duymuşuzdur, dinlemişizdir.Daha dün dinledim, adam Kaliforniya eyaletinde mezar yerleri pahalı olduğu için bilmem ne kadar dolar vererek kendine ait aile kabristanlığı yaptırmış.Geçenlerde hacca gitmiş, hacda vefat etmiş,cenazesi Arabistan’a gömülmüş.Bir başka örnek,adam yedi yıldızlı bir otel yaptırmak için gecesini gündüzüne katmış. ‘ aman işler aksamasın’ diyerek senelerce işçileriyle birlikte barakalarda sabahlamış çoğu kez. Soğukta karda yağmurda yarı aç yarı tok iş peşinde koşturmuş.koskoca binanın inşaatını tamamlamış.
Hangi otel zinciri ile anlaşacaksa ona göre durum değerlendirmesi yapılacak aşamaya gelmiş…Ne koşuşturma ne sıkıntı…Derken bir gün ‘inna lillahi ve inna ileyhi raciun’ ömrü vefa etmemiş.Derki onu tanıyan bir kişi hali vakti yerinde olan bu kimse,hayatını yiyip içip gezse, fakir fukaraya,eşe dosta,hısım akrabaya;ihtiyacı olanlara yardım etse hem rahat bir hayat sürecek hem de bu hayır hasenatı yaparak huzur içinde geçecek bir imkana sahipti .Eğer böyle olsaydı, o binanın peşinde gece gündüz hayatı stres içinde barakalarda geçmeyecekti…Ne demiş şair, “bağlanmayacaksın” Ne diyor bu dinin büyükleri,meyletmeyeceksin…Ne diyor yunus emre: “Mal sahibi mülk sahibi hani bunun ilk sahibi? Malda yalan mülkte yalan, ne var biraz sende oyalan…”
Gerçekten her konuda bir hedefi olsun insanın, bir emek göstersin; Bir gayretin içinde olsun…Ama hiçbir zaman eyvah etmeden, vah tüh yapmadan,telaş etmeden vücudunu kasmadan stres yapmadan…
Anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurna az demiş atalarımız. Gerçekten stres yapmayın, bunalıma girmeyin çileden çıkmayın… Olduğu kadar olmadığı kader…
Gelecek sayıda görüşmek ümidiyle esen kalınız